Britanya Yüksek
Komiseri Ric Todd uyardı:
Kimse Statükonun Devam Edeceğini Varsayamaz
STATÜKO DEVAM
ETMEZ: BRİTANYA YÜKSEK KOMİSERİ TODD DÜNYADA YAŞANAN GELİŞMELERE, KIBRIS’IN
KONUMUNA, VE ÖZELLİKLE DE DOĞU’DAKİ KOMŞULARINA BAKILDIĞINDA, ARTIK HİÇ
KİMSENİN STATÜKONUN DEVAM EDEBİLECEĞİ VARSAYIMINDA BULUNAMAYACAĞINI BELİRTTİ.
ÇÖZÜM RİSKİ Mİ
ÇÖZÜMSÜZLÜK RİSKİ Mİ: TODD, KIBRISLILARIN CEVAPLAMASI GEREKEN SORUNUN ARTIK,
‘STATÜKONUN DEVAM ETMESİNİ Mİ, YOKSA ÇÖZÜM RİSKİNİ ALMAYI MI TERCİH
EDİYORSUNUZ?’ DEĞİL, ‘ÇÖZÜM RİSKİNİ Mİ, YOKSA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN RİSKİNİ Mİ ALMAYI
TERCİH EDİYORSUNUZ?’ OLDUĞUNU SÖYLEDİ.
ANLAŞMAZLIKLARIN
TEMELİNDE GÜVENSİZLİK VAR: BRİTANYA YÜKSEK KOMİSERİ, KIBRIS TÜRK VE KIBRIS RUM
TARAFLARI ARASINDA GÜVENSİZLİK OLDUĞUNU, YAŞANAN ANLAŞMAZLIKLARIN TEMELİNDE DE
BU GÜVENSİZLİĞİN YATTIĞINI VURGULADI.
Esra Aygın
Britanya Yüksek
Komiseri Ric Todd, dünyada yaşanan gelişmelere, Kıbrıs’ın konumuna, ve
özellikle de Doğu’daki komşularına bakıldığında, artık hiç kimsenin statükonun
devam edebileceği varsayımında bulunamayacağını belirtti.
Todd, “Artık
Kıbrıslıların cevaplaması gereken soru ‘statükonun devam etmesini mi, yoksa
çözüm riskini almayı mı tercih ediyorsunuz?’ değil. Kıbrıslıların cevaplaması
gereken soru, ‘çözüm riskini mi, yoksa çözümsüzlüğün riskini mi almayı tercih
ediyorsunuz?’dur. Bu konuya bu açıdan bakmak çok önemli” dedi.
Britanya Yüksek
Komiseri, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin
müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarını desteklediklerini belirterek, her
iki tarafı da yapılandırılmış müzakerelere dönmeye teşvik ettiklerini
vurguladı.
Kıbrıs Türk ve
Kıbrıs Rum tarafları arasında güvensizlik sorunu bulunduğunun altını çizen
Todd, masadaki konular üzerinde yaşanan anlaşmazlıkların temelinde de bu
güvensizliğin yattığını vurguladı.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs
Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasındaki
müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için yoğun bir çaba içerisinde. Siz de bu
çabaları destekliyorsunuz. Tarafları müzakere masasına döndürmek için ne
yapılıyor?
Todd: Yılbaşı döneminde Sayın Eide müzakerelerin olumlu bir ortamda yeniden
başlamasına olanak sağlayacak bir gelişme için her iki tarafla da çok yoğun bir
şekilde çalıştı. O da, biz de hep şunu söylüyoruz: Olay sadece müzakerelerin
yeniden başlaması değil, olumlu bir ortamda yeniden başlamasıdır. Sayın Eide
söz konusu çabalarının - bir başarıya çok yaklaşılmasına rağmen - sonuç
vermediğini düşünüyor. Müzakerelerin başlayamamasında her iki tarafın da
sorumluluğu olduğuna inanıyor ve tarafları masaya getirmek için çabalarına
devam edecek. Tabii ki biz de bu amaçla çabalarımıza devam edeceğiz. Biz Sayın
Eide’nin çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyoruz ve BM Güvenlik Konseyi’nin tümü
gibi biz de onun çabalarını destekliyoruz. Bu bağlamda, Kıbrıs sorununun çözümü
için şu anda çok güçlü bir uluslararası destek var.
Bu çabaların ne olduğunu sorabilir miyim?
Todd: Çözüm müzakerelerinin dinamiği çok ilginçtir. Müzakereler tüm Kıbrıslılar
için elbette çok önemlidir ve kapalı kapılar ardından ne konuşulduğunu insanlar
bilmek isterler. Öte yandan, tecrübeli bir arabulucu olan Sayın Eide, taraflar
arasında güvenin oluşması için gizliliğin temin edilmesi gerektiğini
savunacaktır. Tabii ki bu gizlilik, şeffaflık ve dürüstlüğe halel getirmez.
Geçmişte müzakere edilen konuların veya tartışmaların henüz olgunlaşmadan
yanlışlıkla veya isteyerek basına sızmış olması pek de olumlu sonuçlar
doğurmadı. Bu nedenle, Sayın Eide’nin her zaman ne yapmaya çalıştığını
açıklayamayacağı gerçeğini anlamamız, buna anlayış göstermemiz gerekiyor.
Türk tarafı yeni bir NAVTEX yayınlanmasına rağmen,
bir iyi niyet göstergesi olarak Barbaros’u Mağusa açıklarında tutuyor.
Anastasiadis ise hidrokarbon konusunu müzakere masasında görüşmeyi kabul etti.
Ancak uzlaşma yönünde atılan bu adımlara rağmen tıkanıklık aşılamadı. Müzakerelerin
yeniden başlaması için ne yapılması gerekiyor?
Todd: Sayın Eide hem Rum tarafından hem de Türk tarafından bazı iyi niyetli
adımların atıldığını kabul ediyor. Ancak bu adımlar müzakerelerin yeniden
başlaması için yeterli olmadı. Dolayısıyla, Sayın Eide, müzakerelerin yeniden
başlayabilmesi için daha nelerin yapılabileceği arayışını sürdürecek. Hem
siyasette, hem diplomaside, hem gazetecilikte günlük sorunlarla
karşılaştığınızda, asıl elde etmeye çalıştığınızın ne olduğunu hatırlamak çok
önemlidir. Gözünüzü hedefte tutmalı ve raydan çıktığınızda, yola çıkarken
varmayı amaçladığınız yerin neresi olduğunu hatırlamalısınız. Söz konusu sürecin
ne olduğunu kendi kendimize sürekli olarak hatırlatmamız çok önemli. Bu süreç,
Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesini amaçlayan bir süreçtir.
Sizce taraflar çözümsüzlüğün bizlere ne
kaybettirdiğinin farkında mı? Todd: Burada bulunduğum beş ay içerisinde gördüğüm şey şu: Her iki
tarafta da bir çözüme varmak konusunda samimi bir istek var... Ve şunu da net
şekilde görebiliyorum ki, geçmişte ‘eğer hiçbir şey olmazsa, statüko devam
eder,’ varsayımı hakimdi. Yani, başka bir deyişle, insanlar statükoyu
beğenmiyordu belki, ama buna alışmışlardı ve dayanılabilir olduğunu
düşünüyorlardı. Ancak, şu anda dünyada yaşanan gelişmelere, Kıbrıs’ın konumuna,
özellikle de Doğu’daki komşularına, Suriye’ye, Irak’a baktığımızda, artık hiç
kimsenin statükonun devam edeceği varsayımında bulunabileceğini düşünmüyorum.
Bu, insanların her zaman akıllarında tutmaları gereken bir gerçek. Yeniden
birleşmenin her iki tarafa da sağlayacağı faydalar açık. Yani bir çözüme doğru
ilerlemek için çok güçlü olumlu nedenlerin yanında, aynı zamanda olumsuzlukları
engellemeye dair nedenler de var.
Kıbrıs’ın çözümsüzlük durumunda Doğu’daki
komşuları gibi bir kaos ortamına sürüklenebileceğini mi söylüyorsunuz?
Todd: Şiddet tehdidinde bulunuyormuş gibi görünmek istemem... Ancak hiç de
uzağınızda olmayan olayların Kıbrıs’a sıçramayacağından emin olamazsınız. Terörizm
tüm Avrupa’yı tehdit ediyor ve hiçbir ülke bundan muaf değil.
Birleşmiş bir Kıbrıs terörizm tehdidine karşı daha
güçlü bir pozisyonda mı olur?
Todd: Birleşmiş bir Kıbrıs, Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların karşılaşacağı her türlü
zorluk ve tehdit için daha güçlü bir pozisyonda olur, evet.
Kıbrıs’ta bir çözüm bölgedeki sorunlar göz önünde
bulundurulduğunda, şimdi daha büyük bir önem mi kazandı?
Todd: Bölgedeki sorunlar, dünyadaki gidişat, sadece şu anki tehditler değil ama
21. yüzyılın getirdiği ve getireceği tüm zorluklar, Kıbrıs’ta bir çözümü,
eskiye göre çok daha önemli kılıyor. Artık Kıbrıslıların cevaplaması gereken
soru ‘statükonun devam etmesini mi, yoksa çözüm riskini almayı mı tercih
ediyorsunuz?’ değil. Kıbrıslıların cevaplaması gereken soru, ‘çözüm riskini mi
yoksa çözümsüzlüğün riskini mi almayı tercih ediyorsunuz?’dur. Bu konuya bu
açıdan bakmak çok önemli. Her iki tarafı da yapılandırılmış müzakerelere
dönmeye teşvik ediyoruz çünkü bu herkesin faydasına olacaktır. Kıbrıslılar veya
diğer ilgili taraflar beğensinler veya beğenmesinler, Britanya’nın Kıbrıs’ta
bir ajandası var ve bu ajanda gizli değil. Tamamıyla açık. Biz Kıbrıs sorununun
çözülmesini istiyoruz ve bunun için çaba sarf ediyoruz. Çözüm elbette uzlaşmayı
ve bazı ödünleri gerektiriyor... Liderler üzerinde farklı baskıların olması da
anlaşılabilirdir. Ancak burada önemli olan şu ki, uluslararası toplum burada
bir çözümü destekliyor ve bunun için yapabileceği her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak
aynı zamanda Güvenlik Konseyi kararlarında belirtilen bir noktayı hatırlatmak
istiyorum: “Bir çözüme varmak ilk önce ve en başta Kıbrıslılara düşmektedir.”
Gelişmeleri yakından takip eden biri olarak müzakerelerin
yakında yeniden başlayabileceğine şans veriyor musunuz, yoksa işler Nisan
sonrasına mı kalır?
Todd: Bu konuda alternatif senaryolar var. Bu senaryolardan biri de Nisan’a
kadar hiçbir şeyin olmaması. Ancak ben seçimlerin müzakere sürecini
engellemesini asla kabul etmem ve dürüst olmak gerekirse Sayın Eide’nin de bunu
kabul ettiğini düşünmüyorum. Dolayısıyla, yakın gelecekte hiçbir şeyin
yapılamayacağı düşüncesini kabul etmemeliyiz. Bir çözüme ulaşma ihtiyacı
ortadadır.
Anladığım kadarıyla Eide, tarafları masaya getirme
çabalarının yanı sıra, başladıktan sonra müzakerelerin daha etkin ve hızlı
ilerlemesi için de çalışmalar yapıyor? Bu doğru mu?
Todd: Sayın Eide ve ekibi, bu görevi aldıkları andan itibaren çok yoğun bir
şekilde masadaki konuların en iyi şekilde nasıl ele alınabileceği konusunda
çalışıyorlar. Dolayısıyla BM, müzakereleri, taraflarla birlikte ileriye
götürmeye hazırdır. Bu nedenle müzakerelerin yeniden başlaması çok önemli. Dediğim
gibi, her iki tarafta da çözüm için güçlü bir istek olduğunu hissediyorum.
Ortak açıklama yol göstericidir. Öyleyse iş, al-ver sürecine geçmeye kalmıştır.
Her iki tarafın da çözüm için belli ödünler vermesi, uzlaşmaya varması
gerekmektedir. Ancak bu ödünlerin dengeli olması gerekiyor. Ortaya çıkan
sonuçla ilgili tarafların rahat olması gerekiyor. Dolayısıyla, müzakerelere
yeniden başlayıp en zorlu konularda belli uzlaşmalar yakalarsanız, tüm diğer
konular yerine oturacaktır.
Sizce taraflar samimi olarak çözüm istiyor mu?
Todd: Eğer liderliklerden ve müzakereleri yürütmekten sorumlu kişilerden
bahsediyorsak – ki bu konuda dürüst olmamız gerekiyor – aralarında güvensizlik
var. Güvensizlik duruma yardımcı olmuyor tabii ki. Ve ben çoğu zaman, masadaki
konuların, yani güvenlik, mülkiyet, toprak, garantiler, hidrokarbonlar – ki bu
konu masada olsun veya masanın oralarda bir yerlerde olsun, fark etmez –
aslında temel sorun olan güvensizliğin yerine geçtiğini düşünüyorum.
Bu güvensizlik sorununu nasıl aşabiliriz peki?
Birbirine en basit konularda bile güvenemeyen taraflar, nasıl ortak bir şekilde
bir federasyonu yönetecekler?
Todd: Çok haklısınız. İki liderin vardığı çözüm her iki tarafta referanduma
sunulacak. Eğer referandumda iki taraftan da evet çıkarsa, bu Kıbrıs sorununun
sonu olmayacak. Sadece o faslın sonu olacak. Ve bir sonraki fasıla geçilecek.
Andreas Mavroyannis’in deyimiyle o noktadan sonra, Kıbrıslılar el-ele bir
geleceğe yürüyecekler. İşte bu nedenle BM, sürekli olarak taraflara ve
liderlere olumlu söylemler geliştirmeleri ve çözümün faydalarını halka
anlatmaları çağrısında bulunuyor. BM liderlerin sorumluluğunun sadece bir çözüm
için çalışmak değil, insanları hem referanduma hem de ortak bir geleceğe hazırlamak
olduğunu söylüyor. Bu çok önemli... Kıbrıs’a uzun yıllar AB ile ilgili
çalışmalar yaptıktan sonra geldim. AB’de temel anlayışlardan biri, ‘dayanışma’
kavramının alınan bir kavram olmadığıdır. Eğer dayanışma gösterirseniz, size dayanışma
gösterilir. İnsanlar çok yanlış bir şekilde dayanışmanın alınan bir şey
olduğunu düşünüyorlar. Hayır öyle değil. Dayanışma karşılıklıdır.
No comments:
Post a Comment