Monday 2 June 2014

Almanya'nın Lefkoşa Büyükelçisi Dr. Gabriela Guellil ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 14 Nisan 2014)



Alman Büyükelçi: Statüko sorun ve belirsizlik getirir

Almanya’nın Lefkoşa Büyükelçisi Dr. Gabriela Guellil, Havadis gazetesinin Kıbrıs’taki çözüm süreci ile ilgili sorularını yanıtladı.

Kıbrıs’taki bölünmüşlüğün fazlasıyla uzun sürdüğünü vurgulayan Büyükelçi Guellil, birleşik bir Kıbrıs’ı hiç tanımamış olan Kıbrıslıların sayısının her geçen yıl arttığını hatırlattı ve “Kıbrıslıların birleşik, ortak bir gelecekte yaşama şansları ellerinden alınmamalı” dedi.

Büyükelçi Guellil, Kıbrıslıların ellerindeki en iyi opsiyonu, yani birleşmiş bir ülkede ortak bir gelecek opsiyonunu seçeceklerine inandığını vurguladı ve statükonun devam etmesi halinde geleceğin birçok belirsizlikleri ve sorunları da beraberinde getireceğinin altını çizdi.

İşte Büyükelçi Guellil’in Havadis gazetesinden Esra Aygın’ın sorularına verdiği yanıtlar...  

Soru: Kıbrıs’ta yeniden başlamış olan müzakere süreci ile ilgili Almanya’nın tutumu nedir?
Guellil: Kıbrıs’taki bölünmüşlük fazlasıyla uzun sürdü. Kendi tarihimiz ve Almanya’nın yeniden birleşmesi süreci ışığında, Almanya hükümeti Kıbrıs sorununa kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüm bulunması yönündeki her türlü somut adımı memnuniyetle karşılamaktadır. Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesini amaçlayan kapsamlı müzakerelerin, 11 Şubat’ta iki toplum liderinin yapmış olduğu Ortak Açıklama temelinde yeniden başlatılmasını da bu yönde atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz. Bizler, Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler çerçevesinde, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda ve Avrupa Birliği’ni tesis eden ilkeler uyarınca çözülmesini desteklemeye devam ediyoruz. Ve daha ileri yakınlaşmaların elde edilebilmesi için momentumun muhafaza edilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Soru: Federal çözüm zor bir hedef mi?
Guellil: Evet, bu zor bir iş, ancak imkansız değil. Avrupa, BM himayesinde devam etmekte olan müzakereleri desteklemek için üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır. Kıbrıs sorununun çözülmesinin tüm Kıbrıslıların faydasına olacağının altının sürekli olarak çizilmesi gerekiyor – ki bu, ekonomik zorluklar ve belirsizliklerin hakim olduğu bir zamanda özellikle büyük önem taşımaktadır. Kıbrıslı gençlerin, adanın potansiyelinden hep birlikte yararlanılarak oluşturulacak müreffeh bir gelecek perspektifine ihtiyaçları var. Dolayısıyla, her iki tarafın üzerinde mutabakata varacağı, karşılıklı güven ortamı yaratılmasına kesinlikle katkı yapacak ve müzakere sürecine itici bir güç teşkil edecek güven artırıcı önlemlerin de desteklenmesi gerekmektedir.

Soru: Şu anda çözüm için tüm şartların yerinde olduğu belirtiliyor. Buna katılıyor musunuz?
Guellil: Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması için sarfedilen birçok başarısız çabanın adından, 2004 yılında tüm umutlar Annan Planı üzerinde yoğunlaşmıştı. Ve tüm umutlar bir kez daha paramparça oldu. Uluslararası toplum sorunun çözülmesine olan ilgisini hiçbir zaman kaybetmedi aslına bakarsanız – örneğin BM misyonu hiçbir zaman daimi hale getirilmedi.
Müzakereler gittikçe daha sorunlu hale gelerek en nihayetinde 2012 ortalarından itibaren de tamamıyla askıya alındığında, görünüşte, hiç kimsede çıkmazı aşmak için pek bir istek kalmamıştı. Ancak, kapalı kapılar ardında felce uğramış bu süreci kurtarmaya yönelik çabalar devam etti. Amerika’nın bunda kesinlikle çok önemli bir rolü oldu – birçok kez Kıbrıs’taki ABD elçisinin çözümün faydalarını savunduğunu, bir kazan-kazan durumu yaratmanın cazibesinden bahsettiğini, ekonomik zorluklara ve özellikle de hidrokarbon alanında yapılacak bölgesel işbirliğinin ortaya çıkaracağı fırsatlara dikkat çektiğine şahit olduk.
Türkiye de müzakere sürecini desteklemek konusunda yapıcı bir rol oynuyor. Çözümün Kıbrıs için Türkiye gibi önemli bir pazarın kapılarını açacağından ise bahsetmeye bile gerek yok. Yeni olumlu gelişmeler – yani bu yılın başında doğrudan müzakerelerin yeniden başlaması – uluslararası toplumda da umutların yeşermesini sağlamış gibi görünüyor. Burada Avrupa’nın oynaması gereken bir rol var, Avrupa ülkelerinin oynaması gereken bir rol var. Ve Avrupa bunu yapmayı taahhüt ediyor. Bu yeni momentum canlı tutulmalı ve ivme kazanmalıdır. Aşılması gereken birçok sorun vardır, ama başarılı bir sonuç elde etme isteğinin giderek daha da güçlendiğini görüyorum.

Soru: Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için bunun son şans olduğuna dair yaygın bir görüş var. Buna katılıyor musunuz?
Guellil: Kıbrıs’ın kaçırılmış fırsatlarla dolu tarihine baktığınızda, her zaman yeni bir başlangıç şansı olduğu olgusu öne çıkıyor olabilir. Ancak, geçmişin kayıplarını ve haksızlıklarını daha iyi bir şekilde giderme şansı zaman geçtikçe artıyor mu? Birleşik bir Kıbrıs’ı hiç tanımamış olan Kıbrıslıların sayısı her geçen yıl artıyor. Kıbrıslıların birleşik, ortak bir gelecekte yaşama şansları ellerinden alınmamalı.

Soru: Hidrokarbon rezervlerinin ve ekonomik krizin çözüm motivasyonunu artırdığını düşünüyor musunuz?
Guellil: Ekonominin kesinlikle bunda rol oynayan bir unsur olduğunu düşünüyorum – ve enerji rezervleri de çok güçlü bir birleştirici unsur. Kıbrıs’ta yaşanmakta olan mali kriz, alışılmışın dışına çıkabilmeye ve yaratıcı düşünebilme yeteneğine olan ihtiyaç konusundaki farkındalığın artmasına neden oldu. Dolayısıyla, tarihte eşi görülmemiş bu kriz, daha açık fikirli olunmasına ve hidrokarbon çalışmalarını hızlandırmak için işbirliği yollarının değerlendirilmesine katkıda bulunabilir – ki böyle bir şey daha önce asla söz konusu olamazdı. Bu anlamda, kriz, hidrokarbon rezervleri, ekonominin iyileşmesi ve Kıbrıs sorununun çözümü arasında çok güçlü bir bağ olduğunu düşünüyorum.

Soru: Çözüm olmaması durumunda Kıbrıslı Türkler ve Rumları nasıl bir gelecek bekliyor?
Guellil: Kıbrıslıların bir anlaşmaya varmak için bazı ödünler vermeye hazır olduklarına inanıyorum. Var olan gerçeklerin farkındadırlar ve en iyi opsiyonu seçeceklerdir – ki bu da birleşmiş bir ülkede ortak bir gelecektir. Statükonun devam etmesi halinde geleceğin birçok belirsizlikleri ve sorunları da beraberinde getireceğini biliyorlar. Bizler, Almanya’nın yeniden birleşmesinin ardından geçen 25 yıla rağmen hala, bunun belli bazı neticeleri  “hazmetme” sürecindeyiz. Ancak Brandenburg Kapısı açıldığında o kapıdan geçip bölünmüşlüğün sona ermesinin keyfini yaşamak, bunun tadını çıkarmak istedik. Bunun dışındaki herhangi bir sonuç, bizi çok daha kötü günlere taşırdı.

No comments:

Post a Comment