Hristodulidis: Anastasiades toplantıyı terk etmedi
Rum Başkanlık
Sözcüsü Nikos Hristodulidis Perşembe günü gerçekleşen liderler görüşmesini
Havadis’e anlattı…
Hristodulidis,
Kıbrıslı Türk Lider Derviş Eroğlu ve Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiades’in
ne süreçte bundan sonra izlenecek yöntem ne de güven artırıcı önlemeler
konusunda herhangi bir anlaşmaya varamadığı toplantının tutanaklarını Havadis
Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Ekmekçi ve Esra Aygın’a aktardı.
Ben kül tablası atarım, gözlük atmam
Röportajımızın
başında Hristodulidis’i ofisinden telefonla arayan Kıbrıslı Rum Lider
Anastasiades, “Söyle onlara ben kül tablası atmakla bilinirim, gözlük atmam,”
dedi.
Perşembe günkü görüşmede Sayın Anastasiades ve
Sayın Eroğlu arasındaki toplantının çok gergin geçtiği, Sayın Anastasiades’in
sigara içtiği, gözlüklerini fırlattığı ve toplantıyı terk ettiği iddia
ediliyor. Siz de görüşmedeydiniz. Bize yaşananları anlatır mısınız?
Hristodulidis: Öncelikle şunu söylemeliyim, Sayın Anastasiades
her görüşmede mutlaka sigara içer. Sürecin başında Sayın Eroğlu ile Chateau
Status’te yaptıkları ilk toplantıda, Anastasideas, Eroğlu’na “Sigara içebilir
miyim?” diye sormuştu. Eroğlu da: “Bir doktor olarak içmemeni tavsiye ederim
tabii, ama istersen içebilirsin,” diye cevap vermişti.
Ordulardan bilgi talebine ret
Perşembe günkü
toplantıda iki lider bildiğiniz gibi önce antropoloji laboratuvarını ziyaret
ettiler. Bu konuda, Anastasiades, Eroğlu’na ortak bir açıklama yayınlayarak,
1964 ve 1974 yıllarında yaşanan olaylara müdahil olan tüm ordulardan –
Britanya, BM, Türkiye, Yunanistan - ellerindeki bilgileri paylaşmaları ve
arşivlerini açmaları çağrısında bulunmayı teklif etti. Sayın Eroğlu askerle
ilgili endişelerinden dolayı bu teklifi reddetti.
Daha sonra toplantıya
geçildi. Toplantılarda ilk sözü her seferinde liderlerden biri alıyor. Bu kez başlama
sırası Sayın Eroğlu’ndaydı. Eroğlu, “Bugün bizim için ikinci aşama tamamlandı.
Üçüncü aşama olan al-ver aşamasına geçmemiz gerekiyor” dedi. Aynı zamanda belli
güven artırıcı önlemler konusunda görüş birliği olduğuna inandığını ve bunların
da halka açıklanması gerektiğini söyledi. Son olarak ise, 29 Ağustos’ta al-ver
aşamasına geçilmesini ve Genel Sekreter’in ziyaret edilmesini önerdi.
Sonrasında söz
alan Sayın Anastasiades ise, her iki tarafın da tüm özlü konularda masaya öneri
koymuş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Belli önerileri içerik
olarak memnun edici bulmasak da tüm konuların masaya konmuş olması bizim için
çok önemli. Bu bizim baştan beri istediğimiz bir şeydi. Eroğlu başta bunu
yapmak istemiyordu ama daha sonra bu konuda ikna oldu.
Eroğlu: Downer belgesini kabul etmiyorum
Anastasiades
sözlerine devamla, “Üçüncü aşamaya geçmek istiyorsunuz ama bunu yapmak için
yöntem üzerinde mutabakata varmamız lazım ki, bir müzakere, bir tartışma
zeminimiz olsun,” dedi. Eroğlu’nun “zemin yakınlaşmalardır” demesi üzerine, Anastasiades
kendisine, hangi yakınlaşmalardan bahsettiğini sorarak, “Downer belgesinden
bahsediyorsanız, sizin önerileriniz ve Downer belgesi arasında, 29 farklılık
var. Ki bu rakama henüz incelemediğimiz AB, ekonomi ve toprak önerileriniz
dahil değil,” dedi.
Eroğlu buna
karşılık: “Hayır, Downer belgesini kabul etmiyorum. Hiçbir zaman Downer
belgesindeki yakınlaşmaları kabul ettiğimi söylemedim. Benim yakınlaşma olarak
kabul ettiğim şeyler, Hristofyas ile Talat ve daha sonra da benimle vardığı mutabakatları
içere 31 adet belgedir. Bahsettiğim yakınlaşmalar bunlardır,” dedi. Anastasiades
ise, “Bahsettiğiniz 31 belge, Downer’in belgesini hazırlamak için kullandığı
belgelerdir” diyerek BM’den bu bilgiyi teyit etmesini talep etti.
BM, Downer belgesinin bu 31 belgeye dayandığını
teyit etti mi?
Hristodulidis: Evet etti. BM, “Downer belgesini hazırlamak için
bu bahsi geçen 31 belgeyi kullandık,” dedi.
Her halükarda, Eroğlu’nun
bahsettiği 31 belge ile Kıbrıs Türk tarafının önerileri arasında da – en başta
egemenlik konusu olmak üzere - farklılıklar var. Dolayısıyla, Anastasiades, “Hangi
yakınlaşmalardan bahsettiğinizi anlamıyorum” diyerek daha önce önermiş olduğu
yöntemle Anastasiades-Eroğlu yakınlaşmalarının oluşturulması teklifini
yineledi. Ama Sayın Eroğlu bunu kabul etmedi.
Biliyorsunuz, Sayın
Anastasiades, her iki tarafın da, anlaşılan konular, anlaşılmaya yakın konular
ve anlaşılamayan konulardan oluşan üç sütunlu bir liste çıkarması, ve üçüncü
aşamada anlaşılamayan konulara yoğunlaşarak al-ver’e gitmesini önermişti. Ancak
Eroğlu bu öneriyi reddetti.
Böyle bir çalışma yapmak çok uzun bir zaman
almayacak mı?
Hristodulidis: Hayır. Anastasiades, Eylül başına kadar iki tarafın
bu üç sütunlu listeyi hazırlamasını, Eylül başında müzakerecilerin bu listeleri
alarak Eylül sonuna kadar ortak bir belge oraya çıkarmasını ve bu ortak belgenin
Ekim başı başlayacak üçüncü aşama için zemin oluşturmasını önermişti.
Peki görüşmede bu noktadan sonra neler yaşandı?
Hristodulidis: Eroğlu’nun bu öneriyi reddetmesi üzerine Anastasiades
yeni bir öneride bulundu ve, “ Öyleyse, 11 Şubat ortak açıklamasından
başlayalım ve o günden itibaren birbirimize sunduğumuz önerilerdeki
yakınlaşmaları not edelim. İkinci sütuna da farklılıklarımızı yazalım, ve üçüncü
aşamaya bu farklılıkları ele alarak
başlayalım,” dedi. Ancak Sayın Eroğlu bunu da reddetti.
Sayın Eroğlu bu iki öneriyi reddetme gerekçelerini
ortaya koydu mu?
Hristodulidis: Hayır.
İki lider, herhangi
bir konuda uzlaşmaya varamayınca Sayın Buttenheim toplantıya 15 dakikalık bir
ara verdi.
Kıbrıs Türk tarafı en büyük sorunlardan birinin
Rum tarafının Downer belgesini kabul etmemesi olduğunu söylüyor.
Anlattıklarınız bunu doğrulamıyor.
Hristodulidis: Kıbrıs Türk tarafı da Downer belgesini kabul
etmiyor. Kıbrıs Türk önerileri ve Downer belgesi arasında en az 29 farklılık
var. Sayın Eroğlu’nun kendisi de Downer belgesini kabul etmediğini dile
getirdi. Dolayısıyla, birlikte oturup ortak açıklamadan başlayarak bugüne kadar
varılan yakınlaşmaları kaleme almamızdaki beis ne? Tekerleği yeniden keşfetmiyoruz.
Kıbrıs konusunda ortaya konmuş farklı planları kıyaslarsanız birçok ortak noktaları
olduğunu zaten görürsünüz. Tek ihtiyacımız olan siyasi irade ve kararlılık.
Toplantıda sinirler çok gerildi mi?
Hristodulidis: Bazen sesler yükseldi. Ama genel olarak medeni bir
toplantıydı. Sonuç olarak, Anastasiades, “Herhangi bir anlaşmaya varamadığımıza
göre, bırakalım müzakereciler Perşembeye kadar görüşmeye devam etsin ve bir anlaşmaya
varmaya çalışsın. Biz de gelecek Perşembe, yani 31 Temmuz’da saat 10’da bir araya
gelelim ve yöntem konusundaki kararımızı açıklayalım” teklifinde bulundu. Sayın
Eroğlu, bu teklifi Ramazan bayramı olduğu gerekçesiyle reddetti. Bunun üzerine,
Anastasiades 1 Ağustos’ta görüşme teklifinde bulundu. Eroğlu bunu da resmi
tatil olması dolayısıyla kabul etmedi ve toplantı bu şekilde sona erdi.
Yani Anastasiades toplantıyı terk etmedi mi?
Hristodulidis: Hayır. “Herhangi bir mutabakata varamadığımıza göre
tartışmaya devam etmenin bir manası yok,” dedi ve hep birlikte ayrıldık. Önce
bizim aracımız geldi, sonra da Kıbrıs Türk tarafının araçları geldi.
Peki yakınlaşmaların ne olduğu ve bu konuda nasıl
bir yöntem izleneceği konusundaki anlaşmazlığı nasıl aşacaksınız?
Hristodulidis: Çaba göstermeye devam edeceğiz. Müzakereler
başladığında, tüm konulardaki pozisyonlarımızı ortaya koymamız gerektiğini
söylüyorduk ve Kıbrıs Türk tarafı bunu reddediyordu. Ama sonunda bunu başardık.
Tüm konulardaki pozisyonlar ve öneriler her iki tarafça masaya kondu. Şimdi,
tüm bu önerileri ve ortak açıklamayı alalım ve anlaştığımız konuların hangileri
olduğunu ortaya çıkaralım diyoruz - ki birçok konuda bir anlaşmaya çok yakın
olduğumuza inanıyorum. Sonra da anlaşmadığımız konuları tartışmaya başlayalım
ve bunlar üzerinde de bir mutabakat yakalamaya çalışalım.
Kiracıköy-Akıncılar kapısının açılmasına ret
Peki güven artırıcı önlemler konusunda neler
yaşandı?
Hristodulidis: Anastasiades, “Önerdiğiniz bazı güven artırıcı önlemler
konusunda adım atmaya hazırız. Örneğin, Lefke kapısını açmaya hazırız ama bununla
birlikte Kiracıköy-Akıncılar kapısının da açılmasını istiyoruz,” dedi. Eroğlu
ise bu kapının açılmasının çok karmaşık bir konu olduğunu ve dolayısıyla bu
kapıyı açamayacağını söyledi.
Kıbrıs Rum tarafı güven artırıcı önlemler
çerçevesinde hangi kapıların açılmasını önermişti?
Hristodulidis: Başiyammo, Dillirga, Kiracıköy-Akıncılar, Lefke, Baf
kapısı
Türk tarafında, “Annan Planı’na ‘evet’ dedik ve
sonrasında da hep yapıcı önerilerle masaya gidiyoruz, Rum tarafına elimizi
uzatıyoruz ama Rum tarafı sürekli çözümsüzlüğe oynuyor” algısı var. Çözümsüzlüğe
mi oynuyorsunuz?
Hristodulidis: Hatırlatmak isterim ki Sayın Anastasiades Annan
Planı’nı kabul etti. Sayın Eroğlu ise reddetti. Anastasiades’in çözüm yanlısı
bir lider olduğundan hiç kimse şüphe duyamaz sanırım. Çözüm yanlısı olduğunu
göstermek için de mümkün olan her şeyi yapıyor.
Perşembe günkü
toplantıda geçenleri size aktardım. Cumhurbaşkanı ve ben, bu röportaj
vasıtasıyla şu mesajı da vermek istiyoruz: Çözüme ulaşabiliriz. Bir çözüme
ulaşabileceğimize inanıyoruz. Kıbrıs’ta şu anda yaşadığımız durum bir
anomalidir. 40 yıllık bölünmüşlük çok uzun bir süredir. Yurttaşlarıma bu mesajı
göndermek istiyorum: Biz Kıbrıs sorununu çözebiliriz. Çok çaba göstermemiz
gerekiyor ve Kıbrıs sorununu çözmemiz gerekiyor. Çözüm de ödün demektir. Eğer
gerçekten çözüm istiyorsak, her iki tarafın da çözüm için ödün vermesi
gerekiyor. Ve Kıbrıslıların – yani Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların
çözüm istediklerine inanıyorum.
Kıbrıs Türk tarafında ve Türkiye’de çözüm için siyasi
irade ve kararlılık olduğuna inanıyor musunuz?
Hristodulidis: Kıbrıs Türk liderliği adına konuşamam, konuşmam da
doğru olmaz. Ama Kıbrıslı Türklerde çözüm için siyasi irade ve kararlılık
olduğuna inanıyorum.
Bakın 2014
yılındayız. İçinde bulunduğumuz uluslararası sistemde, Türkiye, Kıbrıs sorununu,
burada bir anomali olduğunu düşündüğünden veya insan hakları ihlalleri
olduğundan dolayı çözmeyecek. Türkiye, Kıbrıs sorununu, buradaki durumun bir
bedeli olduğunu hissettiği için veya çözümün kendisine fayda sağlayacağını
düşündüğü için çözecek. İnanıyoruz ki, bugün Türkiye’nin buradaki sorunu
çözmeyi istemesi için ciddi birtakım faktörler var. Bunlardan biri, enerji. Eğer
Kıbrıs sorunu çözülürse, enerji konusunda büyük bir işbirliği fırsatı
yakalanır. İkinci olarak, Türkiye’nin AB yolunda ilerlemek dışında bir seçeneği
yok. Yüzünü AB’ye dönük tutması gerekiyor. Ve inanın, biz Türkiye’nin AB’ye girmesini
herkesten çok daha fazla istiyoruz. Coğrafyayı değiştiremezsiniz. Türkiye her
zaman orada olacak. Her zaman komşumuz olacak. Ben, AB üyesi olan, demokratik
değerlere saygı duyan, hukukun üstünlüğüne saygı duyan, iyi ilişkiler
kurabileceğim bir komşumun olmasını isterim. Bizler, bu nedenle Türkiye’nin AB’nin
bir parçası olmasını istiyoruz. Ancak gerçek şu ki, Kıbrıslı Rumların temel
endişesi Türkiye’dir. Birçok Kıbrıslı Rum’un Annan Planı’nı reddetmesinin
nedeni de Türkiye karşısındaki endişeleridir. Tarih bize Türkiye’ye güvenmemeyi
öğretiyor. Türkiye’ye güvenebilmek için Türkiye’nin bir adım atmasına
ihtiyacımız var. İşte Kıbrıslı Rumların Türkiye’ye güven duyabilmesi için güven
artırıcı önlemlerin uygulanması çok önemli.
Hala umudunuzu yitirmediniz mi?
Hristodulidis: Tabii ki hayır. Bu yüzden buradayız ve ısrarcı
olacağız. Kıbrıs sorununu çözmek için bize başka bir ülkenin baskı yapmasına
ihtiyacımız yok. Bölünmüş olan bizim ülkemiz. Ve çözümü herkesten çok biz
istiyoruz. Bu bizim ülkemiz. Ve çözüme ulaşmak için elimizden geleni yapacağız.
Yapılabilecek en kolay şey “Süreç çıkmaza girdik” demek. Bir çözüme
ulaşabileceğimize inanıyorum.
Sayın Eroğlu hiçbir zaman federal çözüme inanmamış
biri. Bu işleri zorlaştırmıyor mu?
Hristodulidis: Şu anda benim için en kolayı Sayın Eroğlu’nu
suçlamak olurdu. Ben Eroğlu’na saygı duyuyorum çünkü kendisi Kıbrıslı Türklerin
seçilmiş lideridir. Kıbrıslı Türkler Eroğlu’nu seçtiler ve ben bunu kabul ederek
buna saygı duyuyorum.
Eroğu’nun 5 maddelik planını neden reddediyorsunuz?
Neden takvim istemiyorsunuz örneğin?
Hristodulidis: Sayın Eroğlu ne zaman referandum yapacağımıza
henüz daha elimizde herhangi bir plan yokken karar vermemizi istiyor. Bu mümkün
mü? Anastasiades, kabul edilmeyeceğini bildiği bir planı asla referanduma sunmayacaktır.
Çünkü bu sonumuz olur, ve biz böyle bir son istemiyoruz. Biz Kıbrıs’ı birleştirmek
istiyoruz. Diyelim ki bir takvim oluşturduk ve süreç başarısızlığa uğradı. Ne
olacak? B planına mı geçilecek? Eroğlu’nun B planı var mı bilmiyorum. Bizim bir
B planımız yok.
Bundan mı çekiniyorsunuz? Bir takvim oluşturulur ve
buna uyulmazsa, bu sürecin çöktüğünün ilan edilmesine başka planların gündeme
gelmesine mi fırsat verecek?
Hristodulidis: Eğer bir ay boyunca bir sonraki süreçte nasıl bir
yöntem izleneceği konusunda bile anlaşamıyorsak, 5 ay içerisinde ne olacağı
konusunda nasıl anlaşabiliriz? Bu mümkün mü? Elinde bir plan olmadan, planın
nasıl olacağını bilmeden referandum tarihine karar vermek Cumhurbaşkanı
açısından büyük bir sorumsuzluk olmaz mı? 2004’ün yanlışını tekrarlamamamız çok
önemli. İnsanlara, her iki liderin de gerçekten desteklediği bir plan sunmamız
gerekiyor. İnsanlara, liderlerin, hür iradelerinin sonucunda ortaya çıkmış bir
plan sunmamız gerekiyor. Bu çok önemli. Liderlerin çıkıp bu planı
savunabilmeleri gerekiyor ki insanlar da bu plana onay versin.
Çözümden sonraki Kıbrıs’ın askersiz bir Kıbrıs
olacağında genel bir anlayış var sanıyordum. Bu konuda neden geri adım attınız?
Hristodulidis: Geri adım atmadı. Eğer çözüm sonrası Kıbrıs AB
üyesi olacaksa AB’ye karşı belli yükümlülükleri söz konusu olabilir. Bu
çerçevede askeri bir birime ihtiyaç duyulabilir. Önerimiz bununla ilgilidir.
Son olarak Kıbrıslı Türklere vermek istediğiniz
mesaj nedir?
Hristodulidis: Eğer birarada olursak çok daha müreffeh bir
geleceğe sahip oluruz. Ve birarada olmamız mümkündür.
No comments:
Post a Comment