Tuesday 12 August 2014

Rum Başkanlık Sözcüsü Nikos Hristodulidis ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 26 Temmuz 2014)


Hristodulidis: Anastasiades toplantıyı terk etmedi

Rum Başkanlık Sözcüsü Nikos Hristodulidis Perşembe günü gerçekleşen liderler görüşmesini Havadis’e anlattı…

Hristodulidis, Kıbrıslı Türk Lider Derviş Eroğlu ve Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiades’in ne süreçte bundan sonra izlenecek yöntem ne de güven artırıcı önlemeler konusunda herhangi bir anlaşmaya varamadığı toplantının tutanaklarını Havadis Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Ekmekçi ve Esra Aygın’a aktardı.


Ben kül tablası atarım, gözlük atmam
Röportajımızın başında Hristodulidis’i ofisinden telefonla arayan Kıbrıslı Rum Lider Anastasiades, “Söyle onlara ben kül tablası atmakla bilinirim, gözlük atmam,” dedi.

Perşembe günkü görüşmede Sayın Anastasiades ve Sayın Eroğlu arasındaki toplantının çok gergin geçtiği, Sayın Anastasiades’in sigara içtiği, gözlüklerini fırlattığı ve toplantıyı terk ettiği iddia ediliyor. Siz de görüşmedeydiniz. Bize yaşananları anlatır mısınız?
Hristodulidis: Öncelikle şunu söylemeliyim, Sayın Anastasiades her görüşmede mutlaka sigara içer. Sürecin başında Sayın Eroğlu ile Chateau Status’te yaptıkları ilk toplantıda, Anastasideas, Eroğlu’na “Sigara içebilir miyim?” diye sormuştu. Eroğlu da: “Bir doktor olarak içmemeni tavsiye ederim tabii, ama istersen içebilirsin,” diye cevap vermişti.

Ordulardan bilgi talebine ret

Perşembe günkü toplantıda iki lider bildiğiniz gibi önce antropoloji laboratuvarını ziyaret ettiler. Bu konuda, Anastasiades, Eroğlu’na ortak bir açıklama yayınlayarak, 1964 ve 1974 yıllarında yaşanan olaylara müdahil olan tüm ordulardan – Britanya, BM, Türkiye, Yunanistan - ellerindeki bilgileri paylaşmaları ve arşivlerini açmaları çağrısında bulunmayı teklif etti. Sayın Eroğlu askerle ilgili endişelerinden dolayı bu teklifi reddetti.

Daha sonra toplantıya geçildi. Toplantılarda ilk sözü her seferinde liderlerden biri alıyor. Bu kez başlama sırası Sayın Eroğlu’ndaydı. Eroğlu, “Bugün bizim için ikinci aşama tamamlandı. Üçüncü aşama olan al-ver aşamasına geçmemiz gerekiyor” dedi. Aynı zamanda belli güven artırıcı önlemler konusunda görüş birliği olduğuna inandığını ve bunların da halka açıklanması gerektiğini söyledi. Son olarak ise, 29 Ağustos’ta al-ver aşamasına geçilmesini ve Genel Sekreter’in ziyaret edilmesini önerdi.

Sonrasında söz alan Sayın Anastasiades ise, her iki tarafın da tüm özlü konularda masaya öneri koymuş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Belli önerileri içerik olarak memnun edici bulmasak da tüm konuların masaya konmuş olması bizim için çok önemli. Bu bizim baştan beri istediğimiz bir şeydi. Eroğlu başta bunu yapmak istemiyordu ama daha sonra bu konuda ikna oldu.

Eroğlu: Downer belgesini kabul etmiyorum

Anastasiades sözlerine devamla, “Üçüncü aşamaya geçmek istiyorsunuz ama bunu yapmak için yöntem üzerinde mutabakata varmamız lazım ki, bir müzakere, bir tartışma zeminimiz olsun,” dedi. Eroğlu’nun “zemin yakınlaşmalardır” demesi üzerine, Anastasiades kendisine, hangi yakınlaşmalardan bahsettiğini sorarak, “Downer belgesinden bahsediyorsanız, sizin önerileriniz ve Downer belgesi arasında, 29 farklılık var. Ki bu rakama henüz incelemediğimiz AB, ekonomi ve toprak önerileriniz dahil değil,” dedi.
Eroğlu buna karşılık: “Hayır, Downer belgesini kabul etmiyorum. Hiçbir zaman Downer belgesindeki yakınlaşmaları kabul ettiğimi söylemedim. Benim yakınlaşma olarak kabul ettiğim şeyler, Hristofyas ile Talat ve daha sonra da benimle vardığı mutabakatları içere 31 adet belgedir. Bahsettiğim yakınlaşmalar bunlardır,” dedi. Anastasiades ise, “Bahsettiğiniz 31 belge, Downer’in belgesini hazırlamak için kullandığı belgelerdir” diyerek BM’den bu bilgiyi teyit etmesini talep etti.

BM, Downer belgesinin bu 31 belgeye dayandığını teyit etti mi?
Hristodulidis: Evet etti. BM, “Downer belgesini hazırlamak için bu bahsi geçen 31 belgeyi kullandık,” dedi.

Her halükarda, Eroğlu’nun bahsettiği 31 belge ile Kıbrıs Türk tarafının önerileri arasında da – en başta egemenlik konusu olmak üzere - farklılıklar var. Dolayısıyla, Anastasiades, “Hangi yakınlaşmalardan bahsettiğinizi anlamıyorum” diyerek daha önce önermiş olduğu yöntemle Anastasiades-Eroğlu yakınlaşmalarının oluşturulması teklifini yineledi. Ama Sayın Eroğlu bunu kabul etmedi.

Biliyorsunuz, Sayın Anastasiades, her iki tarafın da, anlaşılan konular, anlaşılmaya yakın konular ve anlaşılamayan konulardan oluşan üç sütunlu bir liste çıkarması, ve üçüncü aşamada anlaşılamayan konulara yoğunlaşarak al-ver’e gitmesini önermişti. Ancak Eroğlu bu öneriyi reddetti.

Böyle bir çalışma yapmak çok uzun bir zaman almayacak mı?
Hristodulidis: Hayır. Anastasiades, Eylül başına kadar iki tarafın bu üç sütunlu listeyi hazırlamasını, Eylül başında müzakerecilerin bu listeleri alarak Eylül sonuna kadar ortak bir belge oraya çıkarmasını ve bu ortak belgenin Ekim başı başlayacak üçüncü aşama için zemin oluşturmasını önermişti.

Peki görüşmede bu noktadan sonra neler yaşandı?
Hristodulidis: Eroğlu’nun bu öneriyi reddetmesi üzerine Anastasiades yeni bir öneride bulundu ve, “ Öyleyse, 11 Şubat ortak açıklamasından başlayalım ve o günden itibaren birbirimize sunduğumuz önerilerdeki yakınlaşmaları not edelim. İkinci sütuna da farklılıklarımızı yazalım, ve üçüncü aşamaya bu farklılıkları ele alarak  başlayalım,” dedi. Ancak Sayın Eroğlu bunu da reddetti.

Sayın Eroğlu bu iki öneriyi reddetme gerekçelerini ortaya koydu mu?
Hristodulidis: Hayır.
İki lider, herhangi bir konuda uzlaşmaya varamayınca Sayın Buttenheim toplantıya 15 dakikalık bir ara verdi.

Kıbrıs Türk tarafı en büyük sorunlardan birinin Rum tarafının Downer belgesini kabul etmemesi olduğunu söylüyor. Anlattıklarınız bunu doğrulamıyor.
Hristodulidis: Kıbrıs Türk tarafı da Downer belgesini kabul etmiyor. Kıbrıs Türk önerileri ve Downer belgesi arasında en az 29 farklılık var. Sayın Eroğlu’nun kendisi de Downer belgesini kabul etmediğini dile getirdi. Dolayısıyla, birlikte oturup ortak açıklamadan başlayarak bugüne kadar varılan yakınlaşmaları kaleme almamızdaki beis ne? Tekerleği yeniden keşfetmiyoruz. Kıbrıs konusunda ortaya konmuş farklı planları kıyaslarsanız birçok ortak noktaları olduğunu zaten görürsünüz. Tek ihtiyacımız olan siyasi irade ve kararlılık.

Toplantıda sinirler çok gerildi mi?
Hristodulidis: Bazen sesler yükseldi. Ama genel olarak medeni bir toplantıydı. Sonuç olarak, Anastasiades, “Herhangi bir anlaşmaya varamadığımıza göre, bırakalım müzakereciler Perşembeye kadar görüşmeye devam etsin ve bir anlaşmaya varmaya çalışsın. Biz de gelecek Perşembe, yani 31 Temmuz’da saat 10’da bir araya gelelim ve yöntem konusundaki kararımızı açıklayalım” teklifinde bulundu. Sayın Eroğlu, bu teklifi Ramazan bayramı olduğu gerekçesiyle reddetti. Bunun üzerine, Anastasiades 1 Ağustos’ta görüşme teklifinde bulundu. Eroğlu bunu da resmi tatil olması dolayısıyla kabul etmedi ve toplantı bu şekilde sona erdi.

Yani Anastasiades toplantıyı terk etmedi mi?
Hristodulidis: Hayır. “Herhangi bir mutabakata varamadığımıza göre tartışmaya devam etmenin bir manası yok,” dedi ve hep birlikte ayrıldık. Önce bizim aracımız geldi, sonra da Kıbrıs Türk tarafının araçları geldi.

Peki yakınlaşmaların ne olduğu ve bu konuda nasıl bir yöntem izleneceği konusundaki anlaşmazlığı nasıl aşacaksınız?
Hristodulidis: Çaba göstermeye devam edeceğiz. Müzakereler başladığında, tüm konulardaki pozisyonlarımızı ortaya koymamız gerektiğini söylüyorduk ve Kıbrıs Türk tarafı bunu reddediyordu. Ama sonunda bunu başardık. Tüm konulardaki pozisyonlar ve öneriler her iki tarafça masaya kondu. Şimdi, tüm bu önerileri ve ortak açıklamayı alalım ve anlaştığımız konuların hangileri olduğunu ortaya çıkaralım diyoruz - ki birçok konuda bir anlaşmaya çok yakın olduğumuza inanıyorum. Sonra da anlaşmadığımız konuları tartışmaya başlayalım ve bunlar üzerinde de bir mutabakat yakalamaya çalışalım.

Kiracıköy-Akıncılar kapısının açılmasına ret

Peki güven artırıcı önlemler konusunda neler yaşandı?
Hristodulidis: Anastasiades, “Önerdiğiniz bazı güven artırıcı önlemler konusunda adım atmaya hazırız. Örneğin, Lefke kapısını açmaya hazırız ama bununla birlikte Kiracıköy-Akıncılar kapısının da açılmasını istiyoruz,” dedi. Eroğlu ise bu kapının açılmasının çok karmaşık bir konu olduğunu ve dolayısıyla bu kapıyı açamayacağını söyledi.

Kıbrıs Rum tarafı güven artırıcı önlemler çerçevesinde hangi kapıların açılmasını önermişti?
Hristodulidis: Başiyammo, Dillirga, Kiracıköy-Akıncılar, Lefke, Baf kapısı

Türk tarafında, “Annan Planı’na ‘evet’ dedik ve sonrasında da hep yapıcı önerilerle masaya gidiyoruz, Rum tarafına elimizi uzatıyoruz ama Rum tarafı sürekli çözümsüzlüğe oynuyor” algısı var. Çözümsüzlüğe mi oynuyorsunuz?
Hristodulidis: Hatırlatmak isterim ki Sayın Anastasiades Annan Planı’nı kabul etti. Sayın Eroğlu ise reddetti. Anastasiades’in çözüm yanlısı bir lider olduğundan hiç kimse şüphe duyamaz sanırım. Çözüm yanlısı olduğunu göstermek için de mümkün olan her şeyi yapıyor.
Perşembe günkü toplantıda geçenleri size aktardım. Cumhurbaşkanı ve ben, bu röportaj vasıtasıyla şu mesajı da vermek istiyoruz: Çözüme ulaşabiliriz. Bir çözüme ulaşabileceğimize inanıyoruz. Kıbrıs’ta şu anda yaşadığımız durum bir anomalidir. 40 yıllık bölünmüşlük çok uzun bir süredir. Yurttaşlarıma bu mesajı göndermek istiyorum: Biz Kıbrıs sorununu çözebiliriz. Çok çaba göstermemiz gerekiyor ve Kıbrıs sorununu çözmemiz gerekiyor. Çözüm de ödün demektir. Eğer gerçekten çözüm istiyorsak, her iki tarafın da çözüm için ödün vermesi gerekiyor. Ve Kıbrıslıların – yani Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların çözüm istediklerine inanıyorum.

Kıbrıs Türk tarafında ve Türkiye’de çözüm için siyasi irade ve kararlılık olduğuna inanıyor musunuz?
Hristodulidis: Kıbrıs Türk liderliği adına konuşamam, konuşmam da doğru olmaz. Ama Kıbrıslı Türklerde çözüm için siyasi irade ve kararlılık olduğuna inanıyorum.
Bakın 2014 yılındayız. İçinde bulunduğumuz uluslararası sistemde, Türkiye, Kıbrıs sorununu, burada bir anomali olduğunu düşündüğünden veya insan hakları ihlalleri olduğundan dolayı çözmeyecek. Türkiye, Kıbrıs sorununu, buradaki durumun bir bedeli olduğunu hissettiği için veya çözümün kendisine fayda sağlayacağını düşündüğü için çözecek. İnanıyoruz ki, bugün Türkiye’nin buradaki sorunu çözmeyi istemesi için ciddi birtakım faktörler var. Bunlardan biri, enerji. Eğer Kıbrıs sorunu çözülürse, enerji konusunda büyük bir işbirliği fırsatı yakalanır. İkinci olarak, Türkiye’nin AB yolunda ilerlemek dışında bir seçeneği yok. Yüzünü AB’ye dönük tutması gerekiyor. Ve inanın, biz Türkiye’nin AB’ye girmesini herkesten çok daha fazla istiyoruz. Coğrafyayı değiştiremezsiniz. Türkiye her zaman orada olacak. Her zaman komşumuz olacak. Ben, AB üyesi olan, demokratik değerlere saygı duyan, hukukun üstünlüğüne saygı duyan, iyi ilişkiler kurabileceğim bir komşumun olmasını isterim. Bizler, bu nedenle Türkiye’nin AB’nin bir parçası olmasını istiyoruz. Ancak gerçek şu ki, Kıbrıslı Rumların temel endişesi Türkiye’dir. Birçok Kıbrıslı Rum’un Annan Planı’nı reddetmesinin nedeni de Türkiye karşısındaki endişeleridir. Tarih bize Türkiye’ye güvenmemeyi öğretiyor. Türkiye’ye güvenebilmek için Türkiye’nin bir adım atmasına ihtiyacımız var. İşte Kıbrıslı Rumların Türkiye’ye güven duyabilmesi için güven artırıcı önlemlerin uygulanması çok önemli.

Hala umudunuzu yitirmediniz mi?
Hristodulidis: Tabii ki hayır. Bu yüzden buradayız ve ısrarcı olacağız. Kıbrıs sorununu çözmek için bize başka bir ülkenin baskı yapmasına ihtiyacımız yok. Bölünmüş olan bizim ülkemiz. Ve çözümü herkesten çok biz istiyoruz. Bu bizim ülkemiz. Ve çözüme ulaşmak için elimizden geleni yapacağız. Yapılabilecek en kolay şey “Süreç çıkmaza girdik” demek. Bir çözüme ulaşabileceğimize inanıyorum.

Sayın Eroğlu hiçbir zaman federal çözüme inanmamış biri. Bu işleri zorlaştırmıyor mu?
Hristodulidis: Şu anda benim için en kolayı Sayın Eroğlu’nu suçlamak olurdu. Ben Eroğlu’na saygı duyuyorum çünkü kendisi Kıbrıslı Türklerin seçilmiş lideridir. Kıbrıslı Türkler Eroğlu’nu seçtiler ve ben bunu kabul ederek buna saygı duyuyorum.

Eroğu’nun 5 maddelik planını neden reddediyorsunuz? Neden takvim istemiyorsunuz örneğin?
Hristodulidis: Sayın Eroğlu ne zaman referandum yapacağımıza henüz daha elimizde herhangi bir plan yokken karar vermemizi istiyor. Bu mümkün mü? Anastasiades, kabul edilmeyeceğini bildiği bir planı asla referanduma sunmayacaktır. Çünkü bu sonumuz olur, ve biz böyle bir son istemiyoruz. Biz Kıbrıs’ı birleştirmek istiyoruz. Diyelim ki bir takvim oluşturduk ve süreç başarısızlığa uğradı. Ne olacak? B planına mı geçilecek? Eroğlu’nun B planı var mı bilmiyorum. Bizim bir B planımız yok.

Bundan mı çekiniyorsunuz? Bir takvim oluşturulur ve buna uyulmazsa, bu sürecin çöktüğünün ilan edilmesine başka planların gündeme gelmesine mi fırsat verecek?
Hristodulidis: Eğer bir ay boyunca bir sonraki süreçte nasıl bir yöntem izleneceği konusunda bile anlaşamıyorsak, 5 ay içerisinde ne olacağı konusunda nasıl anlaşabiliriz? Bu mümkün mü? Elinde bir plan olmadan, planın nasıl olacağını bilmeden referandum tarihine karar vermek Cumhurbaşkanı açısından büyük bir sorumsuzluk olmaz mı? 2004’ün yanlışını tekrarlamamamız çok önemli. İnsanlara, her iki liderin de gerçekten desteklediği bir plan sunmamız gerekiyor. İnsanlara, liderlerin, hür iradelerinin sonucunda ortaya çıkmış bir plan sunmamız gerekiyor. Bu çok önemli. Liderlerin çıkıp bu planı savunabilmeleri gerekiyor ki insanlar da bu plana onay versin.  

Çözümden sonraki Kıbrıs’ın askersiz bir Kıbrıs olacağında genel bir anlayış var sanıyordum. Bu konuda neden geri adım attınız?
Hristodulidis: Geri adım atmadı. Eğer çözüm sonrası Kıbrıs AB üyesi olacaksa AB’ye karşı belli yükümlülükleri söz konusu olabilir. Bu çerçevede askeri bir birime ihtiyaç duyulabilir. Önerimiz bununla ilgilidir.

Son olarak Kıbrıslı Türklere vermek istediğiniz mesaj nedir?
Hristodulidis: Eğer birarada olursak çok daha müreffeh bir geleceğe sahip oluruz. Ve birarada olmamız mümkündür.







No comments:

Post a Comment