Tuesday 12 August 2014

Filistin'in Lefkoşa Büyükelçisi Dr. Walid Hasan ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 27 Temmuz 2014)

Filistin Büyükelçisi Hasan: Geçen her an insan hayatına maloluyor

Filistin’in Kıbrıs’taki Büyükelçisi Dr. Walid Hasan, Gazze’de yaşanan dramın önüne geçilebilmesi için tüm bölgesel ve uluslararası aktörlerin koordineli bir şekilde hareket etmesi ve sonuç alıcı kararlar üretmesi gerektiğini söyledi.

Havadis’in sorularını yanıtlayan Hasan, İsrail-Filistin sorununa getirilebilecek en iyi çözümün, iki devletli çözüm – yani İsrail Devleti ve Filistin Devletinin barış ve güvenlik içerisinde bir arada var olması olduğunu vurguladı.

İşte Büyükelçi Hasan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar...

Gazze’de son haftalarda yaşanan olaylarda, çoğunluğunu Filistinli sivillerin oluşturduğu 500’den fazla kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı ve 100,000’i aşkın kişi de yerinden edildi. Uluslararası aktörlerin birçoğu Gazze’de yaşananlarla ilgili endişelerini dile getiriyor ama bu durumu sona erdirmek için henüz somut bir adım atılmadı veya atılamadı. Sizce bunun nedeni ne?
Hasan: Uluslararası toplum durumun vahametini anlıyor ve İsrail’in Filistinlilere karşı saldırılarının sona erdirilmesine yardımcı olmak istiyor. Bu yönde bölgesel ve uluslararası düzeyde birkaç girişim ve çaba var. Ama yine de, bugüne kadar, ne daha fazla insanın ölmesini engelleyecek bir ateşkes konusunda, ne de Gazze’deki abluka ve İsrail işgalini sona erdirecek bir sonuca ulaşmak konusunda somut bir adım atılamadı. Farklı bölgesel ve uluslararası aktörlerin ilişki ve çelişkileri uluslararası toplumu paralize ediyor ve sonuç alıcı kararlar üretmesini engelliyor. Dünya, geçen her dakikanın insan hayatına mal olduğunu farketmelidir. İsrail’in saldırgan tutumuna son verilmesi ve masum Filistinli insanların kanlarının dökülmesinin önüne geçilmesi için bir an önce ortak bir tutumun benimsenmesi hayati önem taşıyor. Filistinlilerin hayatlarının kurtarılabilmesi için, tüm bölgesel ve uluslararası aktörlerin çabalarının koordineli olması gerekmektedir. Geçen her an hayatlara mal olmaktadır. Masum sivillerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların hayatlarına...


Peki bu aşamada uluslararası toplumdan ve özellikle de BM’den somut beklentiniz nedir?
Hasan: Dünyanın demokratik ülkeleri acil eylem çağrılarımızı gözardı ederek bu konuda hareketsiz kalmaya devam edemez. Katı bir tutum benimsemekten kaçınarak mağdurları kınamaya katillerin ise gönlünü almaya devam edemez. Hesap verme zorunluluğundan muaf olması, İsrail’in zulmetmeye, suç işlemeye ve hukukun üzerinde olduğuna inanmaya devam etmesini teşvik edecektir. Uluslararası herhangi bir  tedbirin yokluğu ise, hayatını kaybeden insan sayısını artıracaktır. İsrail’in, BM Sözleşmesini, BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul kararlarını tamamıyla, sistematik ve kasti şekilde ihlal etmesine, işgali altında yaşayan Filistinlilerin haklarını fütursuzca ayaklar altına almasına ve savaş suçları işlemesine daha fazla izin verilemez. Bizler, tüm ülkelere, sorumluluklarını ciddiye almaları, İsrail’in barbarca saldırılarına son verilmesi için harekete geçmeleri ve işgal altındaki Filistin toprakları ve özellikle de Gazze Şeridi’ndeki Filistinli insanları uluslararası koruma altına almaları konusunda çağrı yapıyoruz. İsrail, savaş suçları da dahil olmak üzere, tüm ağır uluslararası hukuk ihlallerinden sorumlu tutulmalı ve Filistinli insanların haklarını teminat altına almalıdır. Uluslararası toplum, İsrail’den, Gazze’deki insanlarımız üzerindeki 8-yıllık ablukayı kaldırmasını ve 47 yıldır devam eden zalim askeri işgaline son vermesini talep etmelidir. Filistinlilerin, 1967-öncesi sınırlara sahip olan ve başkenti Doğu Kudüs olan kendi devletlerinde, barış ve haysiyet içinde yaşama isteklerinin, özgürlük, adalet ve insan hakları özlemlerinin gerçekleşmesinin zamanı gelmiştir.                         

Yıkımın boyutları nedir? Uluslararası medya Gazze’de olanları gerçekçi bir şekilde yansıtabiliyor mu?
Hasan: İsrail’in tüm işgal edilmiş topraklarda ve özellikle de Gazze şeridinde Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği saldırgan eylemler bir dizi savaş suçu, devlet terörizmi ve ciddi uluslararası hukuk ihlalleri teşkil etmektedir. Bu eylemler, büyük sayıda Filistinli sivilin hayatını kaybetmesine ve acı çekmesine ve travma yaşamasına neden olmaktadır. Aileler yok edilmektedir. Çoğunluğu masum yaşlılar, kadınlar ve çocuklar olmak üzere 815 şehidimiz vardır. 5400’den fazla kişi de yaralanmıştır. Geçen her an, Filistinli bir çocuk, anne veya baba daha İsrail işgal güçlerinin sivil bölgelere yaptığı hava saldırıları ve bombardımanlar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. İsrail son olarak Gazze Şeridi’ndeki büyük kara harekatı ile bütün bir Filistinli sivil nüfusun güvenlik ve yaşamını tehdit ediyor, temel altyapıyı, yerleşim yerlerini, hastaneleri, okulları ve dini mekanları tahrip ediyor. Yok edilen toplam yapı sayısı 4000’i geçmiştir. Medya, kamuoyu oluşturmak konusunda kesinlikle önemli bir rol oynuyor. Ancak, aynı zamanda, bazen kamuoyunun manipüle edilmesi için araç da olabiliyor. İşgal, abluka ve baskı altında yaşamanın gerçekte nasıl bir şey olduğu ile ilgili farkındalık ve anlayış eksikliği sanırım medyanın yarattığı algı ve konuyu nasıl sunduğu ile alakalıdır. İsrail’in askeri eylemleri aracılığıyla her gün işlediği savaş ve insanlık suçlarının İsrail medyası tarafından yanıltıcı bir propagandaya dönüştürülmesine son verilmelidir. Uluslararası medya, Gazze Şeridi’nde yaşanmakta olan yıkım ve ölümü, ama aynı zamanda tüm işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan işgali tüm gerçekliği ile yansıtmalıdır. Medya bu yaşananların nedenini de aktarmalıdır. Neden, Filistinli direnişçilerin attığı roket veya üç yerleşimcinin öldürülmesi değildir. Neden, 47 yıldır devam eden zalim İsrail işgali ve insanlarımızın kuşatma altındaki bir şehirde, bir açık hava hapishanesinde, hiçbir çıkış yolları olmaksızın korkunç şartlar altında sürmek zorunda kaldıkları hayattır.

Mısır’ın bir ateşkes sağlanması ile ilgili girişimi karşısındaki tutumunuz nedir?
Hasan: Ateşkesin sağlanması ve akan kanın durdurulması için tüm bölgesel ve uluslararası çabaları memnuniyetle karşılıyoruz. Dolayısıyla, Filistin liderliği, Mısır’ın bu girişiminden memnuniyet duyuyor. Arap Birliği, ABD ve AB de öyle... Mısır’ın girişimi, her iki tarafın da düşmanca tutumlarına son vermek konusunda bir açıklama yapmasını, ve ilk aşamada sınır geçişlerinin açılmasını daha sonra da Gazze ile ilgili çeşitli konularda detaylı müzakerelerin yapılmasını öngörmektedir. Şu anda tartışılmakta olan ise, bu girişimin hayata geçirilmesi için uygun ve üzerinde mutabık kalınmış bir mekanizmanın oluşturulmasıdır. Dediğim gibi, uluslararası toplumun Filistinli insanları korumak yönündeki çabalarını takdir ediyoruz ve Filistinli insanların katliamına bir an önce son verilmesi çağrısı yapıyoruz. Mısır’ın bu girişiminin, İsrail’in 47 yıllık Filistin işgalini sona erdirecek siyasi bir sürecin yolunu açmasını umuyoruz.

Hamas İsrail ile bir ateşkese neden pek sıcak bakmıyor? Talepleri nedir?
Hasan: Şu anda şahit olduğumuz olay, İsrail’in Filistinlilere karşı sergilemiş olduğu çok sayıdaki saldırı eyleminden sadece bir tanesidir. İsrail, insanlarımıza karşı ilk kez bir soykırıma girişmiş değildir. Filistinliler İsrail tarafından benzeri saldırılara sürekli olarak maruz kalmışlardır. Örneğin, 2008/2009 yılında Gazze’ye yapılan saldırılarda 1,450 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 2012 yılında da benzeri bir vahşet yaşadık. Filistin’deki tüm tarafların amacı aynıdır: İnsanlarımızın yıllardır mahrum oldukları temel özgürlüklerden faydalanarak onurlu bir yaşam sürebilmeleri için İsrail’in Gazze’deki yasadışı ablukasının sona ermesi, ve İsrail ve Mısır’la sınırların açılması... 47 yıldır sürmekte olan işgal ve baskı, yerleşim faaliyetleri, tutsaklık ve özellikle de son 8 yıldır insanlık-dışı ve yasadışı bir abluka altında olan Gazze’deki Filistinlilerin maruz kaldığı ağır insan hakları ihlallerinin ardından, insanlarımız, İsrail’in verdiği taahhütleri yerine getireceğine güvenemiyor. Tüm bu yıllar içerisinde, İsrail’in müzakerelerde göstermiş olduğu uzlaşmaz tutuma, ve bu sorunu aşmak konusundaki isteksizliğine şahit olduk. Uluslararası toplumun, İsrail’i, uluslararası hukuk uyarınca sorumluluklarını ve taahhütlerini yerine getirmek konusunda zorlamasını bekliyoruz ve bunu umuyoruz.

Nisan ayında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry İsrail ve Filistin arasında nihai bir anlaşmaya varılması konusunda bir girişimde bulundu. ABD Başkanı Obama, Başkan Mahmud Abbas’a doğrudan, “İşgal sona erecek. Bir Filistin devletine sahip olacaksınız” dedi. Bu girişim neden başarısızlıkla sonuçlandı?
Hasan: Amerika’nın barış ve güvenliği sağlamak yönündeki iyi niyetlerine rağmen, nihai amaca ulaşabilmek ve Amerikan girişiminin başarılı olabilmesi, tüm tarafların bu girişime bağlılığını gerektirir.
ABD Dışişleri Bakanı tarafından yürütülen çabalar iki ayrı anlaşma ile sonuçlanmıştı:
  1. Filistin tarafının uluslararası kurumlara ve anlaşmalara üyelik başvurularını dokuz aylık bir süre için ertelemesi karşılığında Oslo – öncesi dönemden 104 tutuklunun dört aşamada serbest bırakılması, ve dördüncü grubun 29 Mart 2014’te serbest bırakılmış olması,
  2. Uluslararası tanınmış şartname uyarınca iki taraf arasındaki müzakerelerin belirlenen 9 aylık takvim çerçevesinde başlatılması.
Müzakerelerin yürütülmekte olduğu dönemde, radikal İsrail hükümeti yayılmacı işgalci politikalarına devam ederek, uluslararası toplumun tüm yerleşim faaliyetlerine son verilmesi çağrısına rağmen, inşaat faaliyetlerini artırarak Kudüs’ü Yahudileştirme çalışmalarına devam etti. Bu arada suikastlar, baskınlar, tutuklamalar ve mal ve yaşamsal gerekliliklerin yok edilmesine de devam edildi. Hükümetimizin müzakere masasını terk etmeye mecbur kalması ve müzakerelerin çökmesinden sorumlu tutulması maksadıyla sürekli olarak yeni yerleşim birimleri ilan ediliyordu. Ancak, Filistin liderliği, varılan anlaşmalara duyduğu açık bağlılık ve çözüm yönündeki güçlü iradesi ile müzakere etmeye devam etti. O dönemde, İsrail hükümeti müzakerelerden çekilmek zorunda kalmamız için bir bahane daha üretmek amacıyla, dördüncü tutuklu grubunu serbest bırakma sözünden döndü. Bu konuyu oyalayarak ve ağırdan alarak durumu hem Filistinliler hem de Amerika karşısında bir siyasi şantaj malzemesi haline getirdi. Retçi ve uzlaşmaz tutumu dolayısıyla bütün sorumluluk radikal İsrail hükümetindedir ve bu, ABD yönetiminin kabul ettiği, John Kerry’nin de şahsen ifade ettiği bir gerçektir.

Sizce İsrail-Filistin sorununa getirilebilecek en iyi çözüm nedir?
Hasan: Filistinliler 60 yılı aşkın bir süredir ulusal özlemlerinin, ve özgürlük, bağımsızlık, devlet olma ve self determinasyon haklarının teslim edilmesi için bekliyorlar. Biz, çözüm sürecine ve iki devletli çözüme – yani İsrail Devleti ve Filistin Devletinin barış ve güvenlik içerisinde birarada var olması - olan bağlılığımızı yineliyoruz. Bu da sadece, 1967-öncesi sınırlara sahip olan, başkenti Doğu Kudüs olan, egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması, ve Filistinli göçmenler sorununun Genel Kurul’un 194 (III) no’lu kararı uyarınca adil ve üzerinde mutabık kalınmış bir şekilde çözümlenmesi ile mümkündür. Filistin liderliği, iki devletli çözüme ve çözüm sürecinin BM Güvenlik Konseyi kararları, Madrid İlkeleri, Arap Barış Girişimi ve Orta Doğu Dörtlüsü (Quartet) Yol Haritasında yer alan parametrelere bağlılığını teyit etmektedir.

Gazze için birçok maddi yardım kampanyası düzenleniyor. Son olarak da ABD Gazze için 47 milyon dolar tutarında insanı yardım yapma sözü verdi. Bu yardımlar yerine ulaşıyor mu?
Hasan: Bölgedeki durum çok ciddidir; çok acil gıda ve ilaç ihtiyacı vardır. Gazze’deki yasadışı ve gayrı-insani ablukadan dolayı 8 yıldır temel hareket özgürlüğü elinden alınmış olan insanlarımız için temiz su bile ulaşılamaz bir hale gelmiştir. Uluslararası toplumun, Gazze’deki Filistinlilerin ıstırabını hafifletecek her türlü yardımını memnuniyetle karşılıyoruz ve minnet duyuyoruz. Ancak, tabii ki hiç bir mali destek insan hayatının yerine geçemez. İnsan hayatı paha biçilmezdir ve para ile hesaplanamaz. Mali yardımları büyük taktirle karşılıyoruz ancak ABD, AB, BM ve uluslararası alandaki tüm diğer aktörlerin insanlarımıza yapabileceği tek gerçek yardım, İsrail’in eylemlerini durdurmak için acil bir önlem almaktır. Uluslararası toplum, devlet kurma çabalarını desteklemek için Filistin liderliğine milyonlar bağışladı. Bunun için de son derece minnettarız. Ancak bu bağış, İsrail’in iki-devletli çözüm şansını yok etmekte olan işgalci politikaları nedeniyle her an boşa harcanmış bir para haline gelebilir. Dünya devletleri sadece para vererek problemlerin çözülebileceğini düşünmemelidir. Bu paranın bir işe yarayabilmesi için ve en önemlisi, hayatların kurtulabilmesi için uluslararası toplumun, İsrail’den uluslararası hukuk uyarınca yükümlülüklerine uymasını, Gazze’deki yasadışı ablukaya ve topraklarımızdaki 47-yıllık işgaline son vermesini talep etmesi gerekiyor.



Nasıl yardım yapılabilir

Filistin hükümeti, Gazze Şeridi’ndeki insanlara gıda maddeleri, ilaç, tıbbi gereklilikler, barınak, petrol ve elektrik sağlanabilmesi için, hem resmi hem de kişisel düzeyde aşağıdaki banka hesapları aracılığı ile finansal yardım yapma çağrısında bulunuyor.

Bank of Palestine, Ramallah Şubesi Hesap Numarası 2215199
Uluslararası bağışlar için Bank of Palestine, Ramallah Şubesi Uluslararası Hesap Numaraları
Dolar Hesabı:       PS29PALS045822151990013001000
Euro Hesabı:        PS34PALS045822151990333001000



No comments:

Post a Comment