Filistin Büyükelçisi Hasan: Geçen her an insan hayatına
maloluyor
Filistin’in Kıbrıs’taki Büyükelçisi Dr. Walid Hasan, Gazze’de yaşanan
dramın önüne geçilebilmesi için tüm bölgesel ve uluslararası aktörlerin koordineli bir
şekilde hareket etmesi ve sonuç alıcı kararlar üretmesi gerektiğini söyledi.
Havadis’in sorularını
yanıtlayan Hasan, İsrail-Filistin sorununa getirilebilecek en iyi çözümün, iki devletli
çözüm – yani İsrail Devleti ve Filistin Devletinin barış ve güvenlik içerisinde
bir arada var olması olduğunu vurguladı.
İşte Büyükelçi Hasan’ın
sorularımıza verdiği yanıtlar...
Gazze’de son
haftalarda yaşanan olaylarda, çoğunluğunu Filistinli sivillerin oluşturduğu
500’den fazla kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı ve 100,000’i
aşkın kişi de yerinden edildi. Uluslararası aktörlerin birçoğu Gazze’de
yaşananlarla ilgili endişelerini dile getiriyor ama bu durumu sona erdirmek
için henüz somut bir adım atılmadı veya atılamadı. Sizce bunun nedeni ne?
Hasan: Uluslararası toplum durumun vahametini anlıyor ve
İsrail’in Filistinlilere karşı saldırılarının sona erdirilmesine yardımcı olmak
istiyor. Bu yönde bölgesel ve uluslararası düzeyde birkaç girişim ve çaba var.
Ama yine de, bugüne kadar, ne daha fazla insanın ölmesini engelleyecek bir
ateşkes konusunda, ne de Gazze’deki abluka ve İsrail işgalini sona erdirecek
bir sonuca ulaşmak konusunda somut bir adım atılamadı. Farklı bölgesel ve uluslararası
aktörlerin ilişki ve çelişkileri uluslararası toplumu paralize ediyor ve sonuç
alıcı kararlar üretmesini engelliyor. Dünya, geçen her dakikanın insan hayatına
mal olduğunu farketmelidir. İsrail’in saldırgan tutumuna son verilmesi ve masum
Filistinli insanların kanlarının dökülmesinin önüne geçilmesi için bir an önce ortak
bir tutumun benimsenmesi hayati önem taşıyor. Filistinlilerin hayatlarının
kurtarılabilmesi için, tüm bölgesel ve uluslararası aktörlerin çabalarının
koordineli olması gerekmektedir. Geçen her an hayatlara mal olmaktadır. Masum
sivillerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların hayatlarına...
Peki bu
aşamada uluslararası toplumdan ve özellikle de BM’den somut beklentiniz nedir?
Hasan: Dünyanın demokratik ülkeleri acil eylem çağrılarımızı
gözardı ederek bu konuda hareketsiz kalmaya devam edemez. Katı bir tutum benimsemekten kaçınarak mağdurları
kınamaya katillerin ise gönlünü almaya devam edemez. Hesap verme zorunluluğundan muaf olması, İsrail’in
zulmetmeye, suç işlemeye ve hukukun üzerinde olduğuna inanmaya devam etmesini teşvik
edecektir. Uluslararası herhangi bir tedbirin yokluğu ise, hayatını kaybeden insan
sayısını artıracaktır. İsrail’in, BM Sözleşmesini, BM Güvenlik Konseyi ve Genel
Kurul kararlarını tamamıyla, sistematik ve kasti şekilde ihlal etmesine, işgali
altında yaşayan Filistinlilerin haklarını fütursuzca ayaklar altına almasına ve
savaş suçları işlemesine daha fazla izin verilemez. Bizler, tüm ülkelere, sorumluluklarını ciddiye almaları, İsrail’in
barbarca saldırılarına son verilmesi için harekete geçmeleri ve işgal altındaki
Filistin toprakları ve özellikle de Gazze Şeridi’ndeki Filistinli insanları
uluslararası koruma altına almaları konusunda çağrı yapıyoruz. İsrail, savaş suçları da dahil olmak
üzere, tüm ağır uluslararası hukuk ihlallerinden sorumlu tutulmalı ve
Filistinli insanların haklarını teminat altına almalıdır. Uluslararası toplum, İsrail’den,
Gazze’deki insanlarımız üzerindeki 8-yıllık ablukayı kaldırmasını ve 47 yıldır
devam eden zalim askeri işgaline son vermesini talep etmelidir. Filistinlilerin,
1967-öncesi sınırlara sahip olan ve başkenti Doğu Kudüs olan kendi
devletlerinde, barış ve haysiyet içinde yaşama isteklerinin, özgürlük, adalet
ve insan hakları özlemlerinin gerçekleşmesinin zamanı gelmiştir.
Yıkımın
boyutları nedir? Uluslararası medya Gazze’de olanları gerçekçi bir şekilde
yansıtabiliyor mu?
Hasan: İsrail’in tüm işgal edilmiş topraklarda ve özellikle de Gazze şeridinde
Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği saldırgan eylemler bir dizi savaş suçu,
devlet terörizmi ve ciddi uluslararası hukuk ihlalleri teşkil etmektedir. Bu
eylemler, büyük sayıda Filistinli sivilin hayatını kaybetmesine ve acı
çekmesine ve travma yaşamasına neden olmaktadır. Aileler yok edilmektedir. Çoğunluğu masum yaşlılar,
kadınlar ve çocuklar olmak üzere 815 şehidimiz vardır. 5400’den fazla kişi de
yaralanmıştır. Geçen her an, Filistinli bir çocuk, anne veya baba daha İsrail
işgal güçlerinin sivil bölgelere yaptığı hava saldırıları ve bombardımanlar
nedeniyle hayatını kaybetmektedir. İsrail son olarak Gazze Şeridi’ndeki büyük
kara harekatı ile bütün bir Filistinli sivil nüfusun güvenlik ve yaşamını
tehdit ediyor, temel altyapıyı, yerleşim yerlerini, hastaneleri, okulları ve
dini mekanları tahrip ediyor. Yok edilen toplam yapı sayısı 4000’i geçmiştir. Medya, kamuoyu oluşturmak konusunda kesinlikle önemli bir
rol oynuyor. Ancak, aynı zamanda, bazen kamuoyunun manipüle edilmesi için araç
da olabiliyor. İşgal, abluka ve baskı altında yaşamanın gerçekte nasıl bir şey
olduğu ile ilgili farkındalık ve anlayış eksikliği sanırım medyanın yarattığı
algı ve konuyu nasıl sunduğu ile alakalıdır. İsrail’in askeri eylemleri
aracılığıyla her gün işlediği savaş ve insanlık suçlarının İsrail medyası
tarafından yanıltıcı bir propagandaya dönüştürülmesine son verilmelidir.
Uluslararası medya, Gazze Şeridi’nde yaşanmakta olan yıkım ve ölümü, ama aynı
zamanda tüm işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan işgali tüm gerçekliği
ile yansıtmalıdır. Medya bu yaşananların nedenini de aktarmalıdır. Neden,
Filistinli direnişçilerin attığı roket veya üç yerleşimcinin öldürülmesi
değildir. Neden, 47 yıldır devam eden zalim İsrail işgali ve insanlarımızın
kuşatma altındaki bir şehirde, bir açık hava hapishanesinde, hiçbir çıkış yolları
olmaksızın korkunç şartlar altında sürmek zorunda kaldıkları hayattır.
Mısır’ın bir
ateşkes sağlanması ile ilgili girişimi karşısındaki tutumunuz nedir?
Hasan: Ateşkesin sağlanması ve akan kanın durdurulması için tüm bölgesel ve
uluslararası çabaları memnuniyetle karşılıyoruz. Dolayısıyla, Filistin
liderliği, Mısır’ın bu girişiminden memnuniyet duyuyor. Arap Birliği, ABD ve AB
de öyle... Mısır’ın girişimi, her iki tarafın da düşmanca tutumlarına son
vermek konusunda bir açıklama yapmasını, ve ilk aşamada sınır geçişlerinin
açılmasını daha sonra da Gazze ile ilgili çeşitli konularda detaylı
müzakerelerin yapılmasını öngörmektedir. Şu anda
tartışılmakta olan ise, bu girişimin hayata geçirilmesi için uygun ve üzerinde
mutabık kalınmış bir mekanizmanın oluşturulmasıdır. Dediğim gibi, uluslararası
toplumun Filistinli insanları korumak yönündeki çabalarını takdir ediyoruz ve
Filistinli insanların katliamına bir an önce son verilmesi çağrısı yapıyoruz. Mısır’ın
bu girişiminin, İsrail’in 47 yıllık Filistin işgalini sona erdirecek siyasi bir
sürecin yolunu açmasını umuyoruz.
Hamas İsrail
ile bir ateşkese neden pek sıcak bakmıyor? Talepleri nedir?
Hasan: Şu anda şahit olduğumuz olay, İsrail’in Filistinlilere karşı sergilemiş
olduğu çok sayıdaki saldırı eyleminden sadece bir tanesidir. İsrail,
insanlarımıza karşı ilk kez bir soykırıma girişmiş değildir. Filistinliler
İsrail tarafından benzeri
saldırılara sürekli olarak maruz kalmışlardır. Örneğin, 2008/2009 yılında
Gazze’ye yapılan saldırılarda 1,450 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 2012
yılında da benzeri bir vahşet yaşadık. Filistin’deki tüm tarafların amacı aynıdır: İnsanlarımızın yıllardır mahrum oldukları temel özgürlüklerden
faydalanarak onurlu bir yaşam sürebilmeleri için İsrail’in Gazze’deki yasadışı
ablukasının sona ermesi, ve İsrail ve Mısır’la sınırların açılması... 47 yıldır sürmekte olan işgal ve baskı, yerleşim faaliyetleri, tutsaklık ve
özellikle de son 8 yıldır insanlık-dışı ve yasadışı bir abluka altında olan
Gazze’deki Filistinlilerin maruz kaldığı ağır insan hakları ihlallerinin
ardından, insanlarımız, İsrail’in verdiği taahhütleri yerine getireceğine güvenemiyor.
Tüm bu yıllar içerisinde, İsrail’in müzakerelerde göstermiş olduğu uzlaşmaz
tutuma, ve bu sorunu aşmak konusundaki isteksizliğine şahit olduk. Uluslararası
toplumun, İsrail’i, uluslararası hukuk uyarınca sorumluluklarını ve
taahhütlerini yerine getirmek konusunda zorlamasını bekliyoruz ve bunu
umuyoruz.
Nisan ayında
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry İsrail ve Filistin arasında nihai bir anlaşmaya
varılması konusunda bir girişimde bulundu. ABD Başkanı Obama, Başkan Mahmud
Abbas’a doğrudan, “İşgal sona erecek. Bir Filistin devletine sahip olacaksınız”
dedi. Bu girişim neden başarısızlıkla sonuçlandı?
Hasan: Amerika’nın barış ve güvenliği sağlamak yönündeki iyi niyetlerine rağmen,
nihai amaca ulaşabilmek ve Amerikan girişiminin başarılı olabilmesi, tüm
tarafların bu girişime bağlılığını gerektirir.
ABD Dışişleri Bakanı tarafından yürütülen çabalar iki
ayrı anlaşma ile sonuçlanmıştı:
- Filistin
tarafının uluslararası kurumlara ve anlaşmalara üyelik başvurularını dokuz
aylık bir süre için ertelemesi karşılığında Oslo – öncesi dönemden 104
tutuklunun dört aşamada serbest bırakılması, ve dördüncü grubun 29 Mart
2014’te serbest bırakılmış olması,
- Uluslararası
tanınmış şartname uyarınca iki taraf arasındaki müzakerelerin belirlenen 9
aylık takvim çerçevesinde başlatılması.
Müzakerelerin yürütülmekte olduğu dönemde, radikal İsrail
hükümeti yayılmacı işgalci politikalarına devam ederek, uluslararası toplumun
tüm yerleşim faaliyetlerine son verilmesi çağrısına rağmen, inşaat
faaliyetlerini artırarak Kudüs’ü Yahudileştirme çalışmalarına devam etti. Bu
arada suikastlar, baskınlar, tutuklamalar ve mal ve yaşamsal gerekliliklerin
yok edilmesine de devam edildi. Hükümetimizin müzakere masasını terk etmeye mecbur
kalması ve müzakerelerin çökmesinden sorumlu tutulması maksadıyla sürekli
olarak yeni yerleşim birimleri ilan ediliyordu. Ancak, Filistin liderliği,
varılan anlaşmalara duyduğu açık bağlılık ve çözüm yönündeki güçlü iradesi ile
müzakere etmeye devam etti. O dönemde, İsrail hükümeti müzakerelerden çekilmek
zorunda kalmamız için bir bahane daha üretmek amacıyla, dördüncü tutuklu grubunu
serbest bırakma sözünden döndü. Bu konuyu oyalayarak ve ağırdan alarak durumu
hem Filistinliler hem de Amerika karşısında bir siyasi şantaj malzemesi haline
getirdi. Retçi ve uzlaşmaz tutumu dolayısıyla bütün sorumluluk radikal İsrail hükümetindedir ve bu, ABD yönetiminin
kabul ettiği, John Kerry’nin de şahsen ifade ettiği bir gerçektir.
Sizce
İsrail-Filistin sorununa getirilebilecek en iyi çözüm nedir?
Hasan: Filistinliler 60 yılı aşkın bir süredir ulusal özlemlerinin, ve özgürlük,
bağımsızlık, devlet olma ve self determinasyon haklarının teslim edilmesi için
bekliyorlar. Biz, çözüm sürecine ve iki devletli çözüme – yani İsrail
Devleti ve Filistin Devletinin barış ve güvenlik içerisinde birarada var olması
- olan bağlılığımızı yineliyoruz. Bu da sadece, 1967-öncesi sınırlara sahip olan,
başkenti Doğu Kudüs olan, egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması,
ve Filistinli göçmenler sorununun Genel Kurul’un 194 (III) no’lu kararı
uyarınca adil ve üzerinde mutabık kalınmış bir şekilde çözümlenmesi ile
mümkündür. Filistin liderliği, iki devletli çözüme ve çözüm sürecinin BM
Güvenlik Konseyi kararları, Madrid İlkeleri, Arap Barış Girişimi ve Orta Doğu
Dörtlüsü (Quartet) Yol Haritasında yer alan parametrelere bağlılığını teyit
etmektedir.
Gazze için
birçok maddi yardım kampanyası düzenleniyor. Son olarak da ABD Gazze için 47 milyon
dolar tutarında insanı yardım yapma sözü verdi. Bu yardımlar yerine ulaşıyor
mu?
Hasan: Bölgedeki durum çok ciddidir; çok acil gıda ve ilaç ihtiyacı vardır. Gazze’deki
yasadışı ve gayrı-insani ablukadan dolayı 8 yıldır temel hareket özgürlüğü
elinden alınmış olan insanlarımız için temiz su bile ulaşılamaz bir hale
gelmiştir. Uluslararası toplumun, Gazze’deki Filistinlilerin ıstırabını
hafifletecek her türlü yardımını memnuniyetle karşılıyoruz ve minnet duyuyoruz.
Ancak, tabii ki hiç bir mali destek insan hayatının yerine geçemez. İnsan
hayatı paha biçilmezdir ve para ile hesaplanamaz. Mali yardımları büyük
taktirle karşılıyoruz ancak ABD, AB, BM ve uluslararası alandaki tüm diğer
aktörlerin insanlarımıza yapabileceği tek gerçek yardım, İsrail’in eylemlerini
durdurmak için acil bir önlem almaktır. Uluslararası toplum, devlet kurma
çabalarını desteklemek için Filistin liderliğine milyonlar bağışladı. Bunun
için de son derece minnettarız. Ancak bu bağış, İsrail’in iki-devletli çözüm
şansını yok etmekte olan işgalci politikaları nedeniyle her an boşa harcanmış
bir para haline gelebilir. Dünya devletleri sadece para vererek problemlerin
çözülebileceğini düşünmemelidir. Bu paranın bir işe yarayabilmesi için ve en
önemlisi, hayatların kurtulabilmesi için uluslararası toplumun, İsrail’den
uluslararası hukuk uyarınca yükümlülüklerine uymasını, Gazze’deki yasadışı
ablukaya ve topraklarımızdaki 47-yıllık işgaline son vermesini talep etmesi
gerekiyor.
Nasıl yardım yapılabilir
Filistin hükümeti, Gazze Şeridi’ndeki insanlara gıda
maddeleri, ilaç, tıbbi gereklilikler, barınak, petrol ve elektrik
sağlanabilmesi için, hem resmi hem de kişisel düzeyde aşağıdaki banka hesapları
aracılığı ile finansal yardım yapma çağrısında bulunuyor.
Bank of
Palestine, Ramallah Şubesi Hesap Numarası 2215199
Uluslararası
bağışlar için Bank of Palestine, Ramallah Şubesi Uluslararası Hesap Numaraları
Dolar Hesabı: PS29PALS045822151990013001000
Euro Hesabı: PS34PALS045822151990333001000
No comments:
Post a Comment