Kıbrıs Türk basınından ilk kez Havadis’ten Esra
Aygın’a konuşan İsrail’in Kıbrıs Büyükelçisi Michael Harari, bu kadar çok
Filistinli sivilin hayatını kaybetmesi konusunda düşündüklerini anlattı
RAHATSIZIM
Esra Aygın
İsrail’in Lefkoşa
Büyükelçisi Michael Harari, 8 Temmuz’da başlayan Gazze operasyonunda sivil
kayıpların önüne geçmek için ellerinden geleni yaptıklarını, ancak Hamas’ın kendi
sivil halkını bu çatışmada kullanması nedeni ile çok sayıda Filistinlinin hayatını
kaybettiğini belirterek, bundan rahatsızlık duyduğunu dile getirdi.
Kıbrıs Türk
basınından ilk kez Havadis gazetesine konuşan Harari, İsrail’in amacının kendi
vatandaşları için sükunet ve huzuru yeniden sağlamak olduğunu vurgulayarak,
Hamas’ın silahsızlandırılması için uluslararası bir mekanizmanın kurulmasının
öneminin altını çizdi.
1990lı yılların
başında ve 2000li yıllarda İsrail-Filistin barış müzakerelerinde de görev almış
olan Harari, İsrail-Filistin sorununun, iki-devletli çözüm vizyonu çerçevesinde
çözülebileceğine olan inancını ortaya koyarak, Mısır’ın ateşkes girişiminin şu
anda uygulanabilir ve gerçekçi olan tek girişim olduğunu söyledi.
İşte İsrail
Büyükelçisi Harari’nin Esra Aygın’ın sorularına verdiği yanıtlar:
Öncelikle şunu sormak istiyorum: İsrail’in 8
Temmuz’da başlattığı Koruyucu Hat isimli Gazze operasyonunun amacı nedir?
Harari: Amacımız çok basit ve net. Ve bu amacı baştan beri ortaya koyduk: Kendi
vatandaşlarımız için sükunet ve huzuru yeniden sağlamak istiyoruz. Bu kadar.
Roket saldırılarını başlatan Hamas ve Gazze Şeridi’ndeki diğer örgütlerdi.
Aslına bakarsanız, iki buçuk hafta boyunca karşılık vermemek için, geri durmak için
elimizden geleni yaptık. Ancak roket saldırılarının sonu gelmedi. Dolayısıyla,
kendi vatandaşlarımızı savunmak zorundaydık. İsrail’in farklı bir ajandası veya
amacı olduğu yönünde birçok yorum veya analiz okuyorum. Bunların hiçbiri doğru
değil. Ve net şekilde şunu da söylüyoruz: Roket atmayı bırakın, biz de
operasyona son verelim. Bu kadar basit.
Ama İsrail Başbakanı Netanyahu Pazartesi günü
televizyonda yaptığı bir açıklamada, “Tünelleri etkisiz hale getirmeden
operasyona son vermeyeceğiz” dedi?
Harari: Sanırım bu krize daha geniş bir perspektiften bakabilmek önemli. Bu olay,
sürmekte olan İsrail-Filistin sorununun bir parçası değil. Bunun çok ötesinde.
Bildiğiniz gibi, son yıllarda Orta Doğu’da birtakım dramatik değişimler
yaşanıyor. Bunun adına Arap Baharı diyebilirsiniz, ya da her ne demek
istiyorsanız. Aslında halen yaşamakta olduğumuz bu değişim ile birkaç unsur öne
çıkmış durumda. Devlet-dışı aktörlerin yükselişini görüyoruz - samimi konuşacaksak,
terörist örgütlerin. Hizbullah olsun, Hamas olsun, İslami Cihat olsun, IŞİD
olsun, bölgede nereye bakarsanız bu aktörlerin etkin varlığını görürsünüz. Yine
son yıllarda, ılımlılar ile radikaller arasında daha büyük bir ayrışma yaşandı.
Radikaller ‘diğeri’ olarak gördüklerini -
ki bu, düşman olabilir, İsrail devleti olabilir, herhangi bir dini
azınlık olabilir – saf dışı bırakmaya çalışıyorlar. Ve bu devlet-dışı aktörler, yani terörist
örgütler, sivilleri hedef alıyorlar. Hatta bunun da ötesinde, kendi sivil
halklarını, karşı tarafla yürüttükleri savaşta kullanıyorlar. Ve Gazze’de
Hamas’ın yaptığı tam da bu. Yani söz konusu durum, İsrail-Filistin sorununun
bir parçası değil, bu nedenle de, ‘müzakereler yoluyla bunu çözmeye çalışalım’
diyemeyiz. Ki ben, İsrail-Filistin sorununu çözebileceğimizi düşünüyorum. Bu
son haftalarda yaşananların bizim müzakerelerimizle – ki evet, maalesef çok
başarılı gitmiyordu ama yine de bir yılı aşkın bir süredir müzakere ediyorduk -
hiçbir ilgisi yok.
Bugüne kadar hiçbir ülke kan dökerek terörizmin önüne
geçemedi. Siz Gazze’yi bombalamaya devam ederek Hamas’ı etkisiz hale
getirebileceğinizi düşünüyor musunuz?
Harari: Hayır. Uluslararası toplumun silahsızlanma konusunda rol oynaması,
yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor. Bu çok önemli. Uluslararası toplum
bunu Suriye’de yaptı. Eğer bunu, gerçekleştirilmesi gereken siyasi bir hedef
olarak ortaya koyarsanız, BM bunu Güvenlik Konseyi kararlarına dahil ederse, AB
Gazze’deki tüm terörist örgütlerin silahsızlandırılmasının gerekliliğini
vurgularsa – ki bunu yaptı – bu mümkün olacaktır. Hamas’ın üzerindeki siyasi ve
halk baskısını artıracaktır. Bu yapılabilir.
İsrail’deki sığınaklar göz önünde
bulundurulduğunda Hamas’ın roket saldırıları etkisiz olarak nitelendirilemez
mi? Saldırıların ve verilen zararın boyutlarının orantısız olduğunu düşünmüyor
musunuz?
Harari: Hayır düşünmüyorum. Belki sonuç orantısızdır diyebiliz, evet. Çok fazla
Filistinli sivil hayatını kaybetti. Dediğiniz gibi, biz vatandaşlarımızı
korumak için sığınaklar yaptık. Hamas, Gazze’de aynı şeyi yapabilir miydi?
Evet, tabii ki yapabilirdi. Eminim televizyonda Gazze’deki tünelleri
görmüşsünüzdür. Açıkçası, bu tüneller inanılmaz, çok etkileyici yapılar. Her
biri 2-3 kilometre uzunluğunda. Bu tünelleri inşa etmek için ne kadar insan
gücü ve çimento gerekiyor biliyor musunuz? Bunu, bizim yaptığımız gibi, çatışma
durumu için sığınaklar yapmak için kullanabilirler miydi? Evet
kullanabilirlerdi. Biz belli bir mahalleyi veya binayı terk etmeleri için çağrı
yaptığımızda sivillerin güvenli bir yere sığınmasını sağlayabilirler mi? Terk etmeleri
için yardım edebilir mi? Evet. Peki bunu neden yapmıyor? Çünkü bu oranda
Filistinli sivilin hayatını kaybetmesi İsrail üzerindeki baskıyı
artırıyor.
Yani sivillerin hayatını kaybetmesi Hamas’ın işine
geliyor diyorsunuz. Öyleyse, İsrail sivilleri öldürerek Hamas’a yardım etmiş
olmuyor mu?
Harari: Sivilleri öldürmemek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ancak Hamas
sivillerin güvenli bir yere sığınmalarına izin vermediğinden ve teröristler
sivillerin olduğu binalarda saklandığından, sonuç olarak birçok sivil hayatını
kaybediyor.
Yani İsrail bilinçli olarak
sivilleri hedef almıyor?
Harari: Kesinlikle hayır. Hiç Hamas’tan üst düzey bir yetkilinin sivil kayıplar
yüzünden üzüntülerini belirttiğini duydunuz mu. Bunu yapamazlar çünkü sivilleri
hedef alıyorlar. Tabii ki kendimi Hamas ile kıyaslamaya çalışmıyorum. Ama
gerçekleri anlamak çok önemli. Bizi sivil ölümleri engellemek için yeterince
çaba göstermemekle eleştirebilirsiniz. O zaman sizi aksine ikna etmek için
elimden geleni yaparım. Ama biz sivilleri hedef almıyoruz. Bizi tabii ki eleştirin.
Biz de kendimizi eleştiriyoruz. Geçtiğimiz Cumartesi Tel Aviv’de bir eylem
yapıldı. 4-5 bin kişi hükümete Gazze’deki operasyona son vermesi çağrısında
bulundu. Bu kadar çok sivilin hayatını kaybetmesi konusunda rahat değiller.
Siz rahat mısınız?
Harari: Kesinlikle hayır.
Gazze’de birçok sivil bina bombalanıyor. Bu sivil
binaların roket saldırıları için kullanıldığı veya patlayıcı veya terörist
barındırdığı ile ilgili elinizde kanıt var mı?
Harari: Evet tabii ki. Tamam, istemiyorsanız, bu konuda biz İsrail’in söylediğini
yüzde yüz doğru kabul etmeyin. Bağımsız kuruluşlara bakın. Örneğin, Birleşmiş
Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu UNRWA geçtiğimiz günlerde iki
ayrı açıklama yayınlayarak iki okulda roketlerin bulunduğunu duyurdu. Sizin
gazeteci olarak göreviniz bizi sorgulamak. Bize mümkün olduğunca şeffaf olmamız
ve dayanağı olan eylemlerde bulunmamız konusunda baskı yapmak, ve bu şiddete
son vermemizi beklemek. Bu sizin göreviniz. Sizden tek isteğim, gerçekleri
görmeniz ve olup biteni anlamanız. Gerçeği görün. Sivil kayıpları önlemek için
ne kadar çaba sarf ettiğimizi görün. Hamas’ın ne olduğunu, bölgede son
zamanlarda yaşanan gelişmelerle bağlantısının ne olduğunu görün. Gerçekleri
görün. Hiçbirimiz tarafsız olamayız. Bunda da bir sorun yok. Ama tarafsız
olmadığımızın farkında olmamız önemli.
Batı Şeria’daki durum
Gazze’dekinden farklı. Bunun nedeni nedir?
Harari: Batı Şeria’da daha yürümemiz gereken çok yol olmasına rağmen, sanırım her
iki taraf da tek yolun siyasi diyalog yolu olduğunu anladı. O bölgede ortam çok
daha huzurlu ve ekonomi daha iyi. Evet,
çok daha iyi olmalı, ama yine de göreceli olarak iyi. Neden? Çünkü orada güven
yaratabilmeyi başardık. Batı Şeria’daki Filistin Otoritesi, kendi insanlarının
iyiliği için mümkün olduğunca çok alanda işbirliği yapmanın gerekliliğini fark
etti. Bu Gazze’de mümkün olmadı çünkü orada meşru bir taraf yok. Meşru
otoritenin gücü ve bu gücü nasıl kullandığı çok önemli. Maalesef Gazze’deki tüm
örgütlerin, terörist örgütlerin elinde silah var. Güven yaratabilmenin ve adım
atabilmenin tek yolu bu örgütlerin silahsızlandırılması. Dediğim gibi, Gazze’deki
terörist örgütlerin silahsızlandırılması konusunda bir uluslararası mekanizma
kurulmalı. Bu krizin sona ermesi için bu çok önemli. Bu kolay olacak mı? Hayır,
ama yapılabilir. Buna ek olarak, Hamas, şiddeti bırakmak, geçmişte İsrail ve
Filistin arasında imzalanan anlaşmaları kabul etmek ve İsrail devletini
tanımaktan oluşan üç uluslararası kriteri kabul etmiyor. Bunlar uluslararası
kriterlerdir, İsrail’in kriterleri değil.
Barışının mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?
Müzakereler yeniden başlayıp bir çözümle sonuçlanabilir mi?
Harari: Birincisi, başka seçenek yok. Bunu yapmak zorundayız. İsrail, iki devlet
vizyonu temelinde bir çözüm bulmakta kararlıdır. Başkaları bunu yapmamızı
istediği için değil, ulusal çıkarlarımız ve İsrail’de yaşayan insanların
çıkarları bunu gerektirdiği için. Ve vurgulamak isterim ki, İsrail’de sadece
Yahudiler yaşamıyor. Başbakan Netanyahu, 2009 yılında meşhur Bar Ilan
konuşmasında iki-devletli çözümü desteklediğimizi açıkladı. Bu kolay olacak mı?
Hayır. En önemli şey güven yaratmak ve bunu bir dereceye kadar yaptık –Filistin
Otoritesi ile karşılıklı bir güven sağladık. Bu yeterli mi? Değil. İleriye
doğru adım atmamızı sağlayacak kadar iyi mi? Evet. Ve bunu başarabiliriz. Bu
şartlar altında ‘yapabiliriz’ sloganı çok naif gelebilir. Ama ben o masada
bulundum. Bunu yapabiliriz. Bu son birkaç haftada her iki taraf da, yani hem
İsrail hem de Filistin Otoritesi, mümkün olan en kısa zamanda diyaloğun yeniden
başlatılmasının önemini idrak etti, çünkü bu radikalizm sorununu aşmamız
gerekiyor.
Ateşkes çabaları neden sonuçsuz
kalıyor?
Harari: Her ateşkes, kimin girişimi ile olursa olsun, İsrail tarafından kabul
edilmiştir. Hamas’ın BM üzerinden yaptığı girişimle başlatılan ve bizim kabul
ettiğimiz iki ateşkes yine kendileri tarafından iki saat içerisinde ihlal
edildi. Anlaşılması çok önemli olan bir başka unsur ise şu: Arap dünyasında ne
olduğuna bakın. Arap dünyasında kendine özgü bir aktör olan Katar dışındaki tüm
ülkeler Hamas’a karşıdır desem haklı olmaz mıyım? Peki neden? İsrail’i haklı
buldukları için mi? Tam olarak değil. Çünkü Hamas’ı Filistinli insanların
düşmanı olarak görüyorlar.
O zaman Filistinliler hem Hamas’ın hem de
İsrail’in kurbanı oluyor diyemez miyiz?
Harari: Bunu engellemek için, İsrail’in bu kaçınılmaz duruma son verebilmesi için
Hamas’ın Mısır girişimini kabul etmeye zorlanması gerekiyor. Bunun tek girişim
olarak görülmesi gerekiyor.
Mısır’ın girişimi ile ilgili
ne düşünüyorsunuz?
Harari: Elimizdeki tek girişim budur. Tek yerinde, pratik ve mümkün girişim budur. Bu
çok basit bir girişim aslında, şu anda bir ateşkes olsun ve konuşmaya
başlayalım diye bir girişim. Üstüne üstlük, Mısır Gazze Şeridi’nin komşusudur ve
vardığımız anlaşma her ne olursa olsun, birçok açıdan bunun uygulanmasında çok
önemli ya da en önemli rolü oynayacaktır. Bu durumda Mısır’ın girişiminden
kaçınmanın veya Mısır’ın oynayacağı merkezi rolü görmezden gelip başka
girişimler peşine düşmenin mantığı ne? Bu, şiddeti sona erdirmeye yarayacak mı?
Benim naçizane görüşüme göre, hayır.
O zaman İsrail Mısır ateşkes girişimi çerçevesinde
adım atmayı kabul ediyor?
Harari: Evet kesinlikle.
Bu girişim şu anda ne
aşamada?
Harari: Filistin Otoritesi geçtiğimiz gün, Hamas ve İslami Cihad da dahil tüm
Filistinli kesimleri bu girişimi görüşmek için Kahire’ye gitmeye ikna
ettiklerini söyledi. Bu son krizden hemen önce Kahire’deydik. Ve başarısız
olduk çünkü Hamas, üzerinde yeterince baskı hissetmedi. Buna ek olarak, başkaları
da kendi girişimlerini başlatmak istedi.
Türkiye’den mi
bahsediyorsunuz?
Harari: Türkiye’den de, evet. Lütfen yanılıyorsam beni düzeltin. Herhangi bir
arabuluculuğun veya girişimin başarılı olabilmesi için iki temel faktör var: Birincisi,
girişimi yapanın krizle ve krizden sonraki durumla ne kadar yakından ilgili
veya alakalı olduğu. Ve sanıyorum ki Mısır bölgedeki herhangi bir oyuncudan çok
daha alakalı - İster beğenelim ister beğenmeyelim. İkincisi güven. Herhangi bir
şeyi uygulamak için kiminle çalışmak konusunda güven hissediyorsunuz? Hamas’ın
Mısır’a güven duymadığını söyleyebilirsiniz. Çok da haklı olursunuz. Ama şu
anda güven ne kadar az olursa olsun, aralarındaki güveni oluşturmaları lazım
çünkü coğrafya bunu zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, bu iki çok önemli faktör,
hepimizi, Kahire’ye yönlendiriyor. Hem özel hayatta hem siyasette bize ne zaman
ihtiyaç olduğunu, ne zaman daha pasif kalmamız gerektiğini ve müdahil olmanın
ne anlama geldiğini, ne kadarının yapıcı olduğunu anlamak çok önemli. Kendimize
bir rol yaratmaya çalışmak yapıcı mı? Rol size verilir, veya doğal olarak sizin
olur. Bunu istemezsiniz veya talep etmezsiniz.
ABD ile İsrail arasında şu anda Gazze’de
yürütülmekte olan operasyon, ve daha genel anlamda, bir çözüm konusunda gerginlik
mi var?
Harari: Gerginlik olduğunu düşünmüyorum. İsrail ile ABD arasındaki ilişki uzun yıllardır
çok benzersiz bir ilişki. Çok derin ve yakın bir ilişkimiz var. Sadece siyasi
anlamda değil, toplumlar bazında da. Sık sık birbirimizden beklentilerimiz
oluyor ve sık sık da, hem kapalı kapılar ardında hem de açık açık birbirimizle
tartışmak konusunda kendimizi rahat hissediyoruz. Şu anda olan da bu. Bunun bir
gerginlik olduğunu düşünmüyorum.
No comments:
Post a Comment