Tuesday 12 August 2014

İsrail'in Lefkoşa Büyükelçisi Michael Harari ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 3 Ağustos 2014)

Kıbrıs Türk basınından ilk kez Havadis’ten Esra Aygın’a konuşan İsrail’in Kıbrıs Büyükelçisi Michael Harari, bu kadar çok Filistinli sivilin hayatını kaybetmesi konusunda düşündüklerini anlattı

RAHATSIZIM


Esra Aygın

İsrail’in Lefkoşa Büyükelçisi Michael Harari, 8 Temmuz’da başlayan Gazze operasyonunda sivil kayıpların önüne geçmek için ellerinden geleni yaptıklarını, ancak Hamas’ın kendi sivil halkını bu çatışmada kullanması nedeni ile çok sayıda Filistinlinin hayatını kaybettiğini belirterek, bundan rahatsızlık duyduğunu dile getirdi.

Kıbrıs Türk basınından ilk kez Havadis gazetesine konuşan Harari, İsrail’in amacının kendi vatandaşları için sükunet ve huzuru yeniden sağlamak olduğunu vurgulayarak, Hamas’ın silahsızlandırılması için uluslararası bir mekanizmanın kurulmasının öneminin altını çizdi.

1990lı yılların başında ve 2000li yıllarda İsrail-Filistin barış müzakerelerinde de görev almış olan Harari, İsrail-Filistin sorununun, iki-devletli çözüm vizyonu çerçevesinde çözülebileceğine olan inancını ortaya koyarak, Mısır’ın ateşkes girişiminin şu anda uygulanabilir ve gerçekçi olan tek girişim olduğunu söyledi.

İşte İsrail Büyükelçisi Harari’nin Esra Aygın’ın sorularına verdiği yanıtlar:

Öncelikle şunu sormak istiyorum: İsrail’in 8 Temmuz’da başlattığı Koruyucu Hat isimli Gazze operasyonunun amacı nedir?
Harari: Amacımız çok basit ve net. Ve bu amacı baştan beri ortaya koyduk: Kendi vatandaşlarımız için sükunet ve huzuru yeniden sağlamak istiyoruz. Bu kadar. Roket saldırılarını başlatan Hamas ve Gazze Şeridi’ndeki diğer örgütlerdi. Aslına bakarsanız, iki buçuk hafta boyunca karşılık vermemek için, geri durmak için elimizden geleni yaptık. Ancak roket saldırılarının sonu gelmedi. Dolayısıyla, kendi vatandaşlarımızı savunmak zorundaydık. İsrail’in farklı bir ajandası veya amacı olduğu yönünde birçok yorum veya analiz okuyorum. Bunların hiçbiri doğru değil. Ve net şekilde şunu da söylüyoruz: Roket atmayı bırakın, biz de operasyona son verelim. Bu kadar basit.

Ama İsrail Başbakanı Netanyahu Pazartesi günü televizyonda yaptığı bir açıklamada, “Tünelleri etkisiz hale getirmeden operasyona son vermeyeceğiz” dedi?
Harari: Sanırım bu krize daha geniş bir perspektiften bakabilmek önemli. Bu olay, sürmekte olan İsrail-Filistin sorununun bir parçası değil. Bunun çok ötesinde. Bildiğiniz gibi, son yıllarda Orta Doğu’da birtakım dramatik değişimler yaşanıyor. Bunun adına Arap Baharı diyebilirsiniz, ya da her ne demek istiyorsanız. Aslında halen yaşamakta olduğumuz bu değişim ile birkaç unsur öne çıkmış durumda. Devlet-dışı aktörlerin yükselişini görüyoruz - samimi konuşacaksak, terörist örgütlerin. Hizbullah olsun, Hamas olsun, İslami Cihat olsun, IŞİD olsun, bölgede nereye bakarsanız bu aktörlerin etkin varlığını görürsünüz. Yine son yıllarda, ılımlılar ile radikaller arasında daha büyük bir ayrışma yaşandı. Radikaller ‘diğeri’ olarak gördüklerini -  ki bu, düşman olabilir, İsrail devleti olabilir, herhangi bir dini azınlık olabilir – saf dışı bırakmaya çalışıyorlar.  Ve bu devlet-dışı aktörler, yani terörist örgütler, sivilleri hedef alıyorlar. Hatta bunun da ötesinde, kendi sivil halklarını, karşı tarafla yürüttükleri savaşta kullanıyorlar. Ve Gazze’de Hamas’ın yaptığı tam da bu. Yani söz konusu durum, İsrail-Filistin sorununun bir parçası değil, bu nedenle de, ‘müzakereler yoluyla bunu çözmeye çalışalım’ diyemeyiz. Ki ben, İsrail-Filistin sorununu çözebileceğimizi düşünüyorum. Bu son haftalarda yaşananların bizim müzakerelerimizle – ki evet, maalesef çok başarılı gitmiyordu ama yine de bir yılı aşkın bir süredir müzakere ediyorduk - hiçbir ilgisi yok.

Bugüne kadar hiçbir ülke kan dökerek terörizmin önüne geçemedi. Siz Gazze’yi bombalamaya devam ederek Hamas’ı etkisiz hale getirebileceğinizi düşünüyor musunuz?
Harari: Hayır. Uluslararası toplumun silahsızlanma konusunda rol oynaması, yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor. Bu çok önemli. Uluslararası toplum bunu Suriye’de yaptı. Eğer bunu, gerçekleştirilmesi gereken siyasi bir hedef olarak ortaya koyarsanız, BM bunu Güvenlik Konseyi kararlarına dahil ederse, AB Gazze’deki tüm terörist örgütlerin silahsızlandırılmasının gerekliliğini vurgularsa – ki bunu yaptı – bu mümkün olacaktır. Hamas’ın üzerindeki siyasi ve halk baskısını artıracaktır. Bu yapılabilir.

İsrail’deki sığınaklar göz önünde bulundurulduğunda Hamas’ın roket saldırıları etkisiz olarak nitelendirilemez mi? Saldırıların ve verilen zararın boyutlarının orantısız olduğunu düşünmüyor musunuz?
Harari: Hayır düşünmüyorum. Belki sonuç orantısızdır diyebiliz, evet. Çok fazla Filistinli sivil hayatını kaybetti. Dediğiniz gibi, biz vatandaşlarımızı korumak için sığınaklar yaptık. Hamas, Gazze’de aynı şeyi yapabilir miydi? Evet, tabii ki yapabilirdi. Eminim televizyonda Gazze’deki tünelleri görmüşsünüzdür. Açıkçası, bu tüneller inanılmaz, çok etkileyici yapılar. Her biri 2-3 kilometre uzunluğunda. Bu tünelleri inşa etmek için ne kadar insan gücü ve çimento gerekiyor biliyor musunuz? Bunu, bizim yaptığımız gibi, çatışma durumu için sığınaklar yapmak için kullanabilirler miydi? Evet kullanabilirlerdi. Biz belli bir mahalleyi veya binayı terk etmeleri için çağrı yaptığımızda sivillerin güvenli bir yere sığınmasını sağlayabilirler mi? Terk etmeleri için yardım edebilir mi? Evet. Peki bunu neden yapmıyor? Çünkü bu oranda Filistinli sivilin hayatını kaybetmesi İsrail üzerindeki baskıyı artırıyor. 

Yani sivillerin hayatını kaybetmesi Hamas’ın işine geliyor diyorsunuz. Öyleyse, İsrail sivilleri öldürerek Hamas’a yardım etmiş olmuyor mu?
Harari: Sivilleri öldürmemek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ancak Hamas sivillerin güvenli bir yere sığınmalarına izin vermediğinden ve teröristler sivillerin olduğu binalarda saklandığından, sonuç olarak birçok sivil hayatını kaybediyor.

Yani İsrail bilinçli olarak sivilleri hedef almıyor?
Harari: Kesinlikle hayır. Hiç Hamas’tan üst düzey bir yetkilinin sivil kayıplar yüzünden üzüntülerini belirttiğini duydunuz mu. Bunu yapamazlar çünkü sivilleri hedef alıyorlar. Tabii ki kendimi Hamas ile kıyaslamaya çalışmıyorum. Ama gerçekleri anlamak çok önemli. Bizi sivil ölümleri engellemek için yeterince çaba göstermemekle eleştirebilirsiniz. O zaman sizi aksine ikna etmek için elimden geleni yaparım. Ama biz sivilleri hedef almıyoruz. Bizi tabii ki eleştirin. Biz de kendimizi eleştiriyoruz. Geçtiğimiz Cumartesi Tel Aviv’de bir eylem yapıldı. 4-5 bin kişi hükümete Gazze’deki operasyona son vermesi çağrısında bulundu. Bu kadar çok sivilin hayatını kaybetmesi konusunda rahat değiller.

Siz rahat mısınız?
Harari: Kesinlikle hayır.

Gazze’de birçok sivil bina bombalanıyor. Bu sivil binaların roket saldırıları için kullanıldığı veya patlayıcı veya terörist barındırdığı ile ilgili elinizde kanıt var mı?
Harari: Evet tabii ki. Tamam, istemiyorsanız, bu konuda biz İsrail’in söylediğini yüzde yüz doğru kabul etmeyin. Bağımsız kuruluşlara bakın. Örneğin, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu UNRWA geçtiğimiz günlerde iki ayrı açıklama yayınlayarak iki okulda roketlerin bulunduğunu duyurdu. Sizin gazeteci olarak göreviniz bizi sorgulamak. Bize mümkün olduğunca şeffaf olmamız ve dayanağı olan eylemlerde bulunmamız konusunda baskı yapmak, ve bu şiddete son vermemizi beklemek. Bu sizin göreviniz. Sizden tek isteğim, gerçekleri görmeniz ve olup biteni anlamanız. Gerçeği görün. Sivil kayıpları önlemek için ne kadar çaba sarf ettiğimizi görün. Hamas’ın ne olduğunu, bölgede son zamanlarda yaşanan gelişmelerle bağlantısının ne olduğunu görün. Gerçekleri görün. Hiçbirimiz tarafsız olamayız. Bunda da bir sorun yok. Ama tarafsız olmadığımızın farkında olmamız önemli.

Batı Şeria’daki durum Gazze’dekinden farklı. Bunun nedeni nedir?
Harari: Batı Şeria’da daha yürümemiz gereken çok yol olmasına rağmen, sanırım her iki taraf da tek yolun siyasi diyalog yolu olduğunu anladı. O bölgede ortam çok daha huzurlu  ve ekonomi daha iyi. Evet, çok daha iyi olmalı, ama yine de göreceli olarak iyi. Neden? Çünkü orada güven yaratabilmeyi başardık. Batı Şeria’daki Filistin Otoritesi, kendi insanlarının iyiliği için mümkün olduğunca çok alanda işbirliği yapmanın gerekliliğini fark etti. Bu Gazze’de mümkün olmadı çünkü orada meşru bir taraf yok. Meşru otoritenin gücü ve bu gücü nasıl kullandığı çok önemli. Maalesef Gazze’deki tüm örgütlerin, terörist örgütlerin elinde silah var. Güven yaratabilmenin ve adım atabilmenin tek yolu bu örgütlerin silahsızlandırılması. Dediğim gibi, Gazze’deki terörist örgütlerin silahsızlandırılması konusunda bir uluslararası mekanizma kurulmalı. Bu krizin sona ermesi için bu çok önemli. Bu kolay olacak mı? Hayır, ama yapılabilir. Buna ek olarak, Hamas, şiddeti bırakmak, geçmişte İsrail ve Filistin arasında imzalanan anlaşmaları kabul etmek ve İsrail devletini tanımaktan oluşan üç uluslararası kriteri kabul etmiyor. Bunlar uluslararası kriterlerdir, İsrail’in kriterleri değil.

Barışının mümkün olduğunu düşünüyor musunuz? Müzakereler yeniden başlayıp bir çözümle sonuçlanabilir mi?
Harari: Birincisi, başka seçenek yok. Bunu yapmak zorundayız. İsrail, iki devlet vizyonu temelinde bir çözüm bulmakta kararlıdır. Başkaları bunu yapmamızı istediği için değil, ulusal çıkarlarımız ve İsrail’de yaşayan insanların çıkarları bunu gerektirdiği için. Ve vurgulamak isterim ki, İsrail’de sadece Yahudiler yaşamıyor. Başbakan Netanyahu, 2009 yılında meşhur Bar Ilan konuşmasında iki-devletli çözümü desteklediğimizi açıkladı. Bu kolay olacak mı? Hayır. En önemli şey güven yaratmak ve bunu bir dereceye kadar yaptık –Filistin Otoritesi ile karşılıklı bir güven sağladık. Bu yeterli mi? Değil. İleriye doğru adım atmamızı sağlayacak kadar iyi mi? Evet. Ve bunu başarabiliriz. Bu şartlar altında ‘yapabiliriz’ sloganı çok naif gelebilir. Ama ben o masada bulundum. Bunu yapabiliriz. Bu son birkaç haftada her iki taraf da, yani hem İsrail hem de Filistin Otoritesi, mümkün olan en kısa zamanda diyaloğun yeniden başlatılmasının önemini idrak etti, çünkü bu radikalizm sorununu aşmamız gerekiyor.

Ateşkes çabaları neden sonuçsuz kalıyor?
Harari: Her ateşkes, kimin girişimi ile olursa olsun, İsrail tarafından kabul edilmiştir. Hamas’ın BM üzerinden yaptığı girişimle başlatılan ve bizim kabul ettiğimiz iki ateşkes yine kendileri tarafından iki saat içerisinde ihlal edildi. Anlaşılması çok önemli olan bir başka unsur ise şu: Arap dünyasında ne olduğuna bakın. Arap dünyasında kendine özgü bir aktör olan Katar dışındaki tüm ülkeler Hamas’a karşıdır desem haklı olmaz mıyım? Peki neden? İsrail’i haklı buldukları için mi? Tam olarak değil. Çünkü Hamas’ı Filistinli insanların düşmanı olarak görüyorlar.

O zaman Filistinliler hem Hamas’ın hem de İsrail’in kurbanı oluyor diyemez miyiz?
Harari: Bunu engellemek için, İsrail’in bu kaçınılmaz duruma son verebilmesi için Hamas’ın Mısır girişimini kabul etmeye zorlanması gerekiyor. Bunun tek girişim olarak görülmesi gerekiyor.

Mısır’ın girişimi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Harari: Elimizdeki tek girişim budur. Tek yerinde, pratik ve mümkün girişim budur. Bu çok basit bir girişim aslında, şu anda bir ateşkes olsun ve konuşmaya başlayalım diye bir girişim. Üstüne üstlük, Mısır Gazze Şeridi’nin komşusudur ve vardığımız anlaşma her ne olursa olsun, birçok açıdan bunun uygulanmasında çok önemli ya da en önemli rolü oynayacaktır. Bu durumda Mısır’ın girişiminden kaçınmanın veya Mısır’ın oynayacağı merkezi rolü görmezden gelip başka girişimler peşine düşmenin mantığı ne? Bu, şiddeti sona erdirmeye yarayacak mı? Benim naçizane görüşüme göre, hayır.

O zaman İsrail Mısır ateşkes girişimi çerçevesinde adım atmayı kabul ediyor?
Harari: Evet kesinlikle.

Bu girişim şu anda ne aşamada?
Harari: Filistin Otoritesi geçtiğimiz gün, Hamas ve İslami Cihad da dahil tüm Filistinli kesimleri bu girişimi görüşmek için Kahire’ye gitmeye ikna ettiklerini söyledi. Bu son krizden hemen önce Kahire’deydik. Ve başarısız olduk çünkü Hamas, üzerinde yeterince baskı hissetmedi. Buna ek olarak, başkaları da kendi girişimlerini başlatmak istedi.

Türkiye’den mi bahsediyorsunuz?
Harari: Türkiye’den de, evet. Lütfen yanılıyorsam beni düzeltin. Herhangi bir arabuluculuğun veya girişimin başarılı olabilmesi için iki temel faktör var: Birincisi, girişimi yapanın krizle ve krizden sonraki durumla ne kadar yakından ilgili veya alakalı olduğu. Ve sanıyorum ki Mısır bölgedeki herhangi bir oyuncudan çok daha alakalı - İster beğenelim ister beğenmeyelim. İkincisi güven. Herhangi bir şeyi uygulamak için kiminle çalışmak konusunda güven hissediyorsunuz? Hamas’ın Mısır’a güven duymadığını söyleyebilirsiniz. Çok da haklı olursunuz. Ama şu anda güven ne kadar az olursa olsun, aralarındaki güveni oluşturmaları lazım çünkü coğrafya bunu zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, bu iki çok önemli faktör, hepimizi, Kahire’ye yönlendiriyor. Hem özel hayatta hem siyasette bize ne zaman ihtiyaç olduğunu, ne zaman daha pasif kalmamız gerektiğini ve müdahil olmanın ne anlama geldiğini, ne kadarının yapıcı olduğunu anlamak çok önemli. Kendimize bir rol yaratmaya çalışmak yapıcı mı? Rol size verilir, veya doğal olarak sizin olur. Bunu istemezsiniz veya talep etmezsiniz.

ABD ile İsrail arasında şu anda Gazze’de yürütülmekte olan operasyon, ve daha genel anlamda, bir çözüm konusunda gerginlik mi var?
Harari: Gerginlik olduğunu düşünmüyorum. İsrail ile ABD arasındaki ilişki uzun yıllardır çok benzersiz bir ilişki. Çok derin ve yakın bir ilişkimiz var. Sadece siyasi anlamda değil, toplumlar bazında da. Sık sık birbirimizden beklentilerimiz oluyor ve sık sık da, hem kapalı kapılar ardında hem de açık açık birbirimizle tartışmak konusunda kendimizi rahat hissediyoruz. Şu anda olan da bu. Bunun bir gerginlik olduğunu düşünmüyorum.




No comments:

Post a Comment