Roth: Çözümün Tam Zamanı
Almanya ’nın Avrupa
Birliği’nden sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth, 17-19 Eylül tarihlerinde
Kıbrıs’a gerçekleştireceği ziyaret öncesinde Kıbrıs yazılı basınından sadece
Havadis’ten Esra Aygın’ın sorularını yanıtladı.
Kıbrıs’ta siyasi
eşitliğe dayalı, iki-bölgeli, iki-toplumlu federal bir çözüme ulaşmanın önemine
vurgu yapan Bakan Roth, hem Kıbrıs Türk tarafına, hem de Kıbrıs Rum tarafına
müzakerelerin başarı ile sonuçlanması için çok çalışmaya devam etmeleri
çağrısında bulundu.
Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin adada
yapmış olduğu ilk temasların çözüm umutlarını yeniden yeşerttiğini belirten
Roth, “Şu an çözümün tam zamanıdır,”
dedi. Alman Bakan, ayrıca, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz
potansiyelinin hem Kıbrıs, hem de bölgenin tamamı için büyük siyasi ve ekonomik
fırsatlar yaratabileceğine dikkat çekti.
Türkiye-AB ilişkileri
ile ilgili bir soruyu da cevaplayan Roth, Birliğin, Türkiye ile ilişkilerini
daha da yoğunlaştırması gerektiğine vurgu yaparak, “Türkiye’de son zamanlarda
yaşanan endişe verici gelişmeler gözönünde bulundurulduğunda, demokrasi,
hukukun üstünlüğü, dini özgürlükler, düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi konular
Türkiye ile üyelik müzakerelerinin ana odağı haline getirilmelidir” dedi.
İşte Almanya ’nın
Avrupa Birliği’nden sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth’un Havadis’in sorularına
verdiği yanıtlar:
Kıbrıs’taki bölünme
AB için sürekli bir baş ağrısı. Kıbrıs sorununa iki-bölgeli, iki- toplumlu
federal bir çözüm bulmanın mümkün olduğunu düşünüyor musunuz? Müzakerelerin bir
çözümle sonuçlanacağı konusunda umutlu musunuz?
Bakan Roth: Kıbrıs sorununa bir çözüm bulmayı amaçlayan
müzakerelerin yeniden başlamış olması çok olumlu. Her iki tarafa da, bu
müzakerelerin başarılı bir sonuca ulaşabilmesi için çok çalışmaya devam
etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Ortak Açıklama “siyasi eşitliğe dayalı, iki-toplumlu,
iki-bölgeli bir federasyon”a atıf yapmaktadır. Karşılıklı olarak kabul
edilebilir bir anlaşmanın modeli budur. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı
Espen Barth Eide’nin burada yaptığı ilk temaslar, bu sorunun
çözülebileceği konusunda bizi yeniden umutlandırmıştır. Şu an çözümün tam zamanıdır!
Rusya ile Ukrayna
konusunda yaşanan son kriz, bir kez daha Avrupa’nın alternatif enerji
kaynaklarına olan ihtiyacını gözler önüne serdi. Kıbrıs’ın Avrupa için
alternatif bir doğalgaz kaynağı veya güzergahı olarak rol oynayabileceğini
düşünüyor musunuz?
Bakan Roth: En ucuz enerji,
tüketmediğimiz enerjidir. Temiz, güvenli ve ekonomik olarak makul enerji temini
için enerji verimliliğinin yanı sıra, mümkün olan en geniş tedarik yelpazesi,
tedarik güzergahı ve enerji kaynağı çeşitliliği hayati önem taşımaktadır.
Dolayısıyla, alternatif gaz kaynakları bulmak, enerji kaynağımızın kesintiye
uğraması tehlikesine karşı bizi dayanıklı kılar. Doğu Akdeniz’deki doğal gaz potansiyeli,
hayata geçirilmesi durumunda, hem Kıbrıs hem de bölgenin tamamı için büyük siyasi
ve ekonomik fırsatlar yaratabilir. Ancak, Kıbrıs için, rüzgar ve güneş
enerjisinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Euro Bölgesi’nde
yaşanan son ekonomik krizin ele alınış şekli, Kıbrıs’ta büyük bir AB ve
özellikle de Almanya karşıtlığına neden oldu. Almanya-Kıbrıs ilişkileri şu anda
ne durumda?
Bakan Roth: Yaptığım birçok görüşmede
edindiğim izlenim, Almanya-Kıbrıs ilişkilerinin mükemmel olduğu yönündedir. Bu
ilişkileri küçümsememeliyiz. Örneğin, Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in Mayıs
ayında Berlin ve Hamburg’a yaptığı ziyaretler çok önemliydi. Ben, Kıbrıs
ziyaretim sırasında, resmi görüşmelerimin yanı sıra, Kıbrıs’taki gençlerle
görüşmeyi çok istiyorum. Onlardan, insanların günlük hayatlarını etkileyen
sorun ve konuları öğrenmek istiyorum. Tabii, buna gençler arasındaki işsizlik
ve göç de dahil. Bu ziyaretin ötesinde de, Kıbrıs ve Almanya arasındaki
işbirliğini geliştirmek için çalışmaya devam etmeye niyetliyim.
Siz Türkiye’de son
zamanlarda yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen, Türkiye’nin AB üyeliğini güçlü
şekilde desteklemeye devam ediyorsunuz. Özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve
demokrasi alanında yapılması gereken bu kadar çok şey varken Türkiye’nin hala
AB içerisinde bir geleceği olduğunu düşünüyor musunuz? Türkiye’nin giderek
AB’den uzaklaştığı gerçeğini gözönünde bulundurarak, AB’nin de Türkiye’ye
yaklaşımında hatalar yaptığı görüşüne katılıyor mısınız?
Bakan Roth: Katılım süreci çerçevesinde
AB ile Türkiye arasındaki ilişkileri daha da yoğunlaştırmamız gerektiğini
düşünüyorum. Her iki tarafın da bundan fayda sağlayacağına eminim. Demokrasi,
hukukun üstünlüğü, dini özgürlükler, düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi
ortak Avrupa değerlerinin teminat altına alınması AB’ye katılım için hayati önkoşullardır.
Türkiye’de son zamanlarda yaşanan endişe verici gelişmeler gözönünde
bulundurulduğunda, bu konular müzakerelerin ana odağı haline getirilmelidir.
Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ve daha sonra da Başbakan
Davutoğlu’nun söyledikleri, Türkiye’nin AB ile ciddi bir müzakere sürecine girme
isteğinin altını çizmiştir.
Bazı gözlemciler,
yaşanmakta olan ve Avrupa Birliği içerisindeki dayanışma ruhu ve güveni de
derinden sarsan son ekonomik krizin Birliğin sonunu getireceği yorumunu
yapmaktadırlar. Sizce AB bu krizi altatıp hem mali hem de sosyal olarak yeniden
güçlü bir yapıya kavuşabilecek mi?
Bakan Roth: Krizin başladığı günden bu
yana, Avrupa’da ekonomik açıdan kayda değer bazı ilerlemeler sağladık. Euro
Bölgesi’ndeki borç düzeyi yarıya düştü. Kendi başına bu krizi atlatamayan
devletlerle dayanışma içerisinde olduk. Bu ülkeler, genelde vatandaşları için çok
sancılı süreçlere yol açan çok büyük reformlara gittiler. Tüm bunların olumlu
sonuçlarını görmeye başlayacağız. Ancak reformların etkisini gösterebilmesi
için belli bir zamana ihtiyaç vardır. Kaydedilen tüm ilerlemeye rağmen,
Avrupa’daki endişe verici ve bir türlü düşmeyen işsizlik oranlarının da
gösterdiği gibi, elde ettiğimiz iyileşme kesinlikle yeterli değildir. Bu
nedenle, büyüme, istihdam ve herşeyin ötesinde Avrupa içerisinde sosyal
bütünlük ve dayanışma için çok daha fazla çaba sarfetmemiz gerekmektedir. Diğer
AB üye devletleri ile ve yeni Avrupa Komisyonu ile birlikte bunu başarmak için
çalışıyoruz.
No comments:
Post a Comment