Sunday 1 June 2014

Fransa'nın Lefkoşa Büyükelçisi Jean-Luc Florent ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 23 Ocak 2014)



Florent: Çözüm Kıbrıslıların çıkarınadır

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Fransa’nın Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçisi Jean-Luc Florent, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’ın görevinden ayrılmasının şu an için sözkonusu olmadığını söyledi.

Havadis gazetesine röportaj veren Büyükelçi Florent, Downer’in Güvenlik Konseyi’ne sunacağı sözlü raporun tamamen gerçekleri yansıtan bir rapor olacağını ve Güvenlik Konseyi üyelerini son aylarda yaşanan gelişmeler konusunda bilgilendireceğini vurguladı. Florent, ayrıca, Kıbrıs konusunda Birleşmiş Milletler’de bazı düşkırıklıklarının olmasının da anlaşılabilir olduğunun altını çizdi.

Ortak açıklama üzerinde bir mutabakata varma çabalarıyla geçen zamanı bir kayıp olarak görmediğini belirten Florent, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesinin herkesin kazanması anlamına geleceğini söyledi ve bu kez olası bir referandumda iki ‘evet’in çıkması için liderlerin halklarını eğitmelerinin önemine dikkat çekti.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’ın, sürecin geldiği noktadan dolayı hayalkırıklığı içinde olduğu ve adaya gelişini de bu nedenle geciktirdiği söyleniyor. Hatta görevi bırakacağı söylentileri bile var. Bu konudaki düşünceleriniz nedir? 
Büyükelçi Florent: Biliyorsunuz, Downer Kıbrıs’a gelişini kişisel nedenlerden dolayı iki gün geciktirdiğini açıkladı. Bu gecikmenin sonucu olarak da iki liderle görüşmesi mümkün olmadı çünkü Anastasiades Londra’da Eroğlu ise Ankara’daydı. Tabii, Kıbrıs’a gecikmeli gelişini ve şu anda yaşanan süreci açıklamak Sayın Downer’a kalmış birşeydir. Ama, benim, Downer’in gecikmesi ile ilgili ortaya koyduğu nedene inanmamak için bir sebebim yok. Aynı zamanda, benim edindiğim izlenim şudur ki, Downer’in önümüzdeki haftalarda veya aylarda görevinden ayrılması gibi bir durum sözkonusu değildir.
Tabii, hepimiz biliyoruz ki şu anda ortak bir açıklama yapılması için sürdürülen çalışmalar bir nevi çıkmaza girmiş durumdadır. Bence, Sayın Downer’in son ziyaretinde adada bu kadar kısa kalmasının da nedeni budur. Tabii bir diğer nedeni de, Downer’in bu hafta New York’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs ile ilgili sözlü bir rapor sunacak olmasıdır.

BM Güvenlik Konseyi’ne nasıl bir raporun sunulmasını bekliyorsunuz?
Büyükelçi Florent: Buraya son gelişinde Downer ile görüştüm ve görüşmemizde bu konuyu da ele aldık. Bana Güvenik Konseyi’ne sunacağı raporun tamamıyla gerçeklere dayalı bir rapor olacağını söyledi. Bu raporla, Downer, son hafta veya aylarda burada ne olup bittiği ve şu anda ne noktada olduğumuz ile ilgili Güvenlik Konseyi üyeleri bilgilendirecek. Ama anladığım kadarıyla, raporda öneri veya tavsiyeler olmayacak. Tabii, bunun ardından bir açıklama yaparak pozisyonunu ortaya koymak Güvenlik Konseyi üyelerine kalmış birşeydir.

Herhangi bir taraf suçlanacak mı?
Büyükelçi Florent: Bu sözlü bir rapor olacağı için Downer’ın tam olarak ne diyeceğini bilmiyorum. Dediğim gibi, gerçekleri ortaya koyacak ve tahmin ediyorum ki, sürecin şu anda neden çıkmaza girdiği ile ilgili sebebi de açıklayacak.


Ben bu iki-üç ayı kayıp olarak görmüyorum

Fransa’nın bu çıkmaz karşısındaki tutumu ne?
Büyükelçi Florent: Ben bir diplomat olarak ve birçok kez çok-uluslu kuruluşlarda, özellikle de New York’taki Birleşmiş Milletler’de hizmet vermiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, bir müzakere sürecine başlamadan önce, izlenecek yöntem ve müzakerelerle ulaşılmak istenen sonuç üzerinde bir anlaşmaya varmak sık başvurulan, geleneksel bir yöntemdir. Bunun faydalı bir süreç olduğunu da söylemem gerekiyor. Tabii ki, aylardır iki tarafın bir ortak açıklama üzerinde mutabık kalamamış olması üzüntü vericidir diyebilirsiniz. Ama şunu gözönünde bulundurmalıyız ki, her iki taraf da bu ortak açıklama üzerinde çalışırken birçok konuda ilerleme sağladır. Ve bu süreç bir ‘al ya da bırak’ şeklinde yürümedi. Her iki taraf da belli konularda tavizlerde bulundular. Sonuç olarak, gelinen noktanın çok da kötü olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki, belli konularda, özellikle de egemenlik konusunda iki tarafın bazı zorluklar yaşadığının hepimiz farkındayız. Ama bu gerçekten kolay bir konu değil. Çok hassas bir konu ve bence müzakerelere başlamadan bu konuda bir uzlaşmaya varmaları tam da bu nedenle çok önemli. Ben bu iki-üç ayı kayıp olarak görmüyorum. Bunun karmaşık, ama müzakereler başladığında her iki tarafa da çok yardımcı olacak faydalı bir süreç olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca, ortak açıklama konusunda bir anlaşmaya varılmaması için hiçbir neden görmüyorum ve yakın bir gelecekte adanın yeniden birleştirilmesi amacıyla müzakere sürecinin başlayacağını umuyorum.


Kıbrıs bütün uluslararası toplumu ilgilendiren bir konu

Soru: Birleşmiş Milletler çok uzun zamandır buraya çok para, zaman ve enerji verdi. Bu kez de bir sonuç alınamaması durumunda Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’tan çekilmesi söz konusu olabilir mi?
Büyükelçi Florent: Sanmıyorum. Kıbrıs’tan vazgeçmek BM’nin çıkarına olmaz.

Soru: Neden?
Büyükelçi Florent: Çünkü bu, bütün uluslararası toplumu ilgilendiren bir konu ve BM’nin rolü anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olmaktır. Kıbrıs konusunda birtakım düş kırıklıkları olabileceğini anlıyorum çünkü bu çok uzun sürmüş olan bir sorun. Ama Birleşmiş Milletler’in en azından şimdilik buradan ayrılma niyeti olduğunu düşünmüyorum. BM’nin aklında böyle birşey olduğuna dair kimseden hiçbir sinyal almadım. Tabii, bu benim değerlendirmem, ama BM’nin şimdilik Kıbrıs konusundan uzaklaşmak gibi bir niyeti olduğunu düşünmüyorum.

Fransa Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesini istiyor

Fransa BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi. Kıbrıs’la ilgili duruşunuzu bize aktarır mısınız?
Büyükelçi Florent: Ada bölündüğü andan itibaren Fransa, özellikle de Güvenik Konseyi bağlamında, her zaman adanın yeniden birleşmesini desteklemiştir. Bu geçmişte de böyleydi, bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır. Amaç adanın yeniden birleştirilmesidir. Bunun çok zor bir süreç olduğunu ve zaman alacağını hepimiz biliyoruz, ama amaç budur.


Bu adanın bir kısmı Türkiye tarafından işgal edilmiştir

Fransa taraflı mı? Kıbrıs Rum tarafına daha yakın bir tutum izlemekle eleştiriliyorsunuz?
Büyükelçi Florent: Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor: Fransa, ta başından beri Kıbrıs konusunda hukuk ilkeleri temelinde bir tutum izliyor. Gerçek şu ki, bu adanın bir kısmı Türkiye tarafından işgal edilmiştir. Bu, baştan beri Güvenlik Konseyi içerisinde benimsediğimiz tutumdur ve uluslararası hukuk ilkelerini temel alan bir tutumdur. Ama tabii ki burada bir çözüm istiyoruz. AB üyesi olarak, ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak da elimizden geldiğince burada bir çözüm bulunmasına yardımcı olmaya hazırız.
Ancak, tekrar etmek istiyorum, biz buradaki iki toplumdan birine karşı değiliz. Hayır, kesinlikle. Ama tutumumuz baştan beri, bu adanın bir kısmının Türkiye tarafından işgal edildiği ve buradaki durumun uluslararası hukuk ve uluslararası toplum tarafından tanınmadığıdır, ve tabii ki bunu gözönünde bulundurmalıyız. Ancak, Kıbrıslı Türklere kesinlikle karşı bir tutumumuz yoktur. Tam tersine... Ve, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların bir anlaşmaya varıp yeniden birarada yaşamalarını umuyoruz.

Kıbrıs’ta bir çözüm herkesin kazanması anlamına gelir

Neden Kıbrıs’ta çözüm istiyorsunuz? Bu kimin çıkarına olur?
Büyükelçi Florent: Herkesin. Kıbrıs’ta bir çözüm herkesin çıkarınadır. Bölünme herkese zarar veriyor. Bölünmeden dolayı sürekli olarak ortaya çıkan sorunlar var. Eğer bölünme sona ererse bu problemler de ortadan kalkacaktır. Kıbrıs’ta çözüm öncelikle Kıbrıs’ın çıkarınadır. Bölünme nedeniyle yaşadığımız problemlere bakın; burada bir yeşil hat var, BM barış gücü var, ticaret ve işbirliği konusunda birçok sıkıntı yaşanıyor. Ayrıca, Türkiye’nin AB’ye girme arzusunu da gözönünde bulundurmalıyız. Hepimiz biliyoruz ki, Kıbrıs Türkiye’nin AB üyeliği önündeki en büyük engellerden biridir.
Dediğim gibi, çözüm Kıbrıs’ın, Kıbrıs’taki iki toplumun, Türkiye dahil tüm komşu ülkelerin, AB’nin, BM’nin ve dolayısıyla uluslararası toplumun çıkarınadır. Objektif olmak gerekirse, adadaki bölünmüşlüğünün kalıcılaşması kimsenin çıkarına olmaz. Gerçekten artık bir çözüm bulma zamanıdır. Şu anki durum kimse için en iyi durum değildir ve çözüm hepimizin çıkarınadır. Kıbrıs’ta bir çözüm herkesin kazanması anlamına gelir.

Ekonomik kriz ve doğalgaz bölünmenin kötü yanlarını göstermeli

Ekonomik kriz ve Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki hidrokarbon yatakları çözüm için bir motivasyon değil mi? Liderler neden bunu kullanmıyor?
Büyükelçi Florent: Evet ekonomik kriz ve Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki hidrokarbon yatakları adanın yeniden birleştirilmesi için bir fırsat olmalı. Her iki konu da, bize bölünmenin çözüm olmadığını gösteriyor. Tam tersine, hidrokarbon yatakları ve eğer ada birleşmiş olsaydı ekonomik durumun çok farklı olacağı gerçeği, umuyorum ki, müzakerelere ve Kıbrıs’ta bir çözüm bulunmasına yardımcı olur. Ben liderlerin her iki konunun da öneminin farkında olduklarını düşünüyorum. Bunlar bölünmeye hizmet edecek unsurlar değil, tam tersine, bölünmenin kötü yanlarının farkına varılmasına hizmet edecek unsurlar olmalı.

Umuyorum ki, bu kez her iki taraf da referandumda çözümü kabul ederler

İki liderin toplumlarını yönlendirmek adına yeterince çaba gösterdiklerine inanıyor musunuz?
Büyükelçi Florent: Gördüğüm kadarıyla her iki lider de siyasi partiler ve sivil toplum ile temas halinde. Yani süreçle ilgili bilgi vermek ve bu konuda duyarlılığı artırmak için çaba sarfediyorlar. Ama haklısınız, özellikle de eğer müzakereler başlarsa ilgili tüm tarafları bilgilendirmek çok önemli olacaktır ki, eğer liderler belli bir çözüm üzerinde mutabık kalırlarsa bu iki toplum tarafından da kabul edilebilsin. Umuyorum ki, bu kez her iki taraf da referandumda kendilerine sunulan çözümü kabul ederler. İşte bu nedenle, her iki liderin de toplumlarını eğitme konusunda gerçek bir sorumluluk üstlenmeleri gerekiyor. İnsanlara ne noktada olduğumuzu, bu anlaşmayı neden kabul ettiğimizi, nereye varmak istendiğimizi, zorlukların ne olduğunu anlatmamız lazım ki, ileride bir anlaşmaya varılması durumunda, bu anlaşma her iki toplum tarafından da kabul edilsin.


No comments:

Post a Comment