Florent: Çözüm Kıbrıslıların
çıkarınadır
Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Fransa’nın Kıbrıs Cumhuriyeti
Büyükelçisi Jean-Luc Florent, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban
Ki-Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’ın görevinden ayrılmasının şu
an için sözkonusu olmadığını söyledi.
Havadis
gazetesine röportaj veren Büyükelçi Florent, Downer’in Güvenlik Konseyi’ne
sunacağı sözlü raporun tamamen gerçekleri yansıtan bir rapor olacağını ve
Güvenlik Konseyi üyelerini son aylarda yaşanan gelişmeler konusunda
bilgilendireceğini vurguladı. Florent, ayrıca, Kıbrıs konusunda Birleşmiş
Milletler’de bazı düşkırıklıklarının olmasının da anlaşılabilir olduğunun
altını çizdi.
Ortak açıklama
üzerinde bir mutabakata varma çabalarıyla geçen zamanı bir kayıp olarak
görmediğini belirten Florent, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesinin herkesin
kazanması anlamına geleceğini söyledi ve bu kez olası bir referandumda iki
‘evet’in çıkması için liderlerin halklarını eğitmelerinin önemine dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs
Özel Danışmanı Alexander Downer’ın, sürecin geldiği noktadan dolayı
hayalkırıklığı içinde olduğu ve adaya gelişini de bu nedenle geciktirdiği
söyleniyor. Hatta görevi bırakacağı söylentileri bile var. Bu konudaki
düşünceleriniz nedir?
Büyükelçi Florent: Biliyorsunuz, Downer Kıbrıs’a gelişini kişisel
nedenlerden dolayı iki gün geciktirdiğini açıkladı. Bu gecikmenin sonucu olarak
da iki liderle görüşmesi mümkün olmadı çünkü Anastasiades Londra’da Eroğlu ise
Ankara’daydı. Tabii, Kıbrıs’a gecikmeli gelişini ve şu anda yaşanan süreci
açıklamak Sayın Downer’a kalmış birşeydir. Ama, benim, Downer’in gecikmesi ile
ilgili ortaya koyduğu nedene inanmamak için bir sebebim yok. Aynı zamanda, benim
edindiğim izlenim şudur ki, Downer’in önümüzdeki haftalarda veya aylarda
görevinden ayrılması gibi bir durum sözkonusu değildir.
Tabii, hepimiz
biliyoruz ki şu anda ortak bir açıklama yapılması için sürdürülen çalışmalar
bir nevi çıkmaza girmiş durumdadır. Bence, Sayın Downer’in son ziyaretinde
adada bu kadar kısa kalmasının da nedeni budur. Tabii bir diğer nedeni de,
Downer’in bu hafta New York’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs
ile ilgili sözlü bir rapor sunacak olmasıdır.
BM Güvenlik Konseyi’ne nasıl bir raporun
sunulmasını bekliyorsunuz?
Büyükelçi Florent: Buraya son gelişinde Downer ile görüştüm ve
görüşmemizde bu konuyu da ele aldık. Bana Güvenik Konseyi’ne sunacağı raporun
tamamıyla gerçeklere dayalı bir rapor olacağını söyledi. Bu raporla, Downer,
son hafta veya aylarda burada ne olup bittiği ve şu anda ne noktada olduğumuz
ile ilgili Güvenlik Konseyi üyeleri bilgilendirecek. Ama anladığım kadarıyla,
raporda öneri veya tavsiyeler olmayacak. Tabii, bunun ardından bir açıklama
yaparak pozisyonunu ortaya koymak Güvenlik Konseyi üyelerine kalmış birşeydir.
Herhangi bir taraf suçlanacak mı?
Büyükelçi Florent: Bu sözlü bir rapor olacağı için Downer’ın tam
olarak ne diyeceğini bilmiyorum. Dediğim gibi, gerçekleri ortaya koyacak ve
tahmin ediyorum ki, sürecin şu anda neden çıkmaza girdiği ile ilgili sebebi de
açıklayacak.
Ben bu iki-üç ayı kayıp
olarak görmüyorum
Fransa’nın bu çıkmaz karşısındaki tutumu ne?
Büyükelçi Florent: Ben bir diplomat olarak ve birçok kez çok-uluslu
kuruluşlarda, özellikle de New York’taki Birleşmiş Milletler’de hizmet vermiş
biri olarak şunu söyleyebilirim ki, bir müzakere sürecine başlamadan önce,
izlenecek yöntem ve müzakerelerle ulaşılmak istenen sonuç üzerinde bir anlaşmaya
varmak sık başvurulan, geleneksel bir yöntemdir. Bunun faydalı bir süreç
olduğunu da söylemem gerekiyor. Tabii ki, aylardır iki tarafın bir ortak
açıklama üzerinde mutabık kalamamış olması üzüntü vericidir diyebilirsiniz. Ama
şunu gözönünde bulundurmalıyız ki, her iki taraf da bu ortak açıklama üzerinde
çalışırken birçok konuda ilerleme sağladır. Ve bu süreç bir ‘al ya da bırak’
şeklinde yürümedi. Her iki taraf da belli konularda tavizlerde bulundular.
Sonuç olarak, gelinen noktanın çok da kötü olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki,
belli konularda, özellikle de egemenlik konusunda iki tarafın bazı zorluklar
yaşadığının hepimiz farkındayız. Ama bu gerçekten kolay bir konu değil. Çok
hassas bir konu ve bence müzakerelere başlamadan bu konuda bir uzlaşmaya
varmaları tam da bu nedenle çok önemli. Ben bu iki-üç ayı kayıp olarak
görmüyorum. Bunun karmaşık, ama müzakereler başladığında her iki tarafa da çok
yardımcı olacak faydalı bir süreç olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca, ortak
açıklama konusunda bir anlaşmaya varılmaması için hiçbir neden görmüyorum ve yakın
bir gelecekte adanın yeniden birleştirilmesi amacıyla müzakere sürecinin başlayacağını
umuyorum.
Kıbrıs bütün uluslararası
toplumu ilgilendiren bir konu
Soru: Birleşmiş Milletler çok uzun zamandır buraya
çok para, zaman ve enerji verdi. Bu kez de bir sonuç alınamaması durumunda
Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’tan çekilmesi söz konusu olabilir mi?
Büyükelçi Florent: Sanmıyorum. Kıbrıs’tan vazgeçmek BM’nin çıkarına
olmaz.
Soru: Neden?
Büyükelçi Florent: Çünkü bu, bütün uluslararası toplumu ilgilendiren
bir konu ve BM’nin rolü anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olmaktır. Kıbrıs
konusunda birtakım düş kırıklıkları olabileceğini anlıyorum çünkü bu çok uzun
sürmüş olan bir sorun. Ama Birleşmiş Milletler’in en azından şimdilik buradan
ayrılma niyeti olduğunu düşünmüyorum. BM’nin aklında böyle birşey olduğuna dair
kimseden hiçbir sinyal almadım. Tabii, bu benim değerlendirmem, ama BM’nin
şimdilik Kıbrıs konusundan uzaklaşmak gibi bir niyeti olduğunu düşünmüyorum.
Fransa Kıbrıs’ın yeniden
birleştirilmesini istiyor
Fransa BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi.
Kıbrıs’la ilgili duruşunuzu bize aktarır mısınız?
Büyükelçi Florent: Ada bölündüğü andan itibaren Fransa, özellikle de
Güvenik Konseyi bağlamında, her zaman adanın yeniden birleşmesini
desteklemiştir. Bu geçmişte de böyleydi, bugün de böyledir, yarın da böyle
olacaktır. Amaç adanın yeniden birleştirilmesidir. Bunun çok zor bir süreç
olduğunu ve zaman alacağını hepimiz biliyoruz, ama amaç budur.
Bu adanın bir kısmı Türkiye
tarafından işgal edilmiştir
Fransa taraflı mı? Kıbrıs Rum tarafına daha yakın
bir tutum izlemekle eleştiriliyorsunuz?
Büyükelçi Florent: Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor: Fransa, ta
başından beri Kıbrıs konusunda hukuk ilkeleri temelinde bir tutum izliyor.
Gerçek şu ki, bu adanın bir kısmı Türkiye tarafından işgal edilmiştir. Bu,
baştan beri Güvenlik Konseyi içerisinde benimsediğimiz tutumdur ve uluslararası
hukuk ilkelerini temel alan bir tutumdur. Ama tabii ki burada bir çözüm
istiyoruz. AB üyesi olarak, ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak da elimizden
geldiğince burada bir çözüm bulunmasına yardımcı olmaya hazırız.
Ancak, tekrar
etmek istiyorum, biz buradaki iki toplumdan birine karşı değiliz. Hayır,
kesinlikle. Ama tutumumuz baştan beri, bu adanın bir kısmının Türkiye
tarafından işgal edildiği ve buradaki durumun uluslararası hukuk ve uluslararası
toplum tarafından tanınmadığıdır, ve tabii ki bunu gözönünde bulundurmalıyız.
Ancak, Kıbrıslı Türklere kesinlikle karşı bir tutumumuz yoktur. Tam tersine... Ve,
Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların bir anlaşmaya varıp yeniden birarada
yaşamalarını umuyoruz.
Kıbrıs’ta bir çözüm herkesin
kazanması anlamına gelir
Neden Kıbrıs’ta çözüm istiyorsunuz? Bu kimin
çıkarına olur?
Büyükelçi Florent: Herkesin. Kıbrıs’ta bir çözüm herkesin
çıkarınadır. Bölünme herkese zarar veriyor. Bölünmeden dolayı sürekli olarak
ortaya çıkan sorunlar var. Eğer bölünme sona ererse bu problemler de ortadan
kalkacaktır. Kıbrıs’ta çözüm öncelikle Kıbrıs’ın çıkarınadır. Bölünme nedeniyle
yaşadığımız problemlere bakın; burada bir yeşil hat var, BM barış gücü var,
ticaret ve işbirliği konusunda birçok sıkıntı yaşanıyor. Ayrıca, Türkiye’nin
AB’ye girme arzusunu da gözönünde bulundurmalıyız. Hepimiz biliyoruz ki, Kıbrıs
Türkiye’nin AB üyeliği önündeki en büyük engellerden biridir.
Dediğim gibi,
çözüm Kıbrıs’ın, Kıbrıs’taki iki toplumun, Türkiye dahil tüm komşu ülkelerin,
AB’nin, BM’nin ve dolayısıyla uluslararası toplumun çıkarınadır. Objektif olmak
gerekirse, adadaki bölünmüşlüğünün kalıcılaşması kimsenin çıkarına olmaz. Gerçekten
artık bir çözüm bulma zamanıdır. Şu anki durum kimse için en iyi durum değildir
ve çözüm hepimizin çıkarınadır. Kıbrıs’ta bir çözüm herkesin kazanması anlamına
gelir.
Ekonomik kriz ve doğalgaz bölünmenin
kötü yanlarını göstermeli
Ekonomik kriz ve Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik
Bölgesi’ndeki hidrokarbon yatakları çözüm için bir motivasyon değil mi?
Liderler neden bunu kullanmıyor?
Büyükelçi Florent: Evet ekonomik kriz ve Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik
Bölgesi’ndeki hidrokarbon yatakları adanın yeniden birleştirilmesi için bir
fırsat olmalı. Her iki konu da, bize bölünmenin çözüm olmadığını gösteriyor.
Tam tersine, hidrokarbon yatakları ve eğer ada birleşmiş olsaydı ekonomik
durumun çok farklı olacağı gerçeği, umuyorum ki, müzakerelere ve Kıbrıs’ta bir
çözüm bulunmasına yardımcı olur. Ben liderlerin her iki konunun da öneminin
farkında olduklarını düşünüyorum. Bunlar bölünmeye hizmet edecek unsurlar
değil, tam tersine, bölünmenin kötü yanlarının farkına varılmasına hizmet
edecek unsurlar olmalı.
Umuyorum ki, bu kez her iki
taraf da referandumda çözümü kabul ederler
İki liderin toplumlarını yönlendirmek adına
yeterince çaba gösterdiklerine inanıyor musunuz?
Büyükelçi Florent: Gördüğüm kadarıyla her iki lider de siyasi
partiler ve sivil toplum ile temas halinde. Yani süreçle ilgili bilgi vermek ve
bu konuda duyarlılığı artırmak için çaba sarfediyorlar. Ama haklısınız,
özellikle de eğer müzakereler başlarsa ilgili tüm tarafları bilgilendirmek çok
önemli olacaktır ki, eğer liderler belli bir çözüm üzerinde mutabık kalırlarsa
bu iki toplum tarafından da kabul edilebilsin. Umuyorum ki, bu kez her iki
taraf da referandumda kendilerine sunulan çözümü kabul ederler. İşte bu nedenle,
her iki liderin de toplumlarını eğitme konusunda gerçek bir sorumluluk
üstlenmeleri gerekiyor. İnsanlara ne noktada olduğumuzu, bu anlaşmayı neden
kabul ettiğimizi, nereye varmak istendiğimizi, zorlukların ne olduğunu
anlatmamız lazım ki, ileride bir anlaşmaya varılması durumunda, bu anlaşma her
iki toplum tarafından da kabul edilsin.
No comments:
Post a Comment