Sunday 1 June 2014

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 27 Ocak 2014)


Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz Havadis’e açıkladı:

“Temsiliyet sorunu sadece anlaşma ile çözülebilir”

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsiliyet sorununun, ancak Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunması ile kesin ve daimi bir şekilde çözülebileceğini söyledi.

Havadis gazetesinin, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsiliyeti ve Kıbrıs sorunu ile ilgili sorularını yazılı olarak yanıtlayan Schulz, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilmiyor olmasının kabul edilebilir olmadığını ve Avrupa Parlamentosu’nun bu konudan dolayı kaygılı olduğunu vurguladı. Ancak, Schulz, bu soruna şu anda getirilebilecek tüm çözümlerin sınırlı ve uygulaması zor çözümler olacağını, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsiliyeti ile ilgili sorunun sadece Kıbrıs sorununun çözülmesi ile kesin ve daimi bir şekilde çözülebileceğini söyledi.

“Kıbrıs sorununa çözüm bulunmadığı sürece temsiliyeti sağlamak çok zor”

Schulz, “Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmadığı sürece bu temsiliyeti sağlamak çok zor. Adadaki iki toplum arasında bir anlaşmaya varıldığı anda, Kıbrıs Türk toplumunun AP’deki temsiliyetinin hemen sağlanması önündeki tüm engeller kalkmış olacak” dedi.

“Statüko ne adanın ne de Avrupa Birliği’nin çıkarına”

Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili iyimser olduğunun altını çizen Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz, her iki liderin de Kıbrıs’ın uzun vadeli geleceği ile ilgili vizyon sahibi olmaları ve Kıbrıs’ta kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm için çaba sarfetmeleri gerektiğini vurguladı. Schulz, “Hepimiz Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşmanın kolay olmayacağını biliyoruz. Ancak ben iyimser bir siyasetçiyim. Siyasi diyalog ve uzlaşma kültürüne yürekten inanıyorum. Her iki tarafın da çözümün herkesin çıkarına olduğunun ve içinde bulunulan çıkmazı aşma gerekliliğinin farkında olduğuna eminim,” dedi.

Kıbrıs’ın şu anda içinde bulunduğu durumun ne adanın, ne de Avrupa Birliği’nin çıkarına olduğunu vurgulayan Schulz, daimi ve kapsamlı bir çözümün herkese kazanç sağlayacağını belirtti ve sadece siyasi bir çözümün iki toplumun beklenti ve demokratik özlemlerine karşılık verebileceğinin bir kez daha altını çizdi.


“AP’de Kıbrıs için ayrılmış altı sandalyenin üçte biri Kıbrıslı Türklere ait”

Geçtiğimiz hafta, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti, Kıbrıslı Türklerin Mayıs ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmalarını kolaylaştıracak bir yasa tasarısını onayladı. Yasa tasarısına göre, Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartına sahip tüm Kıbrıslı Türkler otomatik olarak seçmen kütüğüne dahil edilecek ve 26 Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilecekler.

Kıbrıslı Türkleri Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmaları yönünde teşvik eden Schulz, “Hatırlatmak isterim ki, Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs için ayrılmış olan altı sandalyenin üçte biri Kıbrıs Türk toplumuna ait” dedi.

“Kıbrıslı Türklere Avrupa Parlamentosu’nda gözlemci statüsü verilemez”

AP Başkanı Schulz, bazı çevrelerin Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıslı Türklere, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asemblesi’nde olduğu gibi gözlemci statüsü verilmesi yönündeki talepleri ile ilgili ise şunları söyledi:

“Bu iki kurumun yapılarının ve yetkilerinin çok farklı olduğunu gözönünde bulundurmanız gerekiyor. Avrupa Parlamentosu’nda gözlemci statüsü Avrupa Birliği’ne girmek için müzakereler yürüten ülkeler içindir. Bu statü Kıbrıslı Türkler için mantıklı ve anlamlı olmaz.”


“Türkiye AB’ye üye olmak istiyorsa tüm mevzuat ve kurumlarına saygı göstermeli

Son olarak, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirmesi ve liman ve havaalanlarını Kıbrıs gemi ve uçaklarına açması gereklilikleri karşısındaki tutumunu da değerlendiren Schulz, AB’ye katılmak isteyen tüm ülkelerin AB mevzuat ve kurumlarına uyması ve saygı göstermesi gerektiğini vurguladı. Schulz, “Hatırlatmak isterim ki, Türkiye şu anda Avrupa Birliği ile müzakereler yürütüyor. Eğer Türkiye AB’nin tam üyesi olmak istiyorsa, o zaman herhangi başka bir Üye Devlet gibi davranması gerekir. Yani AB’nin tüm mevzuat ve düzenlemelerine uyması, ve AB’nin tüm siyasi kurumlarına saygı göstermesi gerekir,” dedi.  

No comments:

Post a Comment