Monday 2 June 2014

Kıbrıs Rum Müzakere Ekibi Koordinatörü Eski Başsavcı Alekos Markides ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 30 Mart 2014)



Markides: Türk tarafının görüşleri konfederal görüşlerdir

Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiades’e müzakerelerle ilgili danışmanlık yapan ekibin koordinatörü ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eski Başsavcısı Alekos Markides,  Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm müzakerelerinde şu ana kadar her iki tarafın kendi pozisyonunu ortaya koyduğunu ve al-ver sürecine ne zaman geçileceğinin henüz belli olmadığını söyledi.  

2000li yıllarda Annan Planı’nın hazırlanmasına katkı koyarak referandumda plana evet denmesi için mücadele etmiş olan Markides, Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu pozisyonlarda konfederal unsurların yer aldığını ve bunun ortak açıklamaya aykırı olduğunu belirtti. Markides, Anastasiades’in bununla ilgili belgeyi Pazartesi günkü görüşmede Kıbrıslı Türk Lider Derviş Eroğlu’na sunacağını söyledi. Yakınlaşmalardan oluşan Downer belgesinin ise müzakerelerde temel olarak alınmadığını belirten eski Başsavcı, her konunun masada olduğunun altını çizdi.

İşte Müzakereler için oluşturulan danışma ekibinin koordinatörü Alekos Markides’in sorularımıza verdiği yanıtlar...


Soru: Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiades, Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu pozisyonların ortak açıklamanın dışına çıktığını söyledi ve Pazartesi günü Kıbrıslı Türk Lider Derviş Eroğlu’na bu konu ile ilgili bir belge sunacağını belirtti. Sorun nedir?
 Markides: Bizim görüşümüze göre, Kıbrıslı Türk müzakerecinin bizim müzakerecimizle görüşmelerinde ortaya koyduğu bazı pozisyonlar, net şekilde ortak açıklamanın metnine veya ruhuna aykırıdır. Dolayısıyla, şimdi henüz işin başındayken, Anastasiades’in konuyu Eroğlu’na açması ve ortak bir anlayışa varmaya çalışmaları en iyisi olacaktır.

Soru: Detay verebilir misiniz? Kıbrıs Türk tarafının pozisyonlarında ortak açıklamaya ters düşen unsurlar ne?
Markides: Bizce, Kıbrıslı Türk müzakerecinin ortaya koyduğu bazı görüşler net şekilde konfederal görüşlerdir. Dolayısıyla, eğer bu şekilde devam edersek ya görüşmeler çökecektir, ya da, günün sonunda, doğru ve işlevsel bir federal çözüme varamayacağız.
Tüm bunları Pazartesi günü Anastasiades muhatabına sunacağına göre, ben burada daha fazla detaya girmeyi doğru bulmuyorum.

Önümüzde al-ver adımı yok

Soru: Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi Kudret Özersay önümüzde al-ver adımından başka bir adım kalmadığını söyledi. Bundan rahatsız mı oldunuz?
Markides: Eğer her iki tarafının pozisyonlarının gözden geçirilmesi safhasının bittiğini söylemiş olsaydı, ona katılırdım. Ancak iki tarafın al-ver sürecine hazır olduğunu söylemek bana göre aşırı iyimser bir değerlendirme. Önümüzde kalan tek adım al-ver adımı değil. Şu ana kadar her iki taraf da kendi pozisyonunu ortaya koydu. Masada henüz bir öneri yok. Al-ver sürecine ise ne zaman geçileceğini şu anda bilemiyoruz. Hepimiz kısa zamanda al-ver sürecine geçebilmeyi umuyoruz. Ancak al-ver sürecine başlayacağımız veya önümüzde al-ver adımından başka bir adım olmadığına dair açıklamalar yapmak, bize göre propagandadır. Kamuoyuna yönelik bir halkla ilişkiler egzersizidir.
Birleşmiş Milletler’e, ABD’ye veya Avrupa Birliği’ne giderek al-ver sürecine geldiğimizi söylemek, iyimser bir davranış veya bir iyi niyet göstergesi olarak algılanabilir. Ancak kimse unutmamalıdır ki gerçekler er ya da geç ortaya çıkar.

Yakınlaşmalar temel alınmadı

Soru: Peki 77 sayfadan oluşan yakınlaşma kağıdı müzakerelerde temel olarak alınıyor mı?
Markides: Öncelikle şunu söylemeliyim, her şey masadadır. Ortak açıklamada da belirtildiği gibi, tüm çözümlenmemiş temel konular masadadır ve ayrı ayrı değil, birbirleri ile bağlantılı şekilde tartışılacaklardır. Bu da her şeyin masada olduğu anlamına geliyor. İkincisi, her şey anlaşılana dek hiçbir şey anlaşılmamıştır paragrafını unutmayın. Bu aşamada üzerinde mutabakata varılmış olan yegane konular ortak açıklamada yer alan konulardır – yani iki toplumlu iki bölgeli bir federasyon; tek uluslararası kimlik, tek egemenlik, tek vatandaşlık vesaire... Downer belgesindeki yakınlaşmaların temel alındığını söylemek yanıltıcı olur, çünkü birincisi bu doğru değildir, ikincisi de Kıbrıslı Türk müzakerecinin kendisi de o yakınlaşmalarda yer alan bazı unsurları kabul etmemektedir.

Tüm partilerin tutumundan haberdar olmalıyız

Soru: Kıbrıs Rum tarafında sizin koordinatörlüğünüzde bir müzakere danışma ekibi oluşturuldu. Bu ekip kimlerden oluşuyor ve görevi nedir?
Markides: Bu, ana görevi Kıbrıs sorunu konusunda Cumhurbaşkanına tavsiye vermek olan bir danışma ekibidir. Bu ekipte müzakereci Sayın Mavroyannis, Sayın Mavroyannis’in müzakerelerdeki hukuk danışmanı, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, müzakerecinin ofisinden kişiler, Cumhurbaşkanlığı’ndan kişiler, Başsavcı, Başsavcı yardımcısı ve Kıbrıs Rum siyasi spektrumunun tamamından kişiler yer alıyor; yani AKEL, DIKO ve EDEK. Ancak bu kişiler toplantılara bir partiyi temsilen değil, kendi kişisel kapasiteleri ile katılıyorlar ve kendi görüşlerini sunuyorlar. Bu sayede, ekibin her üyesi belli bir görüş ortaya koymakta kendini daha özgür hissediyor... Tabii ki, belli bir partiden geldikleri için, parti çizgisini izlediklerini varsayabiliriz. Bunun çok iyi bir kompozisyon olduğunu düşünüyorum çünkü tüm partilerin tutumundan haberdar olmalıyız ki, hangi pozisyonların güçlü bir tepki ile karşılaşacağını, hangi pozisyonların hükümette olmayan partiler tarafından desteklenebileceğini bilelim.

Soru: Bu danışma ekibi göstermelik olarak mı kuruldu yoksa gerçekten bir işlevi var mı?
Markides: Hayır, çok zor bir iş yapıyorlar ve şu ana kadar bu ekibin çalışmalarından çok memnunum. Kıbrıs sorunu ile ilgili tecrübesi olan herkes bilir ki Kıbrıs sorunu birkaç fikir alışverişi yapmakla çözülecek bir sorun değildir. Kullanılacak olan her kelime üzerinde mutabık kalınması gerekmektedir. Bu nedenle bu ekibin Cumhurbaşkanına – veya toplum liderine, çünkü görüşmelere toplum lideri olarak katılıyor -  çok yardımcı olacağını düşünüyorum. Tabii ki alınması gereken siyasi kararlar var. Bu siyasi kararlar ekibimiz tarafından analiz edilebilir veya Sayın Anastasiades’in dikkatine getirilebilir. Ancak siyasi kararları verme sorumluluğu Sayın Anastasiades’e aittir. Bu ekibin karar alma veya siyasi bir sorumluluk üstlenme gibi bir görevi veya yetkisi yoktur. Bu ekip müzakere masasındaki gelişmeleri analiz eder, farklı konularda Cumhurbaşkanına tavsiyelerde bulunur; ama günün sonunda, kararı vermek Cumhurbaşkanı’nın yetkisindedir.

Soru: Danışma ekibi kaç kişiden oluşuyor?
Markides: 17 kadar kişiden oluşuyor.

Soru: Bu danışma ekibi ne zaman biraraya getirildi ve ne kadar sık toplanıyorsunuz?
Markides: Ekip bir ay önce kuruldu. Ekibin biraraya gelme sıklığı ihtiyaca göre değişecektir. Şu ana kadar haftada bir toplantı yaptık.

Komitelerde uzmanlar, üst düzey kamu görevlileri, siyasi partilerden gelenler ve özel sektör temsilcileri var

Soru: Danışma ekibinden ayrı olarak bir de müzakerelerle ilgili çalışma grupları var sanırım. Bunlar hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Markides: Evet, farklı konular için ayrı teknik komiteler içerisinde çalışan 70’ten fazla kişi var. Şu anda, örneğin, mülkiyet konusunu, federasyonu güvenlik konseyi kararlarında tanımlandığı şekli ile siyasi eşitliğe halel getirmeyecek şekilde işlevsel kılmanın yollarını, toprak konusunu, Kıbrıs’ta uygulanacak Avrupa Birliği ilkelerini, insan haklarını çalışan komiteler var. Ama eğer belli bir başka konuda daha çalışma yapılmasına ihtiyaç duyarsak bu konuda da yeni bir komite kurulabilir. Bu komiteler siyasi değil, teknik komiteler. Benim koordinatörlüğünü yürüttüğüm ekip ise, bu komitelerin çalışmalarını analiz ederek Cumhurbaşkanı için genel bazı tavsiyeler hazırlıyor.

Soru: Peki bu teknik çalışma grupları kimlerden oluşuyor?
Markides: Komitelerin kompozisyonu ile ilgili bir kural yok. Bu tamamen konunun doğasına bağlı. Her komitede konunun uzmanı kişiler yer alıyor. Uzmanların yanı sıra, üst düzey kamu görevlileri, siyasi partilerden gelen kişiler ve özel sektör temsilcileri var.

Soru: Birçok uluslararası aktör sık sık şu anda bir çözüm için tüm şartların yerinde olduğunu belirtiyorlar. Buna katılıyor musunuz?
Markides: Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmasının lehine büyük uluslararası çıkarlar ve ilgi mevcuttur. Bu çok açık.

Maraş’ın açılması ortamı radikal şekilde değiştirir

Soru: Bu süreç çok büyük umutlarla başladı. Bu kez bir çözüme varabilecek miyiz?
Markides: Ben ne iyimser ne de kötümserim. Tutumum her zaman böyle olmuştur. İyi bir sonuç elde etmek için elimizden geleni yapmalı ve iyi bir sonuca varmak için çalışmalıyız. Benim bu konuda iyimser olup olmadığım ayrı bir meseledir ve sonuç üzerinde hiçbir etkisi yoktur.

Soru: Peki umutlu musunuz?
Markides: Çok büyük bir iyi niyet göstergesi teşkil ederek bütün ortamı radikal şekilde olumlu yönde değiştirebilecek bazı şeyler var. Örneğin Maraş. Orada hiç kimsenin yaşamadığı ölü bir kent duruyor. Ve insan, ‘Türkiye Maraş’ı açsa – özellikle de Mağusa limanından direk ithalat ve ihracat karşılığında – ne kaybeder’ diye düşünmekten kendini alamıyor. Ancak tabii ki, Türkiye de şöyle düşünüyor olabilir: ‘Maraş’ı aldıktan sonra Kıbrıs Rum tarafı müzakereleri oyalamaya başlayabilir.’ Ne var ki, bu iyi niyet jesti kesinlikle Kıbrıs sorununun çözümü olarak algılanmayacaktır veya çözümün yerini tutmayacaktır. Ancak, insanların, öncelikle Türkiye’ye, sonra da Kıbrıslı Türklere ve bir çözüme karşı tutumunu çarpıcı bir şekilde değiştirecektir. İki taraf arasında güvensizlik var. Taraflar birbirlerinin samimiyetine inanmıyor. Bunu aşmanın yolu ise bu tarz iyi niyet jestleri.

Soru: Peki Mağusa limanının açılmasına karşı Maraş’ın açılması görüşülüyor mu şu anda?
Markides: Bu öneri Anastasiades tarafından yapıldı ve 10 aydır masadadır. Ancak Türk tarafının pozisyonu Maraş’ın açılmasının Kıbrıs sorununun nihai çözümüyle gerçekleşeceğidir.

Soru: Yani Türk tarafı hala Maraş’ın kapsamlı çözümün parçası olduğunu mu söylüyor?
Markides: Evet.

Soru: Maraş’ın açılması, Ankara protokolü, Mağusa limanının açılması ve enerji işbirliğinden ibaret bir ara anlaşmanın yapılması olası mı peki?
Markides: Hayır, bunun pratik veya uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum. Biz Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm peşindeyiz. Yani her detayın ele alındığı bir çözüm.

Yıllardır kimse halka iki-toplumlu, iki-bölgeli federasyonun ne anlama geldiğini anlatmadı

Soru: Siz Annan Planı’nı destekleyen bir kişiydiniz. Kıbrıs Rum toplumunun Annan Planı’nı reddetmesinin nedenlerinden biri de, çözümle ilgili bilgilendirilmemeleri ve çözüme hazırlanmamalarıydı bence. Bu kez toplumun, ulaşmak istediğimiz çözümle ilgili bilgi sahibi olmasını nasıl sağlayacaksınız?
Markides: Bence, toplumun mutlaka bilgilendirilmesi gerekiyor. Özellikle de uzun yıllardır kimse halka iki-toplumlu, iki-bölgeli federasyonun ne anlama geldiğini anlatmadığı için, ve bunun sonucu olarak bu konuda birçok yanlış anlamalar olduğu için. Yetkiler ve egemenlik konusunda bir kafa karışıklığı var mesela. Demek istediğim, halka çok büyük umutlarla yeniden başlamış olan müzakerelerin amacının ne olduğunu anlatmak için gerçek bir çaba ortaya koymak gerekiyor.

Soru: Peki bunu yapıyor musunuz?
Markides: Şu ana kadar bu konuda ciddi ve tutarlı bir çaba olduğunu söyleyemem. Tabii, bu benim alanım değil, ama halka amacımızın ne olduğunun her zaman doğrulara sadık kalarak anlatılması için gerçek bir çaba sarfedilmesi gerekiyor.


No comments:

Post a Comment