Tuesday 3 June 2014

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiades ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 13 Mayıs 2014)


Anastasiades: Çözüm için geç kalıyoruz

Kıbrıslı Rum Lider Nicos Anastasiades Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulunmasını amaçlayan müzakerelerin yeniden başlamasının ardından ilk kez Havadis’e konuştu.

Soru: 2000li yılların başında, Kıbrıs’ın güneyindeki tüm siyasi yapıya karşı durarak Annan Planı’na ‘evet’ oyunu savundunuz. Cumhurbaşkanı olduktan sonra da koalisyon ortağınızı kaybetmek pahasına Kıbrıs’ta federal bir çözüm adına siyasi riskler aldınız. Peki şimdi ne oldu Sayın Anastasiades? Hiç aceleniz yok gibi görünüyor. Çözüm kararlılığınızda veya siyasi iradenizde azalma mı var?
Anastasiades: Yunancada bir atasözü var: Acele eden yere düşer. Bizim kararlılığımızda hiçbir azalma yok. Kıbrıs sorununa en kısa zamanda çözüm bulmak istiyoruz ve bu konudaki kararlılığımız sürüyor. Fakat bunun için, her iki tarafta da iyi bir hazırlık olması gerekiyor. Ancak bu şekilde yürüttüğümüz diyalog sonuç verici olabilir. İnanın bana, haftada kaç kez görüşüldüğü önemli değil. Önemli olan, bu görüşmelerin özü ve niteliğidir.
Beni asıl endişelendiren unsur, özlü güven artırıcı önlemler konusunda adım atamamamızdır. Bu beni endişelendiriyor. Bu önlemler, hem Kıbrıslı Rumların Türkiye’ye ve Kıbrıslı Türklere, hem de Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlara olan güvenini artıracaktır.
Benim ortaya koyduğum güven artırıcı önlemler, bir tarafın yenmesi diğer tarafın ise yenilmesine yönelik değildir. Çok dengeli önerilerdir ve her iki toplumun, bu müzakerelerde gerçekten bir şeyler olduğu yönündeki inancını artırmaya yöneliktir.

Soru: Maraş önerinizden mi bahsediyorsunuz? Maraş’ın açılması, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirmesi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye’nin AB katılım sürecindeki müzakere başlıklarının açılması konusundaki vetolarını kaldırması ve Mağusa limanının AB kontrolünde açılması... Kıbrıs Türk tarafının argümanı, Maraş’ı açmanın çok zaman, enerji ve çaba gerektireceği ve bizi kapsamlı çözüm müzakerelerinden saptıracağı yönündedir. Bu argüman haksız mı?
Anastasiades: Bu argümana kesinlikle katılmıyorum. Liderlerin tek yapması gereken bu konuda bir karar vermek. Maraş konusunda bir anlaşmaya varılması durumunda konu iki toplumlu teknik bir komite tarafından çözüm müzakerelerine paralel bir şekilde ele alınabilir. Bu hiçbir şekilde müzakereleri etkilemeyecek. Maraş’ı yeniden yapılandıracak olan liderler değil ki... Bu kararla birlikte Maraş’ın idaresi BM’ye aktarılacak, altyapı ile ilgili ve nelerin yapılması gerektiği ile ilgili rapor yazılacak ve şehrin yeniden yapılandırılması aşamasına geçilecek. Kıbrıslı Rumlara ve Kıbrıslı Türklere bu alanda birlikte çalışma şansının verilmesinin sonuçlarını hayal edebiliyor musunuz? Bu şehri işbirliği içerisinde yeniden yapılandıracaklar. Birlikte çalışacaklar ve birlikte hareket etmenin ve birlikte çalışmanın ne kadar verimli ve yararlı olduğunu görecekler.





Soru: AB ve BM ve ABD’deki muhataplarınız Maraş’ın açılması ile ilgili önerinizi destekliyor mu?
Anastasiades: Evet kesinlikle. Ama tabii ki, bu konuda iki taraf arasında bir uzlaşı olması gerekiyor.

Soru: Bu konuda Türk tarafının ikna edilebilmesini olası görüyor musunuz? Anastasiades: Şimdilik Kıbrıs Türk liderliğinin bu konuya yaklaşımı olumsuz. Bunun değişmesini umalım.

Soru: Peki ya Türkiye bu öneriye nasıl yaklaşıyor?
Anastasiades: Şu anda bu konuda Türkiye’den herhangi bir işaret yok. Umalım ki önümüzdeki haftalarda bu konuda bazı ilerlemeler olur.

Soru: Peki ya bu öneriniz reddedilirse? Çözüm konusunda ilerlemenin tek yolu bu önerinin kabul edilmesi mi?
Anastasiades: Hayır, ben iyi niyetle müzakere ediyorum. Bu arada da, daha önce söylediğim gibi, iki toplum arasındaki diyaloğa yeni bir dinamik kazandırmaya çalışıyorum. 

Soru: Bugüne kadar Kıbrıs’ta çözüm arayışları çerçevesinde varılan anlaşmalara veya elde edilen yakınlaşmalara bağlı kalmamanızın Kıbrıs Türk liderliğine süreci oyalama fırsatı verdiğini düşünmüyor musunuz?
Anastasiades: Bakın, Annan Planı Kıbrıs Rum toplumu tarafından yüzde 76 oranında reddedildiği andan itibaren, belli yakınlaşma veya anlaşmaları yeniden müzakere etmememiz durumunda, Kıbrıs Rum toplumunun ortaya konacak herhangi bir plana yine karşı çıkacağı aşikar hale gelmiştir.

İkincisi, sadece 2008-2012 yılları arasında değil, bugüne kadar yapılmış olan tüm Kıbrıs müzakerelerinde varılmış olan yakınlaşmaların tamamını reddetmiyoruz. Yani kesinlikle sıfırdan başlamak gibi bir amacımız yok. Kıbrıs Türk tarafının da kabul etmediği bazı yakınlaşmalar var.

Soru: Siz bunları kabul etmediğiniz için Kıbrıs Türk tarafı da bunlardan sapıyor olamaz mı?
Anastasiades:  Bahsettiğiniz yakınlaşmaların bazıları Kıbrıs Rum toplumunun çoğunluğu tarafından kabul edilmeyecek yakınlaşmalar. Benim yapmaya çalıştığım ise, Kıbrıslı Türklerin endişelerini gözardı etmeden Kıbrıslı Rumların endişelerini dikkate alarak bir kazan-kazan durumu yaratabilmek için bazı alternatifler getirmek, alternatif bazı öneriler veya çözümler bulmak. Dolayısıyla, çabalarımızı ‘her iki toplumun da endişelerini nasıl en iyi şekilde giderebiliriz’e odaklandırmamız lazım. İnsanların içindeki adaletsizlik duygusunu asgariye indirerek kazan-kazan durumu yaratacak bir çözüme ihtiyacımız var. Aksi taktirde bu iş yürümez. İşte benim yapmaya çalıştığım bu.

Soru: Sayın Anastasiades, örneğin dönüşümlü başkanlık yıllardır her iki tarafça kabul edilen bir unsur. Ancak siz bunu reddediyorsunuz. Neden dönüşümlü başkanlığa karşısınız?
Anastasiades: Size herkesin endişelerine tek tek cevap verebilecek düzinelerce karşı öneri getirebilirim. Çok daha işlevsel bir çözüme fırsat verecek çok daha iyi önerilerim var. Ancak bu konuda detaya girmek istemiyorum.

Soru: Annan Planı’na yüzde 76’nın hayır demesine neden olan temel problem neydi?
Anastasiades: Yaptırdığımız kamuoyu araştırmalarına göre, Annan Planı’nın reddedilmesine neden olan en önemli unsur Türkiye veya Türk tarafının anlaşmayı uygulayacağına dair olan güvensizlikti. Kıbrıs Cumhuriyeti lağvedilecekti ve yeni anlaşma uygulanmazsa elimiz boş kalacaktık, anlıyor musunuz?
İşte bu nedenle Türkiye’ye veya Türk tarafına karşı güven tesis etmeye bu kadar büyük önem veriyorum. Öncelikle bu güveni tesis etmeliyiz.

Soru: Kıbrıs Türk tarafındaki temel endişelerden biri Kıbrıs Rum tarafının siyasi eşitliğe inanmadığı ve Kıbrıslı Türklerle güç paylaşımı yapmak istemediğidir. Siz kişisel olarak siyasi eşitliğe samimi olarak inanıyor musunuz?
Anastasiades: Tabii ki inanıyorum. Herşeyden önce, dünyadaki 24 federasyonun hepsinde siyasi eşitlik vardır. Siyasi eşitlik ilkesine sahip olmayan federasyon yok.
Bu konuda ortak açıklamada yer alan ifadeler de son derece açıktır. Federal devletin vatandaşlarının kendi iç vatandaşlıkları olması, Anayasa’da federal devletin iki kurucu devletten oluşacağı, ve ortak açıklamada yer alan bunun gibi maddeler bizim bu konuda samimi ve ciddi olduğumuzu ortaya koyuyor.
Bizler mutabık kaldığımız ilkelere bağlıyız. Siyasi eşitliği anayasa ve yasalar aracılığıyla koruyacağız. Bu konuda hiçbir güvensizlik veya endişe duyulmamalıdır.


Soru: Bir de enerji konusuna değinmek istiyorum. Doğu Akdeniz’de enerji konusunda İsrail, Türkiye ve Kıbrıs arasında işbirliği yapılabilmesi fırsatı için geç mi kalıyoruz?
Anastasiades: Biz çözüm için geç kalıyoruz. 40 yıldır müzakere ediyoruz. Hidrokarbon konusunu bir teşvik unsuru olarak değerlendirip, çözüm bulmak için samimi olarak çalışmanın zamanı gelmedi mi? Kıbrıs’ta bir çözüme varmamız durumunda, Kıbrıs’taki doğal kaynaklar devletin bütününe ait olacak ve bu devlet Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların ortak federe devleti olacak. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar bundan adilane bir şekilde faydalanacak. Türkiye’nin de ulusal çıkarlarına hizmet edecek bu unsuru bir teşvik olarak görüp çalışmak yerine, neden Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakıyoruz? Bu konuyu çözümsüz bırakarak hangi çıkarlara hizmet ediyoruz? Çözümsüzlük hem Kıbrıslı Türklerin, hem Kıbrıslı Rumların, hem de Türkiye’nin çıkarlarına ters. Hep birlikte barış ve refaha ulaşmanın zamanı gelmedi mi?

Soru: Bunu yapmanızı kim engelliyor?
Anastasiades: Bakın, bizler bu konuda çok ciddiyiz. Mümkün olan en kısa zamanda Kıbrıs sorununa çözüm bulmak istiyoruz. Benim elde etmeye çalıştığım, ilişkilerin normalleşmesini sağlamak ve yeni, yapıcı bir ortam yaratmak. Yeteri kadar olumsuz eylem ve açıklama yapıldı. Güvensizliği artıran tüm eylem ve açıklamalardan uzak durmamız gerekiyor. Ben kesinlikle bu şekilde bir suçlama oyununa girmek istemiyorum. Olumsuz bir hava yaratacak açıklamalardan kaçınmalıyız. Her iki tarafta da.

Soru: Bu kez bir çözüme varabileceğimiz konusunda umutlu musunuz?
Anastasiades: Eğer iyimserliğimizi kaybedersek, umudumuzu kaybedersek, bu sonumuz olur.

Soru: Bu kez de çözüme ulaşmayı başaramazsak ne olur? Bizler için nasıl bir gelecek görüyorsunuz?
Anastasiades: Hiçbir şekilde müreffeh bir gelecek görmüyorum. Öngörebildiğim şu: Çözüme ulaşamamamızın bedelini bizler – yani Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar – ödeyeceğiz ve çok sıkıntı çekeceğiz. Samimi olarak çalışmamız ve birbirimize karşı adil olmamız gerekiyor. Aksi taktirde, eğer insanların endişelerini hiçe sayarsak yeniliriz.

Soru: Bu görevden ayrılırken arkanızda nasıl bir Kıbrıs bırakmak istersiniz?
Anastasiades: Aptallıklarımız nedeniyle cehenneme çevirdiğimiz bu cennette yaşayan herkes için barış ve refah içinde bir ülke...

Soru: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Anastasiades: Kıbrıslı Türklere şu mesajı vermek istiyorum: Bana ve Kıbrıslı Rumlara güvenin. Biz samimi bir şekilde çözüm istiyoruz ve mümkün olan en kısa zamanda somut ilkeler temelinde nihai bir anlaşmaya varmak istiyoruz. Bu ilkeler de Avrupa ilkeleridir. Biz Avrupa yapısının bir parçası olacağız. Taraflardan hiçbiri AB kurallarını ve dolayısıyla diğer tarafın insan haklarını ihlal edemez. AB içerisinde insan hakları çok iyi bir şekilde korunmaktadır ve AB kuralları Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında kesinlikle bir ayırımın olmasına izin vermez. Hiçbir ayırım olmaksızın herkes birbirine saygı duyacaktır. Bu AB’nin temel ilkesidir.


No comments:

Post a Comment