Sunday, 1 September 2019

BM ada genelinde iki toplumun nabzını tuttu: ÇÖZÜMÜN ŞİFRELERİ


 Esra Aygın

18 Nisan 2019


Birleşmiş Milletler tarafından adanın her iki tarafında yaptırılan araştırmaya göre, Kıbrıslı Rumların büyük çoğunluğu çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasını istiyor ve çözümün aciliyetine inanıyor.


Müzakereler yeniden başlasın

Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumlarının yaklaşımlarını, beklentilerini, ve endişelerini incelemek amacıyla 2018 yılı sonunda yaptırılan, ve adanın her iki tarafında 500 Kıbrıslı Türk ve 500 Kıbrıslı Rum’u kapsayan araştırmaya göre, Kıbrıslı Rumların %70’i müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik istek ortaya koyarken, %62’si de çözümün acil bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Müzakerelerin yeniden başlamasını isteyen Kıbrıslı Türklerin oranı ise %51. Ankete katılan Kıbrıslı Türklerin %46’sı çözümün acil bir ihtiyaç olduğunu düşünürken, %43’ü çözümün bir aciliyeti olmadığına inanıyor.


İstek var inanç yok

Kıbrıs Rum toplumunun büyük bir çoğunluğunun müzakerelerin yeniden başlamasını istemesi ve çözümün aciliyetine inanmasına rağmen, Kıbrıslı Rumlar arasında, çözümün olabileceğine dair inanç %21 seviyesinde kalıyor. Ankete katılan Kıbrıslı Türklerin ise %44’ü çözümün olabileceğine inanıyor. Çözümün olabileceğine dair inanç duyanların oranı, her iki toplumda da diğer toplumla teması olanlar arasında çok daha yüksek. Diğer toplumla teması olmayan Kıbrıslı Rumların sadece %14’ü çözümün olabileceğine dair inanç duyarken, teması olanlarda bu oran %29’a yükseliyor.  Diğer toplumla teması olmayan Kıbrıslı Türklerin ise %16’sı  çözümün olabileceğine dair inanç duyarken, teması olanlarda bu oran %58’e çıkıyor.

Kıbrıslı Tükler için çözümün en büyük getirisi ekonomik

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı’nın Ofisi tarafından yaptırılan ve toplumların Kıbrıs sorununa, çözüme ve toplumlararası ilişkilere bakış açısına dair önemli ipuçları içeren araştırmada katılımcılara, Kıbrıs sorununun çözümün potansiyel getirileri ile ilgili fikirleri de soruldu. Kıbrıslı Türkler açısından çözümün en büyük olası getirisi ‘ekonomik büyüme.’ Bunu ‘belirsizliğin bitmesi’, ‘hidrokarbonlardan faydalanılabilmesi’, ‘toprak düzenlemeleri’, ‘kültürümüzün korunması’ ve ‘göçmenlere mülklerinin iade edilmesi’ takip ediyor.

Kıbrıslı Rumlar için çözümün en büyük getirisi mülkiyet ve toprak

Araştırmaya göre, Kıbrıslı Rumlar açısından ise, çözümün en büyük potansiyel getirisi ‘göçmenlere mülklerinin iade edilmesi’ ve ‘toprak düzenlemeleri’. Bunları ‘hidrokarbonlardan faydalanılabilmesi’ ‘yabancı askerlerin adadan çekilmesi’, ‘ekonomik büyüme’ ve ‘güvenlik’ izliyor.


Bilgi yok

Kıbrıs’ın kuzeyinde Prologue ve güneyinde CyMar araştırma şirketleri tarafından yapılan ve yüz yüze mülakatlar ve odak gruplarını içeren detaylı araştırmada, her iki toplumun büyük çoğunluğu süreç ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarını belirtiyor. ‘Süreçle ilgili bilgi sahibi olduğunuza inanıyor musunuz?’ sorusuna ‘çok az’ ve ‘hiç’ yanıtı veren Kıbrıslı Türklerin oranı %79 olurken, Kıbrıslı Rumlar arasında bu oran %77.


Kıbrıslı Türkler etkin katılım, Kıbrıslı Rumlar asker ile ilgili bilgi istiyor

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Güvenlik Kurulu raporlarına da yansıyan söz konusu araştırmaya katılanlara, müzakerelerde ele alınan konulardan hangileri ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak istedikleri sorulduğunda, Kıbrıslı Türkler açısından ‘etkin katılımı garanti altına almak için merkezi hükümetteki gücün nasıl paylaşılacağı’ ve ‘Türk ve Yunan vatandaşlarına eşdeğer muamelenin nasıl sağlanacağı’ konuları öne çıkıyor. Bunları, ‘adadaki Türk ve Yunan orduları ile ilgili kararın ne olacağı,’ ‘Garanti Antlaşması’nın akıbeti,’ ve ‘mülkiyet ve toprak konularının nasıl çözüleceği’ konuları izliyor.

Araştırmaya katılan Kıbrıslı Rumların en fazla bilgi sahibi olmak istedikleri konu ise ‘adadaki Türk ve Yunan orduları ile ilgili ne karar verileceği.’ Bunu sırasıyla, ‘Garanti Antlaşması’nın akıbeti,’ ‘etkin katılımı garanti altına almak için merkezi hükümetteki gücün nasıl paylaşılacağı,’ ‘Türk ve Yunan vatandaşlarına eşdeğer muamelenin nasıl sağlanacağı’ ve ‘mülkiyet ve toprak konularının nasıl çözüleceği izliyor.


Toplumlar kendi kurucu devletlerinde yaşamak istiyor

Araştırma kapsamında katılımcılara, çözüm durumunda hangi kurucu devlette/yönetimde yaşamak isteyecekleri de soruldu. Buna göre, Kıbrıslı Türklerin %75’i, Kıbrıslı Rumların ise %82’si kendi toplumları tarafından yönetilecek bölgede yaşamak istiyor.

‘Çözüm durumunda, birçok Kıbrıslı Rum, Kıbrıs Türk yönetimi altındaki kuzeye taşınacak’ ifadesine Kıbrıslı Rumların %77’si katılmıyor. ‘Çözüm durumunda birçok Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Rum yönetimi altındaki güneye taşınacak’ ifadesine de Kıbrıslı Türklerin %68i katılmıyor. Ancak, Kıbrıslı Rumların %65’i çözüm durumunda Kıbrıslı Türklerin güneye taşınacağını düşünüyor.


Her iki toplum da çözüm durumunda anlaşmazlık/çatışmadan endişe ediyor

Araştırma, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların hem çözüm hem de çözümsüzlük durumunda korkularını da ortaya koyuyor.

Bir çözüm olması durumunda araştırmaya katılan Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıslı Rumların da en büyük korkusu ‘iki toplum arasında anlaşmazlık/çatışma çıkması.’ Kıbrıslı Türkler açısından bu korkuyu, ‘azınlık haline gelmek’, ‘karar alma özerkliğini yitirmek’ ve ‘siyasi ve sosyal istikrarsızlık’ takip ediyor.

Kıbrıslı Rumlar açısından ise, çözüm olması durumunda ‘anlaşmazlık/çatışma çıkması’ korkusunu, ‘Türkiye’nin Kıbrıs’taki etkisinin artması’, ‘azınlık haline gelmek’ ve ‘siyasi ve sosyal istikrarsızlık’ takip ediyor.


Çözümsüzlük durumunda Kıbrıslı Türkler ekonomik durumlarının kötüleşmesinden, Kıbrıslı Rumlar ise Kıbrıs Türk toplumunun tanınmasından korkuyor

İki toplumun çözümsüzlükten duydukları korkuları da ortaya koyan araştırmaya göre, çözümsüzlük durumunda Kıbrıslı Türkler en fazla ‘ekonomik durumun kötüleşmesi’nden korkuyor. Bunu, ‘Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye tarafından absorbe edilmesi’, ‘işsiz kalmak’ ve ‘siyasi tecrit’ korkuları takip ediyor. Kıbrıslı Rumlar ise, çözümsüzlük durumunda en çok ‘Kıbrıs Türk toplumunun de fakto olarak tanınması’ndan korkuyor. Bunu ‘Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye tarafından absorbe edilmesi’, ‘statükonun devamı’ ve ‘savaş/çatışma’ korkuları takip ediyor.

Halkın bilgilendirilmesi ve sürece katılımının sağlanması gerekiyor

Araştırmaya katılan Kıbrıslı Türklerin %93’ü, Kıbrıslı Rumların ise %87’si toplumların barış süreci ve süreçte alınan önemli kararlar ile ilgili halka danışılması gerektiğini düşünüyor. Kıbrıslı Türklerin %58’i, liderliklerin halkı müzakere süreci ile ilgili bilgilendirmek ve halkın görüşlerini dikkate almak için bir mekanizma kurulması, %64’ü ise, sivil toplumun barış sürecinde anlamlı bir rol oynaması gerektiğini belirtiyor. Kıbrıslı Rumların ise %79’u liderliklerin halkı müzakere süreci ile ilgili bilgilendirmek ve halkın görüşlerini dikkate almak için bir mekanizma kurulması, %78’i ise, sivil toplumun barış sürecinde anlamlı bir rol oynaması gerektiğini belirtiyor.



İKİ TOPLUM ARASINDAKİ İLİŞKİLER

‘Bir arada barış içerisinde yaşamak mümkün’

İki toplum arasındaki ilişkileri de inceleyen ve son 10 yıllık verilerin karşılaştırmalı analizini içeren araştırmaya göre, 2009 yılından beri ilk defa her iki toplumun da çoğunluğu Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların bir arada barış içerisinde yaşayabileceğine inanıyor. İki toplumun bir arada barış içerisinde yaşayabileceklerine inanan Kıbrıslı Türklerin oranı %51 olurken, Kıbrıslı Rumlar için bu oran %61.

Yine geçmiş yıllarda elde edilen verilerle karşılaştırıldığında, araştırmaya göre, hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar arasında ‘diğer toplumdan biri ile komşu olmak’ ve ‘diğer toplumdan biri ile arkadaş olmak’ artan şekilde kabul görüyor.

Araştırmaya katılan Kıbrıslı Türklerin %65’i ve Kıbrıslı Rumların %70’i, çocuklarının veya kardeşlerinin karma okullara gitmesini kabul ederken, ortak bir üniversiteyi ise Kıbrıslı Türklerin %75’i Kıbrıslı Rumların ise %77’si kabul ediyor.

Diğer dilin zorunlu olarak öğretilmesine Kıbrıslı Türklerin %61’i, Kıbrıslı Rumların %57’si evet diyor.



Geçişler artıyor olsa da temas yeterli değil
Araştırmaya göre, karşılıklı geçişler artmış olsa bile, bu, illa ki temas anlamına gelmiyor.  Geçtiğimiz yıl içerisinde kuzeye geçmiş Kıbrıslı Rumların %56’sının, güneye geçmiş olan Kıbrıslı Türklerin ise %35’inin diğer toplumdan biri ile teması olmadı.

Toplumlar birbirini tanımıyor, önyargılar var

Araştırma çerçevesinde Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara, diğer toplum ile daha yakın temas ve iletişimin önündeki engelin ne olduğu da soruldu. Toplumların birbirlerini ne kadar az tanıdığını ortaya koyan sonuçlara göre, Kıbrıslı Türkler, sırasıyla, ‘Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere güvenmemesi’ni, ‘yasal engeller’i, ve ‘Kıbrıslı Rumların ayrı yaşama isteği’ni daha yakın temas ve iletişim önündeki engeller olarak görürken, Kıbrıslı Rumlar da ‘Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlara güvenmemesi’ni, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlardan korkması’nı, ve ‘Kıbrıslı Türklerin ayrı yaşama isteği’ni daha yakın temas ve iletişim önündeki engeller olarak görüyor.

Korku algısını daha detaylı incelemek için katılımcılardan ‘Diğer toplumun bizden korkması için bir neden yok’, ‘Bizim diğer toplumdan korkmamız için bir neden yok’ ve ‘Diğer toplumun bizden neden korkabileceğini anlıyorum’ ifadelerine katılıp katılmadıkları da soruldu.

Kıbrıslı Türklerin %62’si ‘Diğer toplumun bizden korkması için bir neden yok’ ifadesine katılırken, ‘Bizim diğer toplumdan korkmamız için bir neden yok’ ifadesine katılan Kıbrıslı Türklerin oranı %69 ve ‘Diğer toplumun bizden neden korkabileceğini anlıyorum’ ifadesine katılan Kıbrıslı Türklerin oranı %56 oldu.

Kıbrıslı Rumlara aynı soru sorulduğunda, ‘Diğer toplumun bizden korkması için bir neden yok’ ifadesine katılan Kıbrıslı Rumların oranı %73, ‘Bizim diğer toplumdan korkmamız için bir neden yok’ ifadesine katılan Kıbrıslı Rumların oranı %38 ve ‘Diğer toplumun bizden neden korkabileceğini anlıyorum’ ifadesine katılan Kıbrıslı Rumların oranı da %49 oldu.


Güven artıyor

Son 12 yılda elde edilen verilerle kıyas yapılarak analiz edilen araştırma sonuçlarına göre, toplumlar arası güven giderek artsa da, hala toplumların yarısından fazlası diğer topluma güvenmiyor. Araştırmaya katılan Kıbrıslı Türklerin %46’sı, Kıbrıslı Rumların ise %49’u diğer topluma güvendiğini belirtiyor.


Kıbrıslı Türkler cep telefonlarının çalışmasını, Kıbrıslı Rumlar ortak geziler istiyor

Araştırma, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların güven yaratıcı önlemlere bakış açılarına da ayna tutuyor. Kıbrıslı Türkler sırasıyla, ‘cep telefonlarındaki kısıtlamanın kalkması’, ‘Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların birlikte adanın farklı yerlerine ortak geziler gerçekleştirmesi’, ‘iki taraftaki işletmelerin işbirliği yapması’, ‘Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından ortak hazırlanan eğitim materyallerinin tüm okullarda okutulması’, ‘yeni geçiş kapılarının açılması’ ve ‘öğrenci değişim programları’na destek verirken; Kıbrıslı Rumlar ‘Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların birlikte adanın farklı yerlerine ortak geziler gerçekleştirmesi’, ‘iki taraftaki işletmelerin işbirliği yapması’, ‘cep telefonlarındaki kısıtlamanın kalkması’, ‘Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından ortak hazırlanan eğitim materyallerinin tüm okullarda okutulması’ ve ‘öğrenci değişim programları’na destek verdi. Yeni geçiş kapılarının açılmasına ise Kıbrıslı Rum katılımcılardan sadece %37 oranında destek çıktı.


İşbirliğine destek var, tek istisna doğal kaynaklar

Her iki toplumda da çoğunluk genel olarak ekoloji, çevre, kültür, spor, doğal afetler, su yönetimi, elektrik yönetimi ve eğitim alanlarında işbirliğine sıcak bakarken, Kıbrıslı Rumların çoğunluğu, doğal kaynakların yönetiminde işbirliğine sıcak bakmıyor. ‘Doğalgaz ve petrol da dahil doğal kaynaklarının yönetiminde daha yakın işbirliği’ne Kıbrıslı Türkler %69 oranında destek verirken, Kıbrıslı Rumlarda bu destek %36’da kalıyor.


Araştırma sonuçları BMGS ve BMGK raporlarına yansıdı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı’nın Ofisi tarafından yaptırılan araştırma, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarına ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in raporlarına da yansımış durumda.

BM Güvenlik Konseyi, 30 Ocak 2019 tarihli ve 2453 sayılı kararında, taraflara ada çapındaki okullarda barış eğitiminin verilmesi, toplumların varılan yakınlaşmalar ile ilgili bilgilendirilerek çözüme hazırlanması, sivil toplumun sürece katılımının artırılması, ve iki-toplumlu işbirliği, iletişim ve diyaloğa ağırlık verilmesi konularında çağrı yapmıştı.

BM Genel Sekreteri Guterres ise, 14 Nisan 2019 tarihinde yayınlanan son raporunda, liderlere toplumlarını çözüme hazırlama çağrısı yapmış ve söz konusu araştırmada, her iki toplumdaki büyük çoğunluğun bir çözüm planının neleri içereceği konusunda bilgi sahibi olmadıklarına inandıklarının ortaya çıktığını vurgulamıştı. Guterres, toplumların sürece daha fazla dahil olma isteğinin de altını çizmişti. Yine araştırmada ortaya çıkan ve iki toplumun da birçok konuda işbirliği yapılmasına açık olduğunu ortaya koyan verilere dayanarak, Genel Sekreter, iki toplumlu işbirliği için liderlere çağrı yapmış, özellikle cep telefonlarına vurgu yapmıştı.

Genel Sekreter aynı zamanda, araştırmanın, her iki toplumun da çözümsüzlüğün siyasi, ekonomik ve sosyal sonuçlarından korktuğunu ortaya koyduğunu belirtmişti.


No comments:

Post a Comment