18 Nisan 2019
Birleşmiş
Milletler tarafından adanın her iki tarafında yaptırılan araştırmaya göre,
Kıbrıslı Rumların büyük çoğunluğu çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasını
istiyor ve çözümün aciliyetine inanıyor.
Müzakereler yeniden başlasın
Kıbrıs Türk ve
Kıbrıs Rum toplumlarının yaklaşımlarını, beklentilerini, ve endişelerini incelemek
amacıyla 2018 yılı sonunda yaptırılan, ve adanın her iki tarafında 500 Kıbrıslı
Türk ve 500 Kıbrıslı Rum’u kapsayan araştırmaya göre, Kıbrıslı Rumların %70’i
müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik istek ortaya koyarken, %62’si de çözümün
acil bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Müzakerelerin yeniden başlamasını isteyen
Kıbrıslı Türklerin oranı ise %51. Ankete katılan Kıbrıslı Türklerin %46’sı
çözümün acil bir ihtiyaç olduğunu düşünürken, %43’ü çözümün bir aciliyeti
olmadığına inanıyor.
İstek var inanç yok
Kıbrıs Rum
toplumunun büyük bir çoğunluğunun müzakerelerin yeniden başlamasını istemesi ve
çözümün aciliyetine inanmasına rağmen, Kıbrıslı Rumlar arasında, çözümün
olabileceğine dair inanç %21 seviyesinde kalıyor. Ankete katılan Kıbrıslı Türklerin
ise %44’ü çözümün olabileceğine inanıyor. Çözümün olabileceğine dair inanç
duyanların oranı, her iki toplumda da diğer toplumla teması olanlar arasında
çok daha yüksek. Diğer toplumla teması olmayan Kıbrıslı Rumların sadece %14’ü
çözümün olabileceğine dair inanç duyarken, teması olanlarda bu oran %29’a
yükseliyor. Diğer toplumla teması
olmayan Kıbrıslı Türklerin ise %16’sı çözümün olabileceğine dair inanç duyarken,
teması olanlarda bu oran %58’e çıkıyor.
Kıbrıslı Tükler için çözümün
en büyük getirisi ekonomik
BM Genel
Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı’nın Ofisi tarafından yaptırılan ve
toplumların Kıbrıs sorununa, çözüme ve toplumlararası ilişkilere bakış açısına
dair önemli ipuçları içeren araştırmada katılımcılara, Kıbrıs sorununun çözümün
potansiyel getirileri ile ilgili fikirleri de soruldu. Kıbrıslı Türkler
açısından çözümün en büyük olası getirisi ‘ekonomik büyüme.’ Bunu
‘belirsizliğin bitmesi’, ‘hidrokarbonlardan faydalanılabilmesi’, ‘toprak düzenlemeleri’,
‘kültürümüzün korunması’ ve ‘göçmenlere mülklerinin iade edilmesi’ takip
ediyor.
Kıbrıslı Rumlar için çözümün
en büyük getirisi mülkiyet ve toprak
Araştırmaya göre,
Kıbrıslı Rumlar açısından ise, çözümün en büyük potansiyel getirisi ‘göçmenlere
mülklerinin iade edilmesi’ ve ‘toprak düzenlemeleri’. Bunları ‘hidrokarbonlardan
faydalanılabilmesi’ ‘yabancı askerlerin adadan çekilmesi’, ‘ekonomik büyüme’ ve
‘güvenlik’ izliyor.
Bilgi yok
Kıbrıs’ın
kuzeyinde Prologue ve güneyinde CyMar araştırma şirketleri tarafından yapılan
ve yüz yüze mülakatlar ve odak gruplarını içeren detaylı araştırmada, her iki
toplumun büyük çoğunluğu süreç ile ilgili bilgi sahibi olmadıklarını
belirtiyor. ‘Süreçle ilgili bilgi sahibi olduğunuza inanıyor musunuz?’ sorusuna
‘çok az’ ve ‘hiç’ yanıtı veren Kıbrıslı Türklerin oranı %79 olurken, Kıbrıslı
Rumlar arasında bu oran %77.
Kıbrıslı Türkler etkin
katılım, Kıbrıslı Rumlar asker ile ilgili bilgi istiyor
BM Genel
Sekreteri Antonio Guterres ve BM Güvenlik Kurulu raporlarına da yansıyan söz
konusu araştırmaya katılanlara, müzakerelerde ele alınan konulardan hangileri
ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak istedikleri sorulduğunda, Kıbrıslı
Türkler açısından ‘etkin katılımı garanti altına almak için merkezi hükümetteki
gücün nasıl paylaşılacağı’ ve ‘Türk ve Yunan vatandaşlarına eşdeğer muamelenin
nasıl sağlanacağı’ konuları öne çıkıyor. Bunları, ‘adadaki Türk ve Yunan
orduları ile ilgili kararın ne olacağı,’ ‘Garanti Antlaşması’nın akıbeti,’ ve ‘mülkiyet
ve toprak konularının nasıl çözüleceği’ konuları izliyor.
Araştırmaya
katılan Kıbrıslı Rumların en fazla bilgi sahibi olmak istedikleri konu ise ‘adadaki
Türk ve Yunan orduları ile ilgili ne karar verileceği.’ Bunu sırasıyla, ‘Garanti
Antlaşması’nın akıbeti,’ ‘etkin katılımı garanti altına almak için merkezi
hükümetteki gücün nasıl paylaşılacağı,’ ‘Türk ve Yunan vatandaşlarına eşdeğer
muamelenin nasıl sağlanacağı’ ve ‘mülkiyet ve toprak konularının nasıl çözüleceği
izliyor.
Toplumlar kendi kurucu
devletlerinde yaşamak istiyor
Araştırma
kapsamında katılımcılara, çözüm durumunda hangi kurucu devlette/yönetimde
yaşamak isteyecekleri de soruldu. Buna göre, Kıbrıslı Türklerin %75’i, Kıbrıslı
Rumların ise %82’si kendi toplumları tarafından yönetilecek bölgede yaşamak
istiyor.
‘Çözüm durumunda,
birçok Kıbrıslı Rum, Kıbrıs Türk yönetimi altındaki kuzeye taşınacak’ ifadesine
Kıbrıslı Rumların %77’si katılmıyor. ‘Çözüm durumunda birçok Kıbrıslı Türk, Kıbrıs
Rum yönetimi altındaki güneye taşınacak’ ifadesine de Kıbrıslı Türklerin %68i
katılmıyor. Ancak, Kıbrıslı Rumların %65’i çözüm durumunda Kıbrıslı Türklerin
güneye taşınacağını düşünüyor.
Her iki toplum da çözüm
durumunda anlaşmazlık/çatışmadan endişe ediyor
Araştırma,
Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların hem çözüm hem de çözümsüzlük durumunda
korkularını da ortaya koyuyor.
Bir çözüm olması
durumunda araştırmaya katılan Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıslı Rumların da en
büyük korkusu ‘iki toplum arasında anlaşmazlık/çatışma çıkması.’ Kıbrıslı
Türkler açısından bu korkuyu, ‘azınlık haline gelmek’, ‘karar alma özerkliğini
yitirmek’ ve ‘siyasi ve sosyal istikrarsızlık’ takip ediyor.
Kıbrıslı Rumlar
açısından ise, çözüm olması durumunda ‘anlaşmazlık/çatışma çıkması’ korkusunu,
‘Türkiye’nin Kıbrıs’taki etkisinin artması’, ‘azınlık haline gelmek’ ve ‘siyasi
ve sosyal istikrarsızlık’ takip ediyor.
Çözümsüzlük durumunda
Kıbrıslı Türkler ekonomik durumlarının kötüleşmesinden, Kıbrıslı Rumlar ise
Kıbrıs Türk toplumunun tanınmasından korkuyor
İki toplumun
çözümsüzlükten duydukları korkuları da ortaya koyan araştırmaya göre, çözümsüzlük
durumunda Kıbrıslı Türkler en fazla ‘ekonomik durumun kötüleşmesi’nden
korkuyor. Bunu, ‘Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye tarafından absorbe edilmesi’, ‘işsiz
kalmak’ ve ‘siyasi tecrit’ korkuları takip ediyor. Kıbrıslı Rumlar ise,
çözümsüzlük durumunda en çok ‘Kıbrıs Türk toplumunun de fakto olarak tanınması’ndan
korkuyor. Bunu ‘Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye tarafından absorbe edilmesi’, ‘statükonun
devamı’ ve ‘savaş/çatışma’ korkuları takip ediyor.
Halkın bilgilendirilmesi ve
sürece katılımının sağlanması gerekiyor
Araştırmaya
katılan Kıbrıslı Türklerin %93’ü, Kıbrıslı Rumların ise %87’si toplumların
barış süreci ve süreçte alınan önemli kararlar ile ilgili halka danışılması
gerektiğini düşünüyor. Kıbrıslı Türklerin %58’i, liderliklerin halkı müzakere
süreci ile ilgili bilgilendirmek ve halkın görüşlerini dikkate almak için bir
mekanizma kurulması, %64’ü ise, sivil toplumun barış sürecinde anlamlı bir rol
oynaması gerektiğini belirtiyor. Kıbrıslı Rumların ise %79’u liderliklerin
halkı müzakere süreci ile ilgili bilgilendirmek ve halkın görüşlerini dikkate
almak için bir mekanizma kurulması, %78’i ise, sivil toplumun barış sürecinde
anlamlı bir rol oynaması gerektiğini belirtiyor.
İKİ TOPLUM ARASINDAKİ İLİŞKİLER
‘Bir arada barış içerisinde yaşamak mümkün’
İki toplum
arasındaki ilişkileri de inceleyen ve son 10 yıllık verilerin karşılaştırmalı
analizini içeren araştırmaya göre, 2009 yılından beri ilk defa her iki toplumun
da çoğunluğu Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların bir arada barış içerisinde
yaşayabileceğine inanıyor. İki toplumun bir arada barış içerisinde
yaşayabileceklerine inanan Kıbrıslı Türklerin oranı %51 olurken, Kıbrıslı
Rumlar için bu oran %61.
Yine geçmiş
yıllarda elde edilen verilerle karşılaştırıldığında, araştırmaya göre, hem
Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar arasında ‘diğer toplumdan biri ile
komşu olmak’ ve ‘diğer toplumdan biri ile arkadaş olmak’ artan şekilde kabul
görüyor.
Araştırmaya
katılan Kıbrıslı Türklerin %65’i ve Kıbrıslı Rumların %70’i, çocuklarının veya
kardeşlerinin karma okullara gitmesini kabul ederken, ortak bir üniversiteyi
ise Kıbrıslı Türklerin %75’i Kıbrıslı Rumların ise %77’si kabul ediyor.
Diğer dilin
zorunlu olarak öğretilmesine Kıbrıslı Türklerin %61’i, Kıbrıslı Rumların %57’si
evet diyor.
Geçişler artıyor olsa da
temas yeterli değil
Araştırmaya göre,
karşılıklı geçişler artmış olsa bile, bu, illa ki temas anlamına gelmiyor. Geçtiğimiz yıl içerisinde kuzeye geçmiş
Kıbrıslı Rumların %56’sının, güneye geçmiş olan Kıbrıslı Türklerin ise %35’inin
diğer toplumdan biri ile teması olmadı.
Toplumlar birbirini
tanımıyor, önyargılar var
Araştırma
çerçevesinde Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara, diğer toplum ile daha yakın
temas ve iletişimin önündeki engelin ne olduğu da soruldu. Toplumların
birbirlerini ne kadar az tanıdığını ortaya koyan sonuçlara göre, Kıbrıslı
Türkler, sırasıyla, ‘Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere güvenmemesi’ni, ‘yasal
engeller’i, ve ‘Kıbrıslı Rumların ayrı yaşama isteği’ni daha yakın temas ve
iletişim önündeki engeller olarak görürken, Kıbrıslı Rumlar da ‘Kıbrıslı
Türklerin Kıbrıslı Rumlara güvenmemesi’ni, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı
Rumlardan korkması’nı, ve ‘Kıbrıslı Türklerin ayrı yaşama isteği’ni daha yakın
temas ve iletişim önündeki engeller olarak görüyor.
Korku algısını
daha detaylı incelemek için katılımcılardan ‘Diğer toplumun bizden korkması
için bir neden yok’, ‘Bizim diğer toplumdan korkmamız için bir neden yok’ ve
‘Diğer toplumun bizden neden korkabileceğini anlıyorum’ ifadelerine katılıp
katılmadıkları da soruldu.
Kıbrıslı
Türklerin %62’si ‘Diğer toplumun bizden korkması için bir neden yok’ ifadesine
katılırken, ‘Bizim diğer toplumdan korkmamız için bir neden yok’ ifadesine
katılan Kıbrıslı Türklerin oranı %69 ve ‘Diğer toplumun bizden neden korkabileceğini
anlıyorum’ ifadesine katılan Kıbrıslı Türklerin oranı %56 oldu.
Kıbrıslı Rumlara
aynı soru sorulduğunda, ‘Diğer toplumun bizden korkması için bir neden yok’
ifadesine katılan Kıbrıslı Rumların oranı %73, ‘Bizim diğer toplumdan korkmamız
için bir neden yok’ ifadesine katılan Kıbrıslı Rumların oranı %38 ve ‘Diğer
toplumun bizden neden korkabileceğini anlıyorum’ ifadesine katılan Kıbrıslı
Rumların oranı da %49 oldu.
Güven artıyor
Son 12 yılda elde
edilen verilerle kıyas yapılarak analiz edilen araştırma sonuçlarına göre,
toplumlar arası güven giderek artsa da, hala toplumların yarısından fazlası
diğer topluma güvenmiyor. Araştırmaya katılan Kıbrıslı Türklerin %46’sı,
Kıbrıslı Rumların ise %49’u diğer topluma güvendiğini belirtiyor.
Kıbrıslı Türkler cep
telefonlarının çalışmasını, Kıbrıslı Rumlar ortak geziler istiyor
Araştırma,
Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların güven yaratıcı önlemlere bakış
açılarına da ayna tutuyor. Kıbrıslı Türkler sırasıyla, ‘cep telefonlarındaki
kısıtlamanın kalkması’, ‘Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların birlikte adanın
farklı yerlerine ortak geziler gerçekleştirmesi’, ‘iki taraftaki işletmelerin
işbirliği yapması’, ‘Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından ortak hazırlanan
eğitim materyallerinin tüm okullarda okutulması’, ‘yeni geçiş kapılarının
açılması’ ve ‘öğrenci değişim programları’na destek verirken; Kıbrıslı Rumlar ‘Kıbrıslı
Türkler ve Kıbrıslı Rumların birlikte adanın farklı yerlerine ortak geziler
gerçekleştirmesi’, ‘iki taraftaki işletmelerin işbirliği yapması’, ‘cep
telefonlarındaki kısıtlamanın kalkması’, ‘Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından
ortak hazırlanan eğitim materyallerinin tüm okullarda okutulması’ ve ‘öğrenci
değişim programları’na destek verdi. Yeni geçiş kapılarının açılmasına ise
Kıbrıslı Rum katılımcılardan sadece %37 oranında destek çıktı.
İşbirliğine destek var, tek
istisna doğal kaynaklar
Her iki toplumda
da çoğunluk genel olarak ekoloji, çevre, kültür, spor, doğal afetler, su
yönetimi, elektrik yönetimi ve eğitim alanlarında işbirliğine sıcak bakarken,
Kıbrıslı Rumların çoğunluğu, doğal kaynakların yönetiminde işbirliğine sıcak
bakmıyor. ‘Doğalgaz ve petrol da dahil doğal kaynaklarının yönetiminde daha
yakın işbirliği’ne Kıbrıslı Türkler %69 oranında destek verirken, Kıbrıslı
Rumlarda bu destek %36’da kalıyor.
Araştırma sonuçları BMGS ve
BMGK raporlarına yansıdı
Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı’nın Ofisi tarafından
yaptırılan araştırma, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarına ve BM Genel Sekreteri
Antonio Guterres’in raporlarına da yansımış durumda.
BM Güvenlik
Konseyi, 30 Ocak 2019 tarihli ve 2453 sayılı kararında, taraflara ada çapındaki
okullarda barış eğitiminin verilmesi, toplumların varılan yakınlaşmalar ile
ilgili bilgilendirilerek çözüme hazırlanması, sivil toplumun sürece katılımının
artırılması, ve iki-toplumlu işbirliği, iletişim ve diyaloğa ağırlık verilmesi
konularında çağrı yapmıştı.
BM Genel
Sekreteri Guterres ise, 14 Nisan 2019 tarihinde yayınlanan son raporunda,
liderlere toplumlarını çözüme hazırlama çağrısı yapmış ve söz konusu
araştırmada, her iki toplumdaki büyük çoğunluğun bir çözüm planının neleri
içereceği konusunda bilgi sahibi olmadıklarına inandıklarının ortaya çıktığını
vurgulamıştı. Guterres, toplumların sürece daha fazla dahil olma isteğinin de
altını çizmişti. Yine araştırmada ortaya çıkan ve iki toplumun da birçok konuda
işbirliği yapılmasına açık olduğunu ortaya koyan verilere dayanarak, Genel
Sekreter, iki toplumlu işbirliği için liderlere çağrı yapmış, özellikle cep
telefonlarına vurgu yapmıştı.
Genel Sekreter
aynı zamanda, araştırmanın, her iki toplumun da çözümsüzlüğün siyasi, ekonomik
ve sosyal sonuçlarından korktuğunu ortaya koyduğunu belirtmişti.
No comments:
Post a Comment