Geçtiğimiz
haftalarda, dünyanın en büyük halka açık uluslararası petrol ve gaz şirketi
ExxonMobil, Kıbrıs açıklarındaki 10. Blokta tahmini 5-8 trilyon ayak küplük
(tcf) gaz keşfedildiğini açıkladı.
Mısır’daki Zohr
veya İsrail’deki Leviathan ile paralellikler kurularak beklentilerin iyice
yükseltilmesinin ardından yapılan bu açıklama tam olarak ne anlama geliyor?
Petrol ve
doğalgaz sektöründeki gelişmelerle ilgili şirketlerin, siyasetçilerin ve sektör
uzmanların açıklamaları arasında nüanslar vardır ve konuyu tam olarak anlamak
için bu nüanslara dikkat edilmelidir.
Özellikle
dünyanın bu taraflarındaki siyasetçiler doğalgaz ve petrol alanındaki her
gelişmeyi bir zafer gibi sunarken, halka açık – yani hisseleri borsada işlem
gören şirketler hisse değerlerine yansıyabilecek abartılı açıklamalardan
kaçınır. Hepsini bir arada okumak, ve genelde en dengeli bilgileri ortaya koyan
bağımsız sektör uzmanlarını da dinleyerek bir değerlendirme yapmak en
sağlıklısıdır.
ExxonMobil’in,
ortağı Qatar Petroloeum ile Glafkos kuyusunda yaptığı keşif ile ilgili Rum
Enerji Bakanı George Lakkotrypis’in açıklamalarına bir bakalım:
“Dev-keşif”
“Dünyada son iki
yılda yapılmış en büyük keşiflerden biri”
“Kıbrıs’ta
yapılmış en büyük keşif”
“2019’un en büyük
keşfi”
Hatta, henüz
sadece ‘olası kaynak’ sınıfına giren ‘tahmini’ bir keşfin, gerçek miktarı,
yeryüzüne çıkarılabilir ve ticarileştirilebilir olup olmadığı, ve ticarileştirme
aşamasında doğalgaz fiyatlarının ne olacağı belirsizken, fiyat da biçilerek 40
milyar dolarlardan bahsedildi.
Diğer taraftan, ExxonMobil
başkan yardımcısı Tristan Aspray, keşfin açıklandığı basın toplantısında ne
‘dünyada yapılmış en büyük keşif’ten bahsetti ne de benzeri iddialı laflar
etti. Glafkos’ta elde edilen ilk bulguları "cesaret verici" olarak
nitelendirmekle yetindi ve uzun bir yolun henüz başında olunduğunun altını
çizdi.[1]
ExxonMobil, yaptığı yazılı açıklamada ise, elde edilen verilerin ön-yorumlaması
sonucunda yapılan keşfin, ‘yaklaşık 5-8 trilyon ayak küplük bir doğalgaz
mevcudiyetini temsil edebileceğini’ belirtti ve kaynağın potansiyelinin daha
iyi belirlenebilmesi için önümüzdeki aylarda daha ileri analizlerin yapılmasına
ihtiyaç olduğu söyledi. Açıklamanın altında bulunan ihtiyati notta ise, şirket,
10. Blokta bulunduğu tahmin edilen miktarın hem yeryüzüne çıkarılabilir hem de
çıkarılamaz kaynakları kapsadığını belirtti.[2]
Gazın bulunması
yer yüzüne çıkarılabileceği anlamına gelmez
Bir keşfin
tahmini büyüklüğü ile yeryüzüne çıkarılabilir miktar (recoverable reserve) iki
farklı şeydir ve önemli olan, var olan teknoloji ile karlı olacak şekilde
yeryüzüne çıkarılabilir olan miktardır. Ki bu, daha sonraki aşamalarda
yapılacak olan doğrulama sondajlarında ortaya çıkacak. Amerikan düşünce
kuruluşu Atlantic Council’ın Küresel Enerji Merkezi kıdemli üyesi Dr. Charles
Ellinas’a göre, Glafkos’da yeryüzüne çıkarılabilir miktar şu an elde olan
verilere göre %90 olasılıkla 4.4 tcf olarak tahmin edilebilir.[3]
Enerji alanında araştırma ve danışmanlık yapan Wood Mackenzie grubu da buna
yakın bir tahminle 4.5 tcf sonucuna varıyor.[4]
Aynı şeyleri Afrodit’te yaşadık
Kısa bir arşiv
taraması, siyasetçilerin, 2011 yılından beri keşfedildiği ile kalmış olan
Afrodit ile ilgili de o dönemde çok benzer açıklamalar yapmış olduğunu ortaya
koyuyor.
Noble Energy,
2011 yılında, 12. Bloktaki Afrodit kuyusunda yaptığı sondajda, 5-8 trilyon ayak
küplük bir kaynak olduğunun tahmin edildiğini açıklamıştı. 2013’teki doğrulama
kazısından sonra bu miktar 4.5’e düştü. Bu sefer olduğu gibi o dönemde de
Afrodit gazına değer biçilmiş, Lakkotrypis ön hesaplamalara göre, Afrodit’in 50
milyar dolarlık bir değer olduğunu açıklamıştı. Keşfinin üzerinden geçen 8
yıldan sonra bugün, hala Afrodit’in bir kısmının kendi sularında olduğunu iddia
eden İsrail ile bir paylaşım anlaşmasına bile varılmış değil.
Sektör gerçekleri
Glafkos gibi
tahmini bir kaynağın akıbeti, yeryüzüne çıkarmaya değecek miktarların
keşfedilmesi, gazın oluşumu ve kompozisyonu, jeolojinin -yani rezerv
özelliklerinin ve performansının- bu kaynağı çıkarmaya elverişli olması,
müşteri bulunması, çıkarma maliyeti, fiyatların ve diğer piyasa koşullarının
doğalgazı çıkarmayı karlı kılması ve jeopolitik şartların araştırma ve doğalgaz
üretmeye uygun olması gibi birçok faktöre bağlıdır.
Ki, Doğu Akdeniz
gibi derin, dolayısıyla doğalgazın çıkarılma-üretim maliyetlerinin çok daha
yüksek olduğu bölgelerde -şu anda dünyada büyük ve ucuz bir doğalgaz arzı
olduğunu ve yenilenebilir enerjinin de artık rekabete girdiği gerçekleri de göz
önünde bulundurulduğunda- tahmini
doğalgaz keşifleri uzun yıllar ticarileştirilememe riski taşıyor.
Şu an elimizde
bulunan veriler, Glafkos’taki keşfin boru hatları ile ihraç etmek veya bir
doğalgaz sıvılaştırma tesisi (LNG) inşa etmek için yeterli olmadığını ortaya
koyuyor. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin önceliği olan LNG tesisi çok pahalı bir projedir
ve en küçük -yani iki trenli- bir LNG tesisinin ticari olarak sürdürülebilir
olması için 40 tcf’lik kanıtlanmış ve yeryüzüne çıkarılabilir kaynağa ihtiyaç
vardır.
Sonuç olarak, evet,
Kıbrıs açıklarında büyük doğalgaz kaynaklarının bulunması olasılığı vardır. Önümüzdeki
yıllarda yapılacak araştırmalarda büyük kaynaklar tespit edilebilir. Ama şu an
için tek bildiğimiz, mevcut koşullarda Kıbrıs’ta ne ExxonMobil’in ne de başka
bir şirketin mali veya jeopolitik risk almasına değecek miktarda bir kaynak
olmadığıdır.
Ekonomik
araştırma ve danışmanlık şirketi Sapienta Economics’in direktörü
Fiona Mullen’in
dediği gibi: “Şu anda doğalgaz alanında büyük projelerin geliştirilebilmesine
yetecek kadar değil, sadece bir miktar umudu canlı tutabilecek kadar doğalgaza
rastladık.”
[2] https://corporate.exxonmobil.com/news/newsroom/news-releases/2019/0228_exxonmobil-makes-natural-gas-discovery-offshore-cyprus?fbclid=IwAR2Nz7Ufw4kxTIV1TDOzk17SC6P0Ndf9TAYe3nWkfzm6AHyLjD4vGaSfV34
[4] https://uk.reuters.com/article/us-exxon-mobil-cyprus/exxons-cyprus-gas-discovery-adds-another-giant-to-east-med-collection-idUKKCN1QH1O3
No comments:
Post a Comment