Esra Aygın
"Kalbim
coşku dolu ve tüm ruhumla müteşekkirim!”
Elli-beş yıl önce
Fransız Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, Alman Şansölyesi Konrad Adenauer ile Élysée Antlaşmasını imzaladıktan sonra,
hislerini mükemmel Almancasıyla bu sözlerle anlatmıştı.
22 Ocak 1963
yılında imzalanan devrim niteliğindeki Antlaşma, ezeli düşmanlar Fransa ve
Almanya arasındaki barış ve uzlaşmanın başlangıcı oldu. Aynı zamanda, Avrupa
Birliği’nin temellerini atarak Avrupa’nın da geleceğini değiştirdi.
Élysée Antlaşması’nın
imzalanmasının yıldönümü vesilesi ile verdikleri ortak röportajda, Fransa’nın
Kıbrıs Büyükelçisi René Troccaz ve Federal Alman Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Büyükelçisi
Franz Josef Kremp “Geçmişin acılarını geleceğe bakarak aştık,” diyorlar.
Fransa ve Almanya
arasında yüzyıllar boyunca akan kana her iki ülkedeki neredeyse her aile en az
bir kurban vermiş. Her iki tarafta da bu kadar çok acı ve keder varken iki ülke
düşmanlığı dostluk ve işbirliğine dönüştürmeyi, ortak bir gelecek kurmayı nasıl
başardı?
Büyükelçiler
Troccaz ve Kremp bunun, liderliğin yanı sıra toplumların güçlü bir sahiplenme
duygusu ile katılımını gerektiren bir çaba olduğunu açıklıyor.
“Tabii ki
liderlerin iradesi önemliydi,” diyor Fransız Büyükelçi Troccaz. “Ona ek olarak,
her iki lider de halklarına hitap etmeyi başardılar. Halklarına, ‘Bu adımı atıp
uzlaşmamız gerekiyor. Savaşın hatıraları ve anılarına yapışıp kalamayız,’
dediler ve bunu açıklayabildiler.”
Tabii ki, her
uzlaşma süreci gibi, Fransa ve Almanya arasındaki uzlaşma süreci de zaman aldı.
“Uzlaşma Élysée Antlaşması ile başladı ama tüm toplumu
kapsayan ve on yıllar boyunca devam eden bir süreçti,” diye açıklıyor
Büyükelçi Kremp. “Acının iyileşmesi gerekiyor. Birbirinizle yakınlaşmanız
gerekiyor. Élysée’nin ana fikri,
klişeleri, önyargıları aşabilmeleri ve karşılarında gerçek insanların olduğunu
görebilmeleri için Fransız ve Almanların bir araya gelmesiydi.”
Élysée Antlaşması ile Fransa ve Almanya dış ilişkiler ve savunma da dahil
tüm önemli politika konularını birbirleri ile tartışmayı taahhüt ettiler ve tüm
önemli ekonomik, siyasi ve kültürel konularda “mümkün olduğunca benzer duruşlar
sergileme” sözü verdiler.
De Gaulle ve Adenauer,
gençlerin yetiştiriliş şeklini değiştirmeden geleceği değiştirmenin mümkün
olmadığını bildiği için, Antlaşmada gençlik ve eğitim konularının üzerinde özellikle
duruldu.
“Gençleri hangi ruh
ile yetiştirdiğiniz çok önemli,” diyor Büyükelçi Kremp. “Değişimi
yaratabilmeniz için farklı bir yaklaşıma, farklı bir ruha ihtiyacınız var. Bu
nedenle gençlere özel bir önem verildi.”
Büyükelçi
Troccaz, gençlere yönelik ortak politikaların, uygulamaların ve mesajların
geliştirilmesi ihtiyacı vardı, diye ekliyor: “Fransa ve Almanya birbirlerinin
dillerini öğrenmeyi nasıl teşvik edecekleri sorusuna somut cevaplar vermeye
çalıştı. Gençler için değişim programları, kültürel buluşmalar, kardeş okul
programları ve ortak üniversite programları organize ettiler. Bir Fransız-Alman
üniversitesi kuruldu. Gençleri hedef alan onlarca işbirliği alanı var. Bunun
bir sistem olduğunu söyleme cüretini göstereceğim. Bu organize bir sistem.”
Élysée Antlaşması’nın
imzalanmasının hemen ardından kurulan ilk kurumlardan biri Fransız-Alman
Gençlik Ofisi idi. Ofis, bugüne kadar milyonlarca Alman ve Fransız gencin
tanışmasını ve değişim programlarına katılmasını sağladı.
Élysée Antlaşması’nın
imzalanmasından itibaren uzmanlardan oluşan onlarca ortak komite, tarihin
gençlere nasıl aktarılabileceği, geçmişe önyargıları aşacak ve gelecek için
yapıcı olacak bir şekilde nasıl yaklaşılabileceği konusunu ele aldı.
Dünyanın ilk
ortak tarih kitabı, Fransız ve Alman tarihçiler tarafından birlikte yazıldı ve
orta okul ve lise tarih derslerinde kullanılmak üzere 2006 yılında her iki
dilde yayınlandı.
İki ülke
arasındaki işbirliği sadece gençler ve eğitim ile sınırlı kalmadı. Toplumun ve
hayatın tüm alanlarına yayılan doğal bir durum haline geldi. Fransa ve
Almanya’nın ortak bir savunma ve güvenlik konseyi, bir mali ve ekonomik konseyi
ve kültür ve çevre üzerinde çalışan ortak konseyleri var. Bugün, bir Fransız-Alman
ortak tugayı, ortak askeri birliği, ortak spor kulüpleri, her iki ülkenin
dışişleri bakanlıklarındaki diplomatlar için değişim programları, ortak bir
televizyon kanalı ve 2,000’den fazla Alman-Fransız kardeş şehri söz konusu.
Fransa ve Almanya
aynı zamanda geçmişi anma yöntemlerini de değiştirdiler. Geçmiş savaşlarda
kimin zafer kazandığına, kimin yenilgi aldığına odaklanmak yerine ortak
etkinlikler ve anıtlarla, savaşın hem Fransız hem Alman kurbanlarını bir arada
anıyorlar.
Örneğin, 11 Kasım
2018’de Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ateşkes anlaşmasının yıldönümü
etkinlikleri çerçevesinde, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron ve
Alman Şansölyesi Angela Merkel, Almanya’nın 1918’de ateşkesi imzaladığı ve daha
sonra 1940’ta Hitler’in intikam olarak Fransa’yı yenilgiyi kabul etmeye
zorladığı yeri ziyaret ettiler. Fransız ve Alman ulusal marşları çalarken,
Macron ve Merkel savaşın tüm kurbanları için bir çelenk koydular ve ülkeleri
arasındaki uzlaşmayı selamlamak için tasarlanan anıtın açılışını yaptılar
“Fark ediyorsunuz
ki, her iki tarafta da öyle çok acı ve keder var ki, zaferlere, galibiyete,
övünmeye yer yok,” diyor Büyükelçi Kremp. Büyükbabası Birinci Dünya Savaşı’nda,
babası İkinci Dünya Savaşı’nda Fransızlara karşı savaşmış. “Her iki taraftaki
kurbanları – ve sadece askerleri değil, sivilleri de - anıyoruz.”
Tüm bu çabalar
her iki ülkedeki düşmanlığı aşmaya ve kamuoyunu değiştirmeye katkıda bulunmuş.
Kamuoyu yoklamaları, 1960larda birbirlerini ‘düşman’ olarak gören Fransız ve
Almanların şimdi birbirlerini bir numaralı dost olarak gördüklerini gösteriyor.
Ve düşmanlığı benzersiz bir dostluğa dönüştürmeyi başaran iki ülke, şimdi
Avrupa Birliği’ni güçlendirmek konusunda ortak bir sorumluluk hissediyor.
“Bu bir bütün.
Bu, eğitim, bakış açısı, ve insanların bugün yaşadığımız dünyada geleceğimizin
Avrupa, partnermizin ise Almanya olduğunu anlaması...” diyor Büyükelçi Troccaz.
“Süreç 1960larda başladığında, amaç uzlaşma ve barıştı. Şimdi amaç Avrupa.
Sadece komşu ve iyi dost olmakla kalmıyoruz. Bir projemiz var. Birlikte bir şey
inşa ediyoruz.”
“Şimdi odağımızda
Avrupa var,” diye onaylıyor Alman Büyükelçi Kremp. “Avrupa’nın dünya sahnesinde
diğer dünya güçleri ile eşit seviyede rol oynamasına yardımcı olmak...”
Bugün, Élysée Antlaşması’nın imzalanmasından 55 yıl sonra, Macron ve Merkel birbirlerine olan
bağlılıklarını yinelemek ve milyonlarca Avrupalının geleceğini güvence altına
almak amacıyla, güçlü ve egemen bir Avrupa Birliği için Aachen Antlaşması’nı
imzalayacaklar.
“Hiç bir süreç
mutlak olarak tamamlanmaz,” diye vurguluyor Büyükelçi Kremp. “Her bir kazanımı,
gelecek nesiller için korumalısınız. Bunun için de mücadele vermelisiniz. Bugün,
birçok kazanımın önemi küçümseniyor. Küçük yeğenlerim bugün Almanya ve Fransa
arasındaki sınırdan pasaport göstermeden geçiyor. Ellerinde olan bu kazanımın
tehdit edilebileceğini veya sorgulanabileceğini düşünemiyorlar. Elde ettiğimiz
kazanımların gelecek nesillere aktarılmasını temin etmeliyiz.”
No comments:
Post a Comment