Saturday, 23 March 2019

"Geçmişin acılrını geleceğe bakarak aştık"

Esra Aygın

"Kalbim coşku dolu ve tüm ruhumla müteşekkirim!”

Elli-beş yıl önce Fransız Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, Alman Şansölyesi Konrad Adenauer ile Élysée Antlaşmasını imzaladıktan sonra, hislerini mükemmel Almancasıyla bu sözlerle anlatmıştı.

22 Ocak 1963 yılında imzalanan devrim niteliğindeki Antlaşma, ezeli düşmanlar Fransa ve Almanya arasındaki barış ve uzlaşmanın başlangıcı oldu. Aynı zamanda, Avrupa Birliği’nin temellerini atarak Avrupa’nın da geleceğini değiştirdi.

Élysée Antlaşması’nın imzalanmasının yıldönümü vesilesi ile verdikleri ortak röportajda, Fransa’nın Kıbrıs Büyükelçisi René Troccaz ve Federal Alman Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Büyükelçisi Franz Josef Kremp “Geçmişin acılarını geleceğe bakarak aştık,” diyorlar.

Fransa ve Almanya arasında yüzyıllar boyunca akan kana her iki ülkedeki neredeyse her aile en az bir kurban vermiş. Her iki tarafta da bu kadar çok acı ve keder varken iki ülke düşmanlığı dostluk ve işbirliğine dönüştürmeyi, ortak bir gelecek kurmayı nasıl başardı?

Büyükelçiler Troccaz ve Kremp bunun, liderliğin yanı sıra toplumların güçlü bir sahiplenme duygusu ile katılımını gerektiren bir çaba olduğunu açıklıyor.

“Tabii ki liderlerin iradesi önemliydi,” diyor Fransız Büyükelçi Troccaz. “Ona ek olarak, her iki lider de halklarına hitap etmeyi başardılar. Halklarına, ‘Bu adımı atıp uzlaşmamız gerekiyor. Savaşın hatıraları ve anılarına yapışıp kalamayız,’ dediler ve bunu açıklayabildiler.”

Tabii ki, her uzlaşma süreci gibi, Fransa ve Almanya arasındaki uzlaşma süreci de zaman aldı.

“Uzlaşma Élysée Antlaşması ile başladı ama tüm toplumu kapsayan ve on yıllar boyunca devam eden bir süreçti,” diye açıklıyor Büyükelçi Kremp. “Acının iyileşmesi gerekiyor. Birbirinizle yakınlaşmanız gerekiyor. Élysée’nin ana fikri, klişeleri, önyargıları aşabilmeleri ve karşılarında gerçek insanların olduğunu görebilmeleri için Fransız ve Almanların bir araya gelmesiydi.”

Élysée Antlaşması ile Fransa ve Almanya dış ilişkiler ve savunma da dahil tüm önemli politika konularını birbirleri ile tartışmayı taahhüt ettiler ve  tüm önemli ekonomik, siyasi ve kültürel konularda “mümkün olduğunca benzer duruşlar sergileme” sözü verdiler.

De Gaulle ve Adenauer, gençlerin yetiştiriliş şeklini değiştirmeden geleceği değiştirmenin mümkün olmadığını bildiği için, Antlaşmada gençlik ve eğitim konularının üzerinde özellikle duruldu.

“Gençleri hangi ruh ile yetiştirdiğiniz çok önemli,” diyor Büyükelçi Kremp. “Değişimi yaratabilmeniz için farklı bir yaklaşıma, farklı bir ruha ihtiyacınız var. Bu nedenle gençlere özel bir önem verildi.”

Büyükelçi Troccaz, gençlere yönelik ortak politikaların, uygulamaların ve mesajların geliştirilmesi ihtiyacı vardı, diye ekliyor: “Fransa ve Almanya birbirlerinin dillerini öğrenmeyi nasıl teşvik edecekleri sorusuna somut cevaplar vermeye çalıştı. Gençler için değişim programları, kültürel buluşmalar, kardeş okul programları ve ortak üniversite programları organize ettiler. Bir Fransız-Alman üniversitesi kuruldu. Gençleri hedef alan onlarca işbirliği alanı var. Bunun bir sistem olduğunu söyleme cüretini göstereceğim. Bu organize bir sistem.”

Élysée Antlaşması’nın imzalanmasının hemen ardından kurulan ilk kurumlardan biri Fransız-Alman Gençlik Ofisi idi. Ofis, bugüne kadar milyonlarca Alman ve Fransız gencin tanışmasını ve değişim programlarına katılmasını sağladı.

Élysée Antlaşması’nın imzalanmasından itibaren uzmanlardan oluşan onlarca ortak komite, tarihin gençlere nasıl aktarılabileceği, geçmişe önyargıları aşacak ve gelecek için yapıcı olacak bir şekilde nasıl yaklaşılabileceği konusunu ele aldı.

Dünyanın ilk ortak tarih kitabı, Fransız ve Alman tarihçiler tarafından birlikte yazıldı ve orta okul ve lise tarih derslerinde kullanılmak üzere 2006 yılında her iki dilde yayınlandı.

İki ülke arasındaki işbirliği sadece gençler ve eğitim ile sınırlı kalmadı. Toplumun ve hayatın tüm alanlarına yayılan doğal bir durum haline geldi. Fransa ve Almanya’nın ortak bir savunma ve güvenlik konseyi, bir mali ve ekonomik konseyi ve kültür ve çevre üzerinde çalışan ortak konseyleri var. Bugün, bir Fransız-Alman ortak tugayı, ortak askeri birliği, ortak spor kulüpleri, her iki ülkenin dışişleri bakanlıklarındaki diplomatlar için değişim programları, ortak bir televizyon kanalı ve 2,000’den fazla Alman-Fransız kardeş şehri söz konusu.  

Fransa ve Almanya aynı zamanda geçmişi anma yöntemlerini de değiştirdiler. Geçmiş savaşlarda kimin zafer kazandığına, kimin yenilgi aldığına odaklanmak yerine ortak etkinlikler ve anıtlarla, savaşın hem Fransız hem Alman kurbanlarını bir arada anıyorlar.

Örneğin, 11 Kasım 2018’de Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ateşkes anlaşmasının yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron ve Alman Şansölyesi Angela Merkel, Almanya’nın 1918’de ateşkesi imzaladığı ve daha sonra 1940’ta Hitler’in intikam olarak Fransa’yı yenilgiyi kabul etmeye zorladığı yeri ziyaret ettiler. Fransız ve Alman ulusal marşları çalarken, Macron ve Merkel savaşın tüm kurbanları için bir çelenk koydular ve ülkeleri arasındaki uzlaşmayı selamlamak için tasarlanan anıtın açılışını yaptılar

“Fark ediyorsunuz ki, her iki tarafta da öyle çok acı ve keder var ki, zaferlere, galibiyete, övünmeye yer yok,” diyor Büyükelçi Kremp. Büyükbabası Birinci Dünya Savaşı’nda, babası İkinci Dünya Savaşı’nda Fransızlara karşı savaşmış. “Her iki taraftaki kurbanları – ve sadece askerleri değil, sivilleri de - anıyoruz.”

Tüm bu çabalar her iki ülkedeki düşmanlığı aşmaya ve kamuoyunu değiştirmeye katkıda bulunmuş. Kamuoyu yoklamaları, 1960larda birbirlerini ‘düşman’ olarak gören Fransız ve Almanların şimdi birbirlerini bir numaralı dost olarak gördüklerini gösteriyor. Ve düşmanlığı benzersiz bir dostluğa dönüştürmeyi başaran iki ülke, şimdi Avrupa Birliği’ni güçlendirmek konusunda ortak bir sorumluluk hissediyor.

“Bu bir bütün. Bu, eğitim, bakış açısı, ve insanların bugün yaşadığımız dünyada geleceğimizin Avrupa, partnermizin ise Almanya olduğunu anlaması...” diyor Büyükelçi Troccaz. “Süreç 1960larda başladığında, amaç uzlaşma ve barıştı. Şimdi amaç Avrupa. Sadece komşu ve iyi dost olmakla kalmıyoruz. Bir projemiz var. Birlikte bir şey inşa ediyoruz.”

“Şimdi odağımızda Avrupa var,” diye onaylıyor Alman Büyükelçi Kremp. “Avrupa’nın dünya sahnesinde diğer dünya güçleri ile eşit seviyede rol oynamasına yardımcı olmak...”

Bugün, Élysée Antlaşması’nın imzalanmasından 55 yıl sonra, Macron ve Merkel birbirlerine olan bağlılıklarını yinelemek ve milyonlarca Avrupalının geleceğini güvence altına almak amacıyla, güçlü ve egemen bir Avrupa Birliği için Aachen Antlaşması’nı imzalayacaklar.

“Hiç bir süreç mutlak olarak tamamlanmaz,” diye vurguluyor Büyükelçi Kremp. “Her bir kazanımı, gelecek nesiller için korumalısınız. Bunun için de mücadele vermelisiniz. Bugün, birçok kazanımın önemi küçümseniyor. Küçük yeğenlerim bugün Almanya ve Fransa arasındaki sınırdan pasaport göstermeden geçiyor. Ellerinde olan bu kazanımın tehdit edilebileceğini veya sorgulanabileceğini düşünemiyorlar. Elde ettiğimiz kazanımların gelecek nesillere aktarılmasını temin etmeliyiz.”













No comments:

Post a Comment