Müzakerelere Crans Montana’da bırakılan yerden devam etmeye ve konuları bir
paket anlayışı çerçevesinde ele almaya hazırım.
Anastasiadis fırsatı değerlendiremedi.
· Yıllar
boyunca, Kıbrıs Rum toplumundaki - AKEL hariç - siyasi güçler, iki bölgeli, iki
toplumlu federasyon ile ilgili ikircikli bir tutum sergiledi ve buna
bağlılıkları hep göstermelik oldu.
· Kıbrıs laik bir devlettir. Onun da ötesinde,
çok-kültürlü bir ülkedir. Kilisenin toplum içerisinde bir rolü vardır, ama
devlet içerisinde rolü olmamalıdır.
· Cumhurbaşkanlığına, Kıbrıs Türk toplumu ile
bağların kurulması ve ilişkilerin geliştirilmesinden sorumlu bir Kıbrıslı Türk
yetkili atayacağım. Birleştirici bir güç olacak ve iki toplum arasındaki
işbirliğini güçlendirecek bir Medeniyet ve Kültür Enstitüsü kuracağım.
ESRA AYGIN
Güney Kıbrıs’ta Ocak-Şubat 2018’de
gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKEL tarafından desteklenen
bağımsız aday Stavros Malas, “Kıbrıs’ın kalıcı bir şekilde bölünmesi tehlikesi
ile karşı karşıyayız” diye konuştu.
Kamuoyu yoklamalarına göre, DISI adayı Nikos
Anastasiadis ve DIKO adayı Nicholas Papadopoulos ile birlikte seçimleri kazanma
şansı olan üç adaydan biri olan Malas, Crans Montana’da çöken görüşmeleri ve
seçilmesi durumunda adayı birleştirmek için yapacaklarını anlattı:
Esra A: Seçim kampanyanızda Kıbrıs’ta çözüm gerekliliğine
sürekli olarak vurgu yapıyorsunuz. Şubat 2018’de seçilmeniz durumunda bu konuda
atacağınız ilk adım ne olur?
Malas: Seçimlerin hemen ardından, BM Genel
Sekreteri’nin son raporunda ortaya koyduğu şartlar altında yeniden müzakerelere
başlamak için anlaşmak amacıyla Kıbrıslı Türk lider ile görüşeceğim. Kıbrıslı
Türk lider ile müzakerelerin BM şemsiyesi altında yeniden başlaması için Genel
Sekreter’e ortak bir çağrı yapmaya, müzakerelere Crans
Montana’da bırakılan yerden devam etmeye, Guterres çerçevesi ve çözümün uygulanmasına dair belge
temelinde görüşmelere başlamaya hazırım. Ve açıkta kalan
konuların, Genel Sekreter’in öngördüğü şekilde, bir paket anlayışı çerçevesinde
ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Varılan hiç bir yakınlaşmadan geri adım
atmayacağım. Tabii, Kıbrıs Türk tarafının da tutumunun bu şekilde olması
halinde... Aksi taktirde, Kıbrıs’ın kalıcı bir şekilde bölünmesi tehlikesi ile karşı
karşıya kalacağız ki, bu ülkemiz ve insanlarımız - hem Kıbrıslı Türkler hem
Kıbrıslı Rumlar - için bir kabustur.
Esra A: Sizce Crans Montana’da gerçekten tarihi bir fırsat
kaçırıldı mı? Siz son gece orada olsaydınız nasıl davranırdınız?
Malas: BM Genel Sekreteri’nin de raporunda
belirttiği gibi, Crans Montana’da, Kıbrıs sorununun çözülmesi konusunda tarihi
bir fırsat kaçırıldı. Eğer orada olsaydım, Genel Sekreter’in güvenlik ile
ilgili sunmuş olduğu çözümün uygulanmasına dair belge temelinde tartışmaya
devam ederdim ve Türkiye’den pozisyonunu en üst düzeyde dile getirmesini
isterdim.
“Anastasiadis
fırsatı değerlendirmedi”
Esra A: Yani Başbakanların oraya gelmesine onay
verirdiniz?
Malas: Kesinlikle! En üst düzey diyorum – belki
başbakanları, belki de Cumhurbaşkanlarını getirmeyi düşünüyorlardı… Bakın, BM
Genel Sekreteri masaya altı konuyu içeren bir çerçeve ve çözümün uygulanmasına
dair bir belge koyuyor. Bunları masaya koyması, süreci ileriye taşımak istediğini
açıkça gösteriyor. İçeriğe bakıyorsunuz, ve içeriğin sizin savunduklarınıza çok
yakın olduğunu görüyorsunuz. Ne yaparsınız? Genel Sekreter’e pozisyonunuzu
aktarır, içerik ile hemfikir olduğunuzu söyler ve karşı tarafın pozisyonunu
dinlemek istersiniz. Anastasiadis bu fırsatı değerlendirmedi. Bu çok net. O
gece Anastasiadis ve Çavuşoğlu, çerçeveyi hükümsüz kılmak için tartıştılar. İkisi
farklı açılardan. Ama amaçları aynı idi.
Esra A: BM Genel Sekreteri’nin, o gece anlaşmaya
varılamamasının nedeninin siyasi irade ve kararlılık eksikliği olduğu yönündeki
tespitine katılıyor musunuz?
Malas: Genel Sekreter’in bu tespiti yapması,
özellikle kendisini çok çözüm yanlısı gösteren Rum tarafı için çok olumsuz. Anastasiadis
çözüme varmak istemedi, çünkü aklında seçimler vardı. Bugün bana ‘Anastasiadis Kıbrıs’a
çözüm getirebilecek bir kişi mi?’ diye sorarsanız size ‘hayır’ derim.
Anastasiadis, Eylül ayında BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada: “Diğer taraf
Türkiye’nin bir alt yönetimi olacaksa ben bir çözümü nasıl kabul edebilirim?”
dedi. Bu, ‘güçlerimi birleştirmek istediğim ve bu ülkeyi birlikte yönetmek
istediğim ortağım, yükümlülüklerini yerine getirmeyecek’ demektir. Eğer siz bir
üçüncü tarafsanız ve Cumhurbaşkanı’nın bu şekilde konuştuğunu duyarsanız, ‘bu
adam çözüm iradesine sahip değil’ diye düşünürsünüz - ki bu çok tehlikeli... Onu
dinleyen bir Kıbrıslı Rum ise, ‘eğer günün sonunda işlemeyecek bir ortaklık
ortaya çıkacaksa bu yolu neden yürüyeyim’ diye sorar. Ortağımıza güvenmiyorsak
neden uğraşıyoruz? Anastasiadis’in ortaya koyduğu pozisyon budur ve esas
itibarıyla korku yaratıyor, ortamı zehirliyor ve Kıbrıs Rum toplumunda çözüm
adına olumlu bir hava yaratmak yerine, var olan olumlu ruhu da erozyona
uğratıyor... Diğer taraftan, Nicholas Papadopoulos’un da pozisyonu çok net –
ona göre süreç daha en baştan yanlış. ‘Anlaşılanlar bizim için kabul edilmezdir’
diyor. ‘Bu noktalardan başlayamayız’ diyor. Dolayısıyla (onun seçilmesi
durumunda) süreç zaten çıkmaza girecek.
“Zaman sadece bölünmüşlüğün
trajik sonuçlarını derinleştiriyor”
Esra A: Konuşmalarınızda
çözüm için fazla zaman kalmadığını söylüyorsunuz. Sizce Kıbrıs’ta iki-bölgeli,
iki-toplumlu bir federasyondan başka bir alternatif var mı?
Malas: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üniter bir devletten
iki bölgeli iki toplumlu bir federal devlete dönüşmesi ülkemizi ve iki toplumu
birleştirebilmek adına tek seçenektir. Böylesi bir idari yapıyı meydana
getirecek temel ilkeler çok iyi bilinmektedir, iki tarafça kabul edilmiştir ve
bir dizi BM Güvenlik Konseyi kararında teyit edilmiştir... Adanın her iki
tarafında çözüme inanan güçlerin işbirliği yapmasının temellerini atmalıyız. Bu
nedenle dönüşümlü başkanlığı, tek pusula ve çapraz oy ile birlikte konuşmaya
hazırım. Ve Kıbrıslı Türk arkadaşlarıma bunu anlamaları için çağrı yapıyorum:
Bu, iki toplumu siyasi olarak birleştirebilmek için temel bir araçtır... Zaman
konusuna gelince, zaman kısıtlamaların olan bir süreç fikrini desteklemiyorum,
ancak temel konularda anlaşmamız durumunda, kısa bir süre içerisinde çözüme
varabiliriz. Zaman sadece bölünmüşlüğün trajik sonuçlarını derinleştiriyor.
Esra A: Kıbrıs Rum toplumunda iki-bölgeli iki toplumlu
federasyon ile ilgili endişeler var. Bu endişeleri nasıl gidereceksiniz?
Malas: Bu konuda size katılmıyorum.
Yakın geçmişte yapılan araştırmalar bunun tam tersini, yani Kıbrıslı Rumların
çoğunluğunun, iki bölgeli iki toplumlu federasyonu, elde edilebilecek tek çözüm
olarak gördüğünü gösteriyor. Tabii ki, bilinmedik bir idari yapıya geçiş ile ilgili
haklı endişeleri göz ardı edemeyiz. Yıllar boyunca, Kıbrıs Rum toplumundaki - AKEL
hariç - siyasi güçler, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon ile ilgili ikircikli
bir tutum sergiledi ve buna bağlılıkları hep göstermelik oldu... Yapılması
gereken, insanları dahil etmek ve basit kavramlarla neyi tartıştığınızı ve
gelecekte nelerin olacağını anlatmaktır. Çözümü yaşayacak olan ve desteklemesi
gereken insanlardır. Dolayısıyla, en baştan itibaren kamuoyunda olumlu bir hava
yaratmak son derece önemli. Bunun için de, vatandaşlarla ve sivil toplum ile
sürekli ve samimi bir diyalog içine girecek bir siyasi liderlik gereklidir. Ve
tabii ki, sorumluluk duygusu taşıyan, farklı görüşlerin farkında olan, ve
bunları uzlaştırıcı bir şekilde ele alan, hem insanların güvenebildiği, hem de
insanlara esin kaynağı olabilecek bir lider gereklidir.
“Kıbrıslı
Türklere karşı gösterilen şiddet kesinlikle hoşgörülmeyecek”
Esra A: Okullarda çocuklara verilen eğitim bu
ülkede barışın önündeki en büyük engellerden ve milliyetçiliğin en büyük nedenlerinden
biri. Eğitim ve
kilisenin eğitim üzerindeki etkisi ile ilgili politikanız nedir?
Malas: Seçim kampanyamda halihazırda ilan etmiş olduğum
gibi, Sayın Anastasiadis’ten tamamen farklı bir politika izleyeceğim. Kıbrıs
laik bir devlettir. Onun da ötesinde, çok-kültürlü bir ülkedir. Bu, devletin
eğitim politikasına yansımalıdır. Çocuklarımıza, farklılıkları gözetmeksizin,
diğerlerine karşı hoşgörülü ve saygılı olmayı öğretmeliyiz. Seçildiğimde ile
ulusal köken, dini inanç veya cinsel yönelime bakılmaksızın, hoşgörü,
ayırımcılık yapmama ve tüm insanlara saygıyı geliştirmek amacıyla bir eğitim
sistemi reformu gerçekleştireceğim. Sadece toplum olarak gelişmemiz gerektiği
için değil, ülkemizde barışı yaşatabilmek için bu, temel bir gerekliliktir.
Kilisenin toplum içerisinde bir rolü vardır, ama devlet içerisinde rolü
olmamalıdır. Devlet adanın bütünün irade ve oluşumunu yansıtmalıdır. Devletin
milliyetçi ve ayırımcı hislere ve davranışlara karşı yaklaşımının önemini de biliyorum,
ve bu konuda da gerekli adımları atacağım. Somut bir örnek vermek gerekirse,
diğer toplumun bireylerine karşı gösterilen şiddet kesinlikle hoşgörü ile
karşılanmayacak ve bu tarz olaylara karışanlar kim olursa olsun,
davranışlarının yasal sonuçlarına katlanacak.
Esra A: Kıbrıslı Türk çözüm güçleri ile işbirliğiniz var mı?
Seçilmeniz durumunda Kıbrıslı Türklerle nasıl bir ilişki kuracaksınız veya nasıl
bir siyaset izleyeceksiniz?
Malas: Uzun
yıllardır Sayın Akıncı, Sayın Talat ve Sayın Nami de dahil olmak üzere kilit
Kıbrıslı Türk siyasetçileri kişisel olarak tanıyorum. Kendilerini çok iyi
arkadaşlarım olarak görüyorum, ki bu, siyasette önemlidir. Sadece var olan
arkadaşlıklarımı devam ettirmekle kalmayacak, çevremi geliştirmek için elimden
geleni yapacağım. Niyetim sivil toplum ile sürekli bir diyalog kurarak
müzakerelerin tüm boyutlarını tartışmak ve tüm endişelerini ele almaktır... Bu
diyalog, doğrudan görüşmelere paralel yürütülecek ve kesinlikle müzakerelerin
yeniden başlamasını geciktirmek için bahane olmayacak, veya müzakerelere direk olarak
katılımımı engellemeyecek. Ayrıca, cumhurbaşkanlığına,
Kıbrıs Türk toplumu ile bağların kurulması ve ilişkilerin geliştirilmesinden
sorumlu bir Kıbrıslı Türk yetkili atayacağım. Özellikle de çözüm yanlısı
güçler arasında diyalog, olumlu bir sonuç ve yaşayabilir bir çözüm için ön
şarttır. Hiçbir siyasi anlaşma, çözüme inanan ve bunun için çalışan
siyasetçiler arasında etkileşim olmaksızın yaşatılamaz. Programım çerçevesinde birleştirici bir güç olacak ve iki toplum
arasındaki işbirliğini güçlendirecek bir Medeniyet ve Kültür Enstitüsü
kuracağım.
“EOKA-B
teröristi silahını ağzıma soktu”
Esra A: Aileniz, Makarios’a olan yakınlıkları nedeni ile
EOKA-B’nin hedefi oldu ve siz küçük bir çocukken EOKA-B’nin şiddetini
yaşadınız. Bu olay, bugün savunduklarınızda etkili oldu mu?
Malas: Evet, dediğiniz
gibi ailem Makarios ile çok yakındı. Annem Makarios’un yakın bir akrabasıydı ve
babam da 1974 öncesi, özellikle Mağusa bölgesindeki EOKA-B faaliyetlerine karşı
mücadele konusunda Makarios’un yakın çalıştığı kişilerden biriydi. Dolayısıyla
babam bir hedefti. EOKA-B Mağusa bölgesinde çok aktifti ve birçok şiddet
olayına karıştı. Sanırım 29 Temmuz 1974 günü idi. Polis ve askerdeki bazı
kişiler tarafından desteklenen bir grup EOKA-B teröristi, babamı aramak için
evimize geldi. Aralarından bir tanesi – ki kendisi çok iyi bilinen bir EOKA-B
üyesidir, adını açıklamayacağım ama Kıbrıslı Türkler tarafından da çok iyi
biliniyor çünkü sadece Kıbrıslı Rumlara değil Sandallar ve Atlılar’da Kıbrıslı
Türklere de silah çekmiş bir kişidir – beni evden dışarıya sürükledi, duvara yasladı ve silahını ağzıma soktu.
‘Baban nerede, onu bulup öldüreceğim’ dedi. Sadece 7 yaşındaydım ve bu olayın
benim üzerimde travmatik bir etkisi oldu. Bu ülke milliyetçilik ve ırkçılıktan
çok çekti. Dolayısıyla, toplumumuz içerisinde hem faşizme hem de ELAM ve diğer
aşırı hareketlerin faaliyetlerine karşı mücadelenin güçlü bir savunucusu oldum.
Bunlar gerçek birer tehdittirler. Ve şu an yaşadığımız gibi açmazlar, bu tarz
hareketler için çok verimli ortamlardır. Sözümona ılımlı sesler Kıbrıs sorununu
çözümsüz bıraktıkça bu tarz faaliyetlerin gelişip yayılmasına zemin
hazırlıyorlar.
Guterres çerçevesi:
Siyasi eşitlik
2:1 oranı ile
Dönüşümlü Başkanlık
Karar-alma (etkin
katılım): Bir olumlu oyun aranacağı salt çoğunluk.
Toplumlar için
hayati öneme sahip konular durumunda tıkanıklıkların aşılması mekanizması.
Mülkiyet
İki mülkiyet
rejimi: toprak düzenlemelerine tabi olan ve olmayan bölgeler için: Toprak
düzenlemelerine tabi olan yerlerde rejim, mülkünden edilen sahiplere öncelik
verecek.
Toprak
düzenlemelerine tabi olmayan yerlerde rejim, şu anki kullanıcıya öncelik verecek.
Spesifik unsur üzerinde daha ileri tartışmalar yapılacak.
Toprak
Belli bölgeler
ile ilgili Kıbrıslı Rumların dile getirmiş olduğu endişelere cevap verebilmek
için Kıbrıslı Türklerin sunduğu haritada bazı düzenlemeler gerekmektedir.
Güvenlik ve garantiler
Müdahale hakkının
geçerli kalacağı bir sistem sürdürülebilir değildir. Garanti Antlaşmalarının
kapsadığı alanların yerini, iki tarafça üzerinde mutabık kalınan ve çeşitli
boyutları içeren, yeterli uygulama izleme mekanizmaları alabilir. Bunların bazılarında
garantör güçler de dahil olabilir. Güvenlik sistemi her iki toplumun da
birleşik Kıbrıs’ta kendisini güvende hissetmesini temin etmeli, ve bir tarafın
güvenliği diğerinin güvenliği pahasına olmamalı.
Asker konusu
Garanti Antlaşmasından farklı bir konudur ve farklı bir formatta ele
alınmalıdır. Asker ile ilgili konular üzerinde (sayı, çekilmenin söz konusu
olup olmayacağı ve zamanı, takvim, vs) doğru zaman geldiğinde en üst düzeyde
anlaşmaya varılacak.
Eşdeğer muamele
Malların serbest
dolaşımı (= gümrük birliği + birincil tarımsal ürünler için bir kota üzerinde
anlaşılacak), hizmetler ve sermayede sorun yok.
Kişilerin serbest
dolaşımı: rejim turistlerin, öğrencilerin ve mevsimsel işçilerin girişine izin
verecek. Daimi ikametgah isteyenler söz konusu olduğunda Kıbrıs’taki Yunan ve
Türk vatandaşlarına eşdeğer muamele yapılacak.
Çözümün Uygulanmasını İzleme Çerçevesi
Taraflar
sorumlulukları çerçevesinde, aşağıdaki anlaşma hükümlerini yerine getirecek:
· Anlaşmanın anayasal yönü
· Toprak düzenlemeleri
· Polis faaliyetlerine ilişkin hükümler
· Yabancı askerlerin çekilmesi, yerel
kuvvetlerin terhisi
· Mülkiyet çözümlerinin (çözümünün)
uygulanması
· AB müktesebatı ile uyum (AB tarafından
izlenecek)
1. KADEME
Askerin çekilmesi
ve terhis de dahil, yerinde yapılacak operasyonel izleme BM misyonu tarafından
gerçekleştirilecek. BM Güvenlik Konseyi’ne anlaşmanın tüm yönleri ile ilgili üç
ayda bir rapor iletilecek. Diğer aktörler de bir rol oynayabilir (örneğin
müktesebata uyum ile ilgili konularda AB)
2. KADEME –Anlaşmanın Taraflarının Yer Alacağı
Komite (COP)
Oluşum: Federal
Hükümetten 2 temsilci (1 Kıbrıslı Rum, 1 Kıbrıslı Türk), her kurucu devletten 1
temsilci, Türkiye’den 1, Yunanistan’dan 1, ve başkan görevinde BM’den 1
temsilci.
Rol: Uygulayıcı
bir role sahip olmayan komitenin sorumlulukları şunlar olacaktır: BM misyonu
tarafından hazırlanan taslak raporların gözden geçirilerek tüm uygulamanın
değerlendirilmesi, yazıma ilişkin rol üstlenmeden gerekli yerlerde raporların
içeriğine katkıda bulunulması, istişare yoluyla uygulamaya ilişkin sorunlara
değinilmesi, sorunların çözümü.
3. KADEME (opsiyonel)
Seçkin kişilerden
oluşan bir grup. Seçkin veya güvenilen Kıbrıslı ve/veya uluslararası
kişilikler.
Rol: Uygulamaya
dair tavsiye, destek ve öneriler sunmak, COP’ta bulunan uygulayıcı taraflardan
girdi almak, BMGS ve/veya uygulayıcı taraflara uygulamanın gidişatı ile ilgili
tavsiye vermek.
4. KADEME
BMGS tarafından
tarafsız uygulama sertifikasyonu
Rol: BM Misyonu
tarafından hazırlanan raporlar temelinde, BMGS çözümün uygulanmasının yolunda
gidip gitmediğini ilan eder. BMGS Direk olarak uygulayıcı taraflardan da girdi
alabilir.
5. KADEME
BM Güvenlik
Konseyi
Ek bir önlem
olarak, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs, uygulama raporları gündeme alınıp
görüşülürken Güvenlik Konseyi oturumlarına katılmaya davet edilebilir.
No comments:
Post a Comment