Kıbrıs’ta yaşayan
Sırp avukat ve insan hakları aktivisti Liliana Tatic, 23 Nisan kutlamalarına
katılmak üzere hafta içerisinde Larnaka havaalanına gelen, ancak kuzeye geçmeden
Sırbistan’a geri dönen çocukların sınır dışı edildiğini açıkladı.
Kıbrıs
Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Salı günü yaptığı açıklamada, çocukların
girişlerine engel olunmadığını veya sınır dışı edilmediklerini, kendilerine
sadece kuzeye geçmenin Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı olacağının
söylendiğini, bunu öğrenen kafilenin kendi istekleri ile ülkelerine döndüğü
açıklamıştı.
“Kıbrıs Dışişleri
Bakanlığı’nın açıklamaları yanlış ve gerçek dışıdır,” diyen avukat Tatic,
Pazartesi sabahı 3:10’da Larnaka’ya varan 13 çocuk ve 4 yetişkinden oluşan Sırp
kafilenin Kıbrıs’a girişine izin verilmediği belirtti. Kendilerine “ülkeye
girişe sınırda ret” formu verildiğini, pasaportlarına yetkililerce el konduğunu
ve kafilenin 24 saati aşkın bir süre havaalanında bekletildiklerini belirtti.
Tatic, sosyal
medya sayfasında yaptığı açıklamada, Sırbistan’dan gelen iki özel küçük uçağın
14 kişiyi Salı günü geri götürdüğünü, uçaklarda yeterli yer olmadığı için iki
eğitmen ve bir çocuğun geride kaldığını söyledi. İki eğitmen ve bir çocuğun
kendi masraflarını karşılayarak o gece Larnaka’da bir otelde kalmalarına izin
verildiğini, ancak pasaportlarının havaalanındaki muhaceret yetkililerince
alıkonduğunu, ertesi gün de kendilerini Sırbistan’a geri götürecek tarifeli uçağa
“sınır dışı edilen suçlulara yapıldığı gibi” polis eskortu ile götürüldüklerini
belirtti.
Tatic’in yaptığı
açıklamanın tam metni:
Kıbrıs’a seyahat
etmek için Sırp vatandaşlarının sadece geçerli bir pasaporta ihtiyacı var;
vizeye, davet mektubuna, kefile veya rezervasyona gerek yok... sadece bir
pasaport! Ama gerçekten durum bu mu?
Şengen’in, Kıbrıs
ve Sırbistan arasındaki özel ikili anlaşmanın ve derin kökleri olan dostluğun
hilafına, Afrodit’in ülkesi ve aşk adası Kıbrıs’a gelen Sırplar belli ki ikinci
sınıf vatandaş muamelesi görüyor.
Geçtiğimiz
Pazartesi sabahı saat 3:10’da (17 Nisan 2017) karanlık ve serin Larnaka
Havaalanına gelen ve son 2.5 aydır, yapacağı dans gösterisine hazırlanan 11
yaşındaki Sırp kız çocuğu Milica’nın ülkeye girişine izin verilmedi. Milica
yalnız değildi. Yaşları 9-14 arasında değişen 12 diğer çocuk, kafile liderleri
Dejan Tosic ve kendilerine eşlik eden 3 diğer yetişkinin de girişine izin
verilmedi.
Sebep – çünkü
dünya çocuklarına armağan edilmiş ve Kıbrıslı Türkler tarafından organize
edilen bir festivalde yer almak için Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgesine geçeceklerdi.
Sırp
maslahatgüzar Dragon Zurovac ve asistanı Andreas’ın girişimlerine rağmen kafiledeki
14 kişi ertesi gün özel ayarlanmış charter uçaklar ile Belgrad’a geri
gönderildi. Kafile lideri Dejan Tosic, eşi, ve çocuklardan biri geride kaldı
çünkü ayarlanan iki küçük özel uçakta yeterli yer yoktu.
Olayların
kronolojisi belli, ancak daha sonra Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı tarafından
yapılan açıklama yanlış ve gerçekdışı görünüyor.
Kafile, Larnaka
Havaalanına sabah 3:10’da vardı. Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgesinde Kıbrıslı
Türkler tarafından organize edilen Uluslararası bir Festivalde yer almak için
davet edilmişlerdi.
Milica ve
arkadaşlarının Kıbrıs’a girişine izin verilmedi ve kendilerine “ülkeye girişe sınırda
ret” formu verildi. Kafile daha sonra havaalanında alıkondu. Yetkililer
kendilerine su, yiyecek ve uyuyabilecekleri bir yer temin etmedi. Ta ki ertesi
gün Sırbistan’dan özel uçaklar gelip onları kurtarana ve evlerine geri götürene
kadar.
Aynı gün Kıbrıs
Dışişleri Bakanlığı ve Çarşamba günü bakanlık müsteşarı Alexandros Zenon tarafından
yapılan açıklamalarda, “çocukların ülkeye girişlerinin reddedilmediği ve sınır dışı
edilmedikleri, sadece kuzeye geçmelerinin BM kararlarına aykırı olacağının
söylendiği” belirtildi.
İki küçük uçakta
yeterli yer olmadığı için Dejan Tosic, eşi ve bir çocuğun Larnaka’da bir otele
gitmesine izin verildi. Otel masrafını kendileri karşıladılar. Ancak
pasaportlarına havaalanındaki muhaceret tarafından el konulmuştu. O gece otelde
kaldıktan sonra, 19 Nisan’da Dejan Tosic, eşi ve çocuk, tarifeli bir uçakla
Sırbistan’a geri gönderildi.
Bu olaydan nasıl
bir sonuç çıkarabiliriz?
Milica’ya verilen
“ülkeye girişe sınırda ret” formunun bir kopyası burada görülebilir. Müsteşar
Alexandros Zenon’un açıklamasının doğru olmadığı net şekilde ortada.
Bir grup çocuk 24
saati aşkın bir süre boyunca uluslararası bir havaalanında su, yiyecek
verilmeden veya yatacak yer gösterilmeden alıkondu. Air Pink’in özel uçakları
gelmeseydi, bu süre 72 saat olacaktı. Bir Kıbrıslının kendi çocuğuna bu
muameleyi yapması durumunda, kendisine zulüm ve ihmalden dava açılır.
Dejan Tosic, eşi
ve bir çocuğun pasaportuna el kondu, dolayısıyla, net şekilde Kıbrıs’a girmek
ve seyahat etmek konusunda özgür değillerdi. Ve Kıbrıs’tan ayrılırken yolcu
gidiş kapısına kadar polis kendilerine eşlik etti – sınır dışı hallerinde
yapılan uygulama. Dolayısıyla Zenon’un açıklamasında iddia ettiği gibi, üç
kişinin Kıbrıs’ta kalmış olması, diğerlerinin de isteselerdi kalmakta özgür
olduklarının kanıtı değil.
Eğer Litvanya’dan
(AB) ve Şengen üyesi olmayan dolayısıyla Kıbrıs’a girmek için vizeye ihtiyacı
olan Rusya’dan gelen benzer kafilelerin girişine ve aynı organizasyonda yer
almak üzere işgal bölgelerine geçmesine izin verildiyse, burada çok net bir
ayırımcılığın yaşandığı açık.
Kıbrıs tek bir
adadır. Cumhurbaşkanı’nın sık sık, işgal bölgesi lideri ile gülümseyerek el sıkıştığı
fotoğrafları çıkıyor. T harfleri üzerine bant yapıştırılmış siyah taksiler
Larnaka havaalanına gidip geliyor. Kuzeydeki tatil villaları, oteller, tesisler
ve kumarhaneler Larnaka havaalanından gelen uluslararası turistlerle dolu.
Ancak 13 Sırp
çocuk o havaalanında savunmasız bir şekilde alıkondu.
Ben insan hakları
üzerine uzmanlaşmış bir avukatım. Görüşlerimi yazmama gerek olduğunu
düşünmüyorum. Gerçekler zaten açıkça ortada. Sırp çocuklar ve kafile liderleri
Kıbrıs’tan sınır dışı edilmiştir.
Milica, kafilesi
ve Sırplar bir özrü hakkediyor mu?"
No comments:
Post a Comment