Esra Aygın
28 Ekim 2016
Kıbrıslı Türk Lider Mustafa Akıncı ve Kıbrıslı Rum Lider Nikos
Anastasiadis Çarşamba akşamki beş saatlik görüşmede İsviçre toplantısını
neredeyse riske atan anlaşmazlığı çözmek yerine sadece krizi ertelediler.
Kıbrıs Türk tarafı İsviçre’de Güvenlik ve Garantiler de
dahil tüm konuların masada olmasını, ve artık tarafların tüm açıkta kalan
konulardaki durumu görerek hangi noktalarda ne kadar esneyebileceklerine karar
vermelerini istiyor. Bu çerçevede, Kıbrıs Türk tarafı Türkiye ve Yunanistan’dan
da üst düzey temsilcilerin İsviçre’de olmasını ve geri planda gayrıresmi olarak
Güvenlik ve Garantilerle ilgili pozisyonlarını biraz daha olgunlaştırmalarını
talep etti.
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, Çarşamba günü Radyo
Havadis’e yaptığı açıklamada bu yaklaşımın arkasındaki mantığı açıkça ortaya
koydu. Akıncı 11 Şubat ortak anlaşmasında da belirtildiği gibi tüm konuların
birbiri ile bağlantılı olduğunu, eğer 2016 hedefine ulaşılacaksa artık tüm
konuların görüşülmesi gerektiğini söyledi. Akıncı, “Rum tarafı dönüşümlü
başkanlığı kabul etmiyor. Ya kabul etmeyecek, ki bu çözüm olmayacak demektir,
veya kabul etmek için başka şeyler görmeyi bekliyor. Bir tarafın bazı önemli
konuları cebinde tutup başka konuları görmeyi beklediği gibi, Kıbrıs Türk
tarafı da Toprak için Garantilerde veya Yönetimde ne olacağını görmek
isteyebilir. Diğer konuları gözleyerek hareket edecek, bunu istemesi de
normal,” dedi.
Kıbrıs Rum tarafı ise, Güvenlik ve Garantilerin sürecin en
sonunda, tüm diğer konularda bir uzlaşmaya varıldıktan sonra ele alınması
konusunda ısrarcı oldu.
Bu yaklaşımın arkasında çok büyük ihtimalle Toprak ve
Garanti konularını birbirinden tamamıyla ayrı tutarak Kıbrıs Türk tarafını her
iki konuda da esnemeye zorlamaplanı var. Çünkü Toprak ve Garantiler paralel
şekilde ele alınırsa olası sonuç, bir konuda bir tarafın diğer konuda da diğer
tarafın esnemesi olacaktır.
Müzakerelerin bundan sonraki aşamasının nasıl ele alınacağı
ile ilgili bu fikir ayrılığı Çarşamba akşamı beş saat süren gergin görüşmede de
aşılamamış olsa gerek ki, kriz, yapılan muğlak ve her yöne çekilebilecek bir
açıklama ile ertelendi.
Birleşmiş Milletler sözcüsünün görüşme sonrası yaptığı
açıklamada, “İsviçre’deki toplantı, toprak başlığı ve çözümlenmemiş diğer tüm
konulara, birbiriyle bağlantılı şekilde odaklanacaktır” denildi.
Daha önce de yazmış olduğum gibi,mevcut müzakere yöntemi
artık tüketilmiştir.
Geriye kalan ve henüz üzerinde uzlaşmaya varılmamış
dönüşümlü başkanlık, duygusal bağ kapsamında kimlerin mülklerine geri
dönebileceği, ve Toprak ve Güvenlik ve Garantiler gibi konular, tarafların son
‘al-ver’de bağlayacakları konulardır. Dolayısıyla, eğer taraflar çözüm
konusunda samimi iseler, artık tüm bu konuları birlikte ele alıp sonuca yürümek
zorundadırlar. Bu konulardan bir tanesini ayırıp al-ver’in dışında tutmak
maalesef Kıbrıs Rum tarafının çözüm iradesini sorgulamama neden olan bir
tutumdur.
Eğer Rum tarafı tutumunu değiştirip İsviçre’de Güvenlik ve
Garantileri de çoklu konferansın altyapısını hazırlayacak şekilde ele almayı
kabul etmezse Kıbrıs Türk tarafı Toprak konusunu sadece kriterler üzerinde bir
tartışma ile sınırlı tutacak ve masaya harita, köy adı veya yüzdeliklerin
gelmesine izin vermeyecek.
Bu da İsviçre toplantısını havanda su dövmekten öteye
gitmeyen bir zaman kaybına dönüştürecek.
No comments:
Post a Comment