Kaleağası: 21. yüzyılı ıskalıyorsunuz
TÜSİAD
Uluslararası Koordinatörü ve Avrupa Birliği Temsilcisi Dr. Bahadır Kaleağası, adada
bölünmüşlüğün neden olduğu sorunlar nedeni ile tüm Kıbrıslıların 21. yüzyılı
ıskaladığını belirterek, bir çerçeve anlaşmanın imzalanmasını çözümü daha hızlı
ve pratik kılabileceğini söyledi.
İş Adamları
Derneği’nin (İŞAD) düzenlediği “Dünya ve Avrupa Nasıl Değişiyor? Kıbrıs’ın
Ufkunda Neler Var?” konulu panelde konuşma yapmak üzere Kıbrıs’ta bulunan Kaleağası,
dün sabah, Havadis gazetesi ile kahvaltıda bir araya geldi.
Kıbrıs’ta bir
çözüm olması durumunda adanın Akdeniz’in Singapur’u veya Hong Kong’u
olabileceğinin altını çizen Kaleağası, “Önünüzde birçok fırsatlar var. Dünya
değişiyor. Yeni dalgaları bu sefer yakalamanız gerekiyor” dedi.
Çerçeve anlaşma çözümü kolaylaştırır
Özellikle 11
Eylül’den sonraki dönemde, dünyanın, farklı etnik ve dinsel çatışmalara sahne
olduğunu belirten Kaleağası, Kıbrıs’ta enerji kaynaklarının da ortak bir çıkar
olarak değerlendirilerek, çözüme ulaşmanın tüm dünyaya muazzam bir mesaj
vereceğini vurguladı. Kaleağası şöyle devam etti:
“Etnik ve dinsel
olarak farklı ve sorun yaşamış iki grubun barışmasının, bir ortak devlet
kurabilmesinin, bir çözümün olmasının vereceği mesaj - hem de Orta Doğu’nun tam dibinde - Batının
dünyaya da yaymaya çalıştığı yeni idealleri muazzam güçlendirir. Çözüm öyle bir
şey olacak ki, küçük denen Kıbrıs’tan tüm dünyaya, insanlığa olumlu bir mesaj
gidecek. Bu çok önemli.”
Kaleağası,
Kıbrıs’taki çözüm sürecinin bir çerçeve anlaşma ile daha hızlı ve kolay hale
gelebileceğini vurgulayarak, ortak devletin temel direklerinin ortaya konarak
çerçevenin ve çatının oluşturulabileceğini, içinin bu aşamadan sonra
doldurulabileceğini belirtti. Kaleağası, “Artık tekrardan Annan Planı gibi
ayrıntılı bir plan daha zor olabilir, zaman kaybı olabilir, buna gerek yok. Bir
çerçeve anlaşma ile ortak devletin temelini ve çatısını oluşturduktan sonra bunun
yaratacağı güven ortamında diğer sorunları çözmek kolaylaşacaktır. Bir kere o
adımı atınca asıl sorun bitmiştir. Bölünmüşlük bitmiştir. Detaylar daha sonra
şekillenebilir. Sorunları tek tek şimdi en baştan çözelim dediğiniz zaman
metodolojik olarak büyük bir zorlukla karşılaşıyorsunuz” dedi.
Çözümden sonra rüzgar kuzeyin lehine esecek
Bahadır
Kaleağası, Kıbrıs’ta varılacak anlaşmanın her hangi bir açıdan iyi mi kötü mü
olacağının sorulmasının da yanlış bir yaklaşım olduğunu vurgulayarak, “Bir ev
satın alırken bile sadece kaç para veriyorum, ne alıyorum ne kadarda ödeyeceğim
diye bakılmaz. Aldıktan sonra bu ev ne kadar değerlenecek, etrafı, mahalle,
çevre nasıl değişecek, değişince ne olacak diye bakılır. Yani evi sadece
verdiğiniz paraya göre değerlendirmezsiniz. Kafanızda başka birçok etken olur
çünkü o anlaşma, evi satın aldığınız andan ibaret değildir. O anlaşmanın
sonrası da vardır. Aynı şey burada da geçerli. Adadaki askeri varlıktan tutun
da, mülkiyete kadar, toprak konularına kadar, hiçbir konu bir anlık bir fotoğraf
değil. Ortada bir film var. Bir kere bir anlaşma yapıldığı zaman, bir adım ilerlemiş
oluyorsunuz. İlerledikten sonra olacak olanlar, o adımın oluşturduğu ortam
içinde yeni bir anlam kazanırlar. Birinci adımı atınca artık yeni bir ortam oluşuyor.
Yeni bir güven ortamı oluşuyor. İlişkiler daha iç içe geçmeye başlıyor. Yani en
başta bazı şeyler kayıp gibi gözükse de, ikinci - üçüncü adımdan sonra bir
bakıyorsunuz zaman lehinize dönmüş. Sonuçta nasıl bir anlaşmaya doğru gidilirse
gidilsin, anlaşmanın imzalandığı gün ortada bir tablo olacak. Bir yıl sonraki
tablo ise, çok farklı olacak, bunu hiç unutmayalım. Ve rüzgar daima kuzeyin
lehine esecektir. Hem adanın kuzeyinin hem Akdeniz’in kuzeyinin” dedi.
Çözümü başarmak büyük bir onur
Kıbrıs’ta çözümü
başaracak olan liderlerin de tarihe geçeceğinin altını çizen Kaleağası, “Bu
işte bir onur var. Bırakalım maddi çıkarı, bir onur var. Böyle ateşli bir coğrafyada,
Kıbrıs’ı bir başarı hikayesine dönüştürmenin onuru çok önemli. Bir an gelir artık
cumhurbaşkanı değilsinizdir. Ama ömür boyu barış mimarısınız. Tarihe
geçersiniz” dedi. Kıbrıs’ta bir çözüm sürecinin uluslararası toplumu da dahil
edecek çok-taraflı bir çaba olacağı öngörüsünde bulunan Kaleağası, “Hep
Kıbrıs’ta iki kişilik bir tangodan bahsediliyor. Tango iki kişiliktir, ama
burada söz konusu olan tango değil,
halay. Bu süreç, tüm uluslararası camianın içinde olacağı bir halay
gerektiriyor. Ve de her halayda olduğu gibi müzik giderek hızlanıyor. Türkiye
de en önde mendili sallayabilir istiyorsa. Yeter ki müzik iyi gitsin” diye
konuştu.
Türkiye için tek yol AB
Türkiye açısından
gidilebilecek tek yol olduğunu, bunun da Avrupa Birliği yolunda istikrarla
yürümek olduğunu belirten Kaleağası, Türkiye’nin,
petrol veya
doğalgaz gibi klasik güç kaynaklarının hiçbirine sahip olmadığını, bu nedenle Avrupa
tek pazarına entegre, Avrupa standartlarında, AB üyesi olmak yolunda ilerleyen,
aynı zamanda Asyalı dinamizm, Asyalı girişimcilik ve iletişim yeteneklerine
sahip bir Avrasya merkezi modeli ile öne çıkması gerektiğini belirtti. “Türkiye’nin
itibarı, bu modelde başarılı olunduğu sürece dış politikada da ekonomide de hep
arttı,” diye konuşan Kaleağası, “Türkiye, bu modeli, demokrasi, hukuk devleti, iyi
işleyen piyasa ekonomisi ve sosyal kalkınma dinamikleri ile birleştirdiği
dönemlerde, dünyadaki yabancı sermayeden aldığı payı hep artmıştır. Türkiye
cari açığı olan bir ülke. Kapatmanın da en önemli kısmı dış kaynakları
artırmak. Dış kaynaklarını artırmak için de bu imajın, bu modelin güçlenmesi
gerekiyor,” dedi.
Kıbrıs Türkiye önünde engel
Türkiye’nin AB
ile ilişkilerinin canlanmasının önündeki en önemli engellerden birinin Kıbrıs
olduğunun altını çizen Kaleağası, Kıbrıs sorununun denklemden çıkmasının
ardından AB’nin Türkiye’ye kolay kolay bir neden bularak engel olamayacağını
söyledi. Bahadır Kaleağası, Kıbrıs sorununun Türkiye’yi 3 alanda engellediğini
belirtti ve şunları söyledi:
Enerji başlığının bloke edilmesi AB’nin kendi
kendini kurşuna dizmesi
“Kıbrıs sorunu ekonomik
alandaki konuların büyük çoğunluğunu engelliyor. Bu da Avrupalı şirketlere para
kaybettiriyor. AB Komisyonu Türkiye’de Avrupalı şirketlerin karşısına çıkan
sorunları çözmek için mevcut olan araçları kullanamıyor çünkü ilgili müzakere
başlığının açılmasını Kıbrıs veto ediyor. Şirketlerin bu nedenle kaybettikleri para
Kıbrıs’ın milli geli
rini aşacak miktarlar. Bunun yanında, Kıbrıs, enerji başlığını
bloke ediyor. Enerji başlığının bloke edilmesi Avrupa birliğinin kendi ayağına
kurşun sıkması değil, sürekli kendi kendisini kurşuna dizmesi. AB’nin
Türkiye’yi daha iyi entegre edeceği bir enerji politikasına bu kadar ihtiyacı
varken, önüne sürekli engeller çıkıyor. Diğer bir konu ise, Türkiye’nin
demokrasisi ile ilgili endişeler. Avrupa’da birçok kesim Türkiye’nin daha
demokratik bir yönde ilerlemesi için bir an önce müzakere başlıklarının
açılmasını istiyor. Ancak Kıbrıs, bunu engelliyor. Türkiye’nin daha demokratik bir
yönde ilerlemesine köstek olmak, Kıbrıs’ın da kendi kendine zarar vermesi
demektir. Yanı başında demokratik bir toplum mu istersin, Avrupa’dan kopmuş
giderek içine kapanan, aşırı milliyetçi dalgaların sarstığı bir ülke mi
istersin? Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu Türkiye’nin istikbalini etkiliyor.”
Kaleağası Annan Planı’nın
reddedilmesinin Türkiye’ye birçok maliyetinin olduğunu, ama en büyük maliyetinin,
Türkiye’deki demokratik evrime zarar vermesi olduğunu, çünkü AB sürecinin
dinamiklerini bozduğunu da sözlerine ekledi.
No comments:
Post a Comment