Hafif asiditeli yumuşak
tadı, keskin zeytin aroması ve taze kesilmiş çimen kokusu…. Colive, sadece
yapılışı ve kalitesi ile değil, hikayesi ile de benzersiz, özel bir zeytinyağı...
Adı, İngilizcede
‘birlikte’ (co) ve zeytin (olive) kelimelerinin birleşiminden oluşan bu
girişim, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum direktörleri Hasan Siber ve Alexandros
Philippides tarafından, ‘gerçeğe dönüşen bir düş’ olarak tarif ediliyor.
Colive Oil, ‘barışın
bir simgesi’ olarak Kıbrıs’ın her iki tarafından gelen eşit miktardaki ender
bulunan yerel Kıbrıs zeytini ile üretiliyor.
“Bu, Kıbrıs’ın
hikayesi” diyor Hasan. “Kıbrıs’ın, bir türlü ulaşılamayan çözümü yerine,
muhteşem zeytinyağı ile bilinmesini tercih ederim.”
Omorfo ve
Larnaka’daki küçük aile bahçelerinden alınan Kipriaki – Kıbrıs zeytininden
yapılan Colive, “tam bir Kıbrıs zeytin yağı. Kimse ‘bu Türk’tür’ veya ‘Rum’dur’;
‘kuzeydendir’ veya ‘güneydendir’ diyemez. Bu zeytinyağı Kıbrıs’ın toprağından
geliyor. Hepimizi besleyen topraktan” diye ekliyor Hasan.
Hasan ve Alexandros’un
arkadaşlığı 14 yıl önce Nottingham Üniversitesi’ndeki ilk günlerine dayanıyor. Bilgisayar
bilimleri okuyan Hasan, mezun olduktan sonra Londra’da kurumsal finans
sektöründe çalışıyor. Alex ise, finans ve muhasebe okuduktan sonra Kıbrıs’a
dönüyor. İki arkadaş aradan geçen yıllar boyunca hep temasta kalıyorlar.
Colive, Hasan’ın
fikri. Hem benzersiz hem de birleştirici olan bir şey yapmak istediğini
anlatıyor:
“Zeytinyağı tüm
kültürleri, dinleri, tatları aşan bir şey eder… Zeytinyağını herkes sever. Ve
Kıbrıs’ın zeytinyağı, dünyadaki en iyi zeytinyağlarından biri.”
Dünyanın en
iyilerinden olmasına rağmen, gerçek Kıbrıs zeytini ile yapılmış zeytinyağı
bulmak çok zor. Kıbrıs zeytini, zeytinyağı yapımında çok ender kullanılıyor,
çünkü etli bir zeytin değil ve fazla yağ üretmiyor. Bu nedenle, Kıbrıs’taki
çoğu çiftçi, çok daha etli ve dolayısıyla daha ekonomik olan Yunan veya Türk
zeytinine dönmüş durumda.
Alexandros, 2016
yılında, Hasan’ın zeytinyağı üretme fikrini kendisine ilk açtığı soğuk Noel
gününü hatırlıyor: “Ofisime geldi ve ‘zeytinyağı işine girmek istiyorum’” dedi.
“İlk tepkim, ‘Ama
şu anda Noel, her yer kapalı,” demek oldu” diye devam ediyor Alexandros. İkisi birden
kahkaha atıyor.
Daha önce bir
dizi girişim ve teknoloji start-up’ında yer alan Hasan, Colive’in operasyonel
ve pazarlama kısmı ile ilgileniyor. Kurumsal uluslararası start-uplar konusunda
tecrübeli olan Alex ise, işin finans kısmını yürütüyor. Colive bu açıdan ideal
bir ortaklık gibi görünüyor. İkisi de yemek yemeye meraklı, ki bu da yaptıkları
iş açısından bir artı!
Alexandros bu
fikri gerçekleştirmeyi kabul edince, Hasan 2017 yılının yaz aylarını İtalya’da
zeytinyağı someliyesi (tadım uzmanı) olmak için eğitim alarak geçiriyor. Zeytin
ağaçlarının nasıl yetiştirildiğinden nasıl budandığına, zeytinyağının nasıl
yapıldığından nasıl tadıldığına kadar her şeyi öğreniyor. Bu eğitim ve bilgiler
ikilinin ağaçtan sofraya kadar tüm süreci kontrol edebilmesi ve
denetleyebilmesi açısından çok önemli.
Colive Oil için
kullanılan zeytinleri üreten ağaçların çoğu tarihi ağaçlar, diye anlatıyor
ikili. Bu da onların gerçek Kıbrıslı kimliğini ispatlıyor.
Adı ‘Barış’ olan
900 yıllık ağacın önünde duruyoruz. ‘Barış’ Hasan’ın en sevdiği ağaç.
“Bu ağaçlar
yüzlerce yıldır ayakta” diyor Hasan. “Yani gerçek Kıbrıs zeytin ağaçları. Bu
ağaçlar Lüzinyan döneminde, Cenevizliler döneminde, Venedikliler döneminde,
Osmanlılar döneminde ve İngiliz yönetimi döneminde buradaydı… Yüzyıllar boyunca
Kıbrıs’ın tarihine tanıklık ettiler. Şimdi ise modern Kıbrıs’ta barışı büyütüyorlar.”
Daha önce hiç
yapılmamış olan bir şeyi yapmak, özellikle Kıbrıs’ın siyasi sorunundan
kaynaklanan özel kurallar nedeni ile oldukça zor oluyor. Colive şirketi, her
iki tarafta da kayıtlı. İki taraf arasında para transferi mümkün olmadığından, şirketin,
her iki taraftaki banka hesaplarına ek olarak Avrupa’da da bir hesabı var.
Colive
zeytinyağının çıkarıldığı değirmen Larnaka’da. Bu da, Omorfo’dan toplanan
zeytinlerin güneye geçirilmesi, orada Larnaka’dan toplanan zeytinlerle
birleştirilmesi ve sıkılması anlamına geliyor. Yeşil Hat tüzüğü kapsamındaki
zeytinlerin ilk kez 2017 yılının Kasım ayında kuzeyden güneye geçirmek,
ikilinin hiç unutmayacağı bir macera oldu.
“Omorfo’da
zeytinleri topladık ve en yakın geçiş noktası olan Bostancı’dan geçirmeye karar
verdik” diye anlatıyor Hasan ve Alex, heyecanla, birbirlerinin sözünü
tamamlayarak. “Ama bize oradan geçemeyeceğimizi, Tarım Bakanlığı ve Sağlık Dairesi
yetkililerinin gelip zeytinleri kontrol etmesi gerektiğini, bunun da sadece
Lefkoşa geçiş noktasında yapılabileceğini söylediler. Bu arada gece yarısı
olmuştu. Zeytinlerle birlikte Lefkoşa’ya sürdük. Sabah geçiş noktasında kontrole
gelen yetkililer, zeytinleri geçirebilmek için kasaların içindeki tüm yaprak ve
dalları temizlememiz gerektiğini, zeytinlerin üzerinde toprak olmaması gerektiğini
söyledi.”
Bu kalitede bir
zeytinyağı için, zeytinlerin 48 saat içerisinde değirmene gitmesi gerekiyordu.
Hasan zeytinleri temizlemek için bir ekip oluşturdu.
“Ben, 92
yaşındaki büyükannem, amcam, kuzenim… Hepimiz oturduk ve 40 kasa zeytini tek
tek temizledik. İki gün boyunca uyumadım” diye anlatıyor Hasan gülerek.
O günden sonra
zeytinleri temizlemek için bir aletin olduğunu keşfettiler. “Zeytin temizleme
işini tekrardan icat ediyoruz,” diye ekliyor Hasan kendi kendi ile dalga geçer
gibi. “Bir dahaki sefere onu kullanacağız”
Bu garip kurallar
ve son dakika çıkan sorunlar Hasan ve Alexandros’un gözünü hiç korkutmuşa
benzemiyor.
“Bu yaptığımız işi
bu nedenle yapıyoruz, tek bir Kıbrıs hayal ediyoruz” diyor Hasan. “Zeytinleri
kuzeyden güneye geçirmek yerine dünyanın herhangi bir yerine göndermek bizim
için daha kolay olurdu. Ama biz hiç ‘yapabilir
miyiz?’ diye sormadık. Bizim sorduğumuz soru hep, ‘bunu neden daha önce kimse
yapmadı?’ oldu.”
Altı tam zamanlı
çalışan ve birkaç serbest çalışan ile Colive, ilk 2,000 şişe saf sızma zeytinyağını
birkaç ay önce üretti ve Kıbrıs’ın her yerinde, Avrupa’da, Avustralya’da ve
ABD’de satışa çıkardı.
Organik olmasına
rağmen, kuzeyde bunun kontrol ve sertifikasyon mekanizması olmadığından etiketinde
organik ibaresi yer almıyor.
Bu natürel sızma
zeytinyağı, şişelenmeden önce, tadımını bizzat Hasan ve Alexandros kendileri
yapıyor.
“Birer somun
ekmek alıp değirmene gidiyoruz” diye anlatıyor Alexandros, yüzünde yaramaz bir
çocuk ifadesi ile. “O gün bizim ziyafet günümüz oluyor. Niş, yüksek kalite bir
ürün satıyoruz. Buna kendi kalite güvencemizi vermemek büyük günah olur.”
Colive Oil’in birlikteliği
kutlayan ambalajı özel tasarlanmış. Ambalajı açmak için tel örgü şeklindeki bölümün
yırtılması gerekiyor. Yine özel tasarlanmış el yapımı porselen kapağı, zeytinyağını
paylaşmak için bir kase görevi görüyor. Colive Oil, adından ambalajına,
tasarımından kasesine kadar, gerçekten “barışın simgesi.”
Fiziksel olarak,
siyaseten, ve psikolojik olarak bölünmüş bir ülkede ve dünyada, Colive Oil’in
büyük bir misyonu var. Hasan’ın çok güzel bir şekilde özetlediği gibi:
“Aynı kaptan
yerseniz, aynı ekmeği paylaşırsanız düşman olamazsınız.”
Colive, karının %10’unu
bölünmüş toplumları bir araya getirmeyi amaçlayan projelere bağışlamaktadır.
Daha fazla bilgi için: www.coliveoil.com
Facebook: Colive Oil
Twitter: @COlive_oil
Instagram: Colive
No comments:
Post a Comment