Showing posts with label BM Güvenlik Konseyi. Show all posts
Showing posts with label BM Güvenlik Konseyi. Show all posts

Friday, 11 March 2022

Guterres: Kıbrıs sorununa çözüm çabaları imkansız hale gelebilir

BM Genel Sekreteri Guterres Güvenlik Konseyi’ne rapor sundu:

Guterres: Kıbrıs sorununa çözüm çabaları imkansız hale gelebilir 

Esra Aygın 

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, iyi niyet misyonu ile ilgili BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda karşılıklı olarak kararlı adımların atılmaması durumunda Kıbrıs sorununa karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm bulma çabalarının imkansız hale gelebileceği uyarısında bulundu. 

19 Haziran 2021 – 15 Aralık 2021 dönemini kapsayan raporda Guterres: “Endişe ile not ederim ki, bu son dönem içerisinde toplumların pozisyonlarının daha sabit hale geldiği ve birbirinden daha da uzaklaştığı görülüyor” dedi ve geçen zamanın Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm bulunması çabalarını zorlaştırdığını vurguladı. 

Genel Sekreter, liderlerden geleceğe daha pragmatist bakmalarını isteyerek: 

Çözümsüzlük tüm Kıbrıslılar için olumsuz sonuçlar doğurur 

“Siyaseten herhangi bir gelişmenin olmaması tüm Kıbrıslılar için önemli olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Tüm taraflara sürece yardımcı olmayacak eylemlerden kaçınmaları ve diyalog yolu ile çözüm aramaları çağrısında bulunuyorum. Kararlı adımların atılmaması durumunda Kıbrıs ve çevresindeki dinamikler ve seçim takvimleri, Kıbrıs sorununa karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm bulma çabalarını imkansız hale getirebilir” dedi. 

Taraflara esnek olmaları ve sağlam siyasi irade ortaya koymaları çağrısında bulunan Guterres, raporuna, “Taraflara anlamlı barış müzakerelerinin yeniden başlaması için ortak bir zemin bulmak adına yapıcı bir şekilde çalışmaya davet ederim” diye devam etti. 

BM temsilcisinin rolü ve görevi konusunda görüş birliği yok 

Atanması öngörülen BM temsilcisinin, ortak zemin bulma çalışmasının başını çekerek sürece kritik bir destek teşkil edebileceğini belirten Genel Sekreter, tarafların temsilcinin rolü ve görevi ile ilgili farklı görüşlere sahip olduğunu, bu yöndeki çabanın devam ettiğini söyledi. 

Guterres garantör güçlere de, Kıbrıs sorunun çözümü ve tüm Kıbrıslılara barış ve refah getirme çabalarını desteklemek için ellerinden geleni yapmaları çağrısında bulundu. 

Anlaşmaya olan inanç düşmekte 

BM Genel Sekreteri, raporlama dönemi içerisinde, Kıbrıs’ta müzakere edilmiş bir anlaşmaya varılacağına olan inancın düşmeye devam ettiğini ve her iki toplumun da herhangi bir ilerleme sağlanabileceği yönündeki şüphesinin arttığını belirtti.  

“Maraş’taki gelişmelerden endişeliyim”

Özellikle kapalı Maraş’ta atılan belli adımların hem iki taraf hem de iki toplum arasındaki güvensizliği artırdığına dikkat çeken Genel Sekreter Guterres, Güvenlik Konseyi’nin kapalı Maraş ile ilgili açıklama ve adımları kınamış olduğunu hatırlattı ve “Kapalı Maraş ile ilgili gelişmeler konusundaki endişemi tekrar ederim. Birleşmiş Milletler’in Maraş ile ilgili pozisyonunda hiçbir değişiklik yoktur” dedi. Guterres bu konudaki Güvenlik Konseyi kararlarını da hatırlatarak bu kararlara tümüyle uyulmasının öneminin altını çizdi. 

Teknik Komitelerde ilerleme yok

Kültürel Miras, Yayıncılık ve Telekomünikasyon, ve Sağlık Teknik Komitesi dışındaki komitelerin herhangi bir ilerleme kaydedememiş olduğuna dair endişelerini belirten Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin liderlere, komitelere, işlerini yapmaları önündeki engelleri kaldırmak ve etkin şekilde faaliyet göstermelerini sağlamak için gerekli siyasi desteği vermeleri çağrısında bulunmuş olduğunu hatırlattı. 

Özlü görüşmelerin olmayışının ve tarafların Kıbrıs sorunu ile ilgili pozisyonları arasındaki farkın teknik komitelerin çalışmalarını da etkilemeye başlamış olduğunu vurgulayan Guterres, komitelerin çalışmaları ile ilgili - aynı Kıbrıs sorununda olduğu gibi - ortak bir zemin olmadığına dikkat çekti. 

Guterres özellikle, Güvenlik Konseyi’nin, barış önündeki engelleri ele almak adına, okul kitapları da dahil okul materyallerinin ortak şekilde gözden geçirilmesi çağrısı ile ilgili herhangi bir gelişmenin yaşanmamış olmasının altını çizdi ve bunu “üzücü” olarak nitelendirdi. 

“Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk liderleri ve onların temsilcilerini güven yaratıcı önlemler üzerinde bir arada çalışmaya ve teknik komitelerin çalışmalarını canlandırmaya davet ederim” diyen Genel Sekreter, liderlerden ter terminoloji de dahil mevcut zorlukları aşarak tüm komitelere pratik ve siyasi destek vermeleri çağrısında bulundu. 

Kıbrıs ve etrafındaki gerginlik endişe verici 

Hidrokarbon araştırmaları ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları konusundaki anlaşmazlık ile Yunanistan ile Türkiye arasında yükselen tansiyonun bölgedeki gerginliği artırdığına dikkat çeken Guterres:

“Kıbrıs içerisinde, çevresinde ve Doğu Akdeniz bölgesinde yükselmekte olan gerginlik beni endişelendirmektedir. Kıbrıs ve çevresindeki doğal kaynaklar her iki toplumun da faydasına olacak şekilde kullanılmalıdır ve tarafların Kıbrıs sorununa karşılıklı kabul edilebilir ve kalıcı bir çözüm bulması için güçlü bir nedendir” dedi. 

Guterres tüm taraflara bu konuda itidal çağrısı yaptı ve gerginliğin azaltılması için ciddi çabaların sarf edilmesi çağrısında bulundu. 

AB Dijital COVID Sertifikası 

Kıbrıslı Türklerin AB Dijital COVID Sertifikasına tam ve eşit erişimi konusundaki önemli zorlukların devam etmekte olduğunu vurgulayan Genel Sekreter, bu konunun bir öncelik olarak ele alınması ve daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti. 

Ekonomik uçurum zarar verir

İki tarafın ekonomileri arasındaki uçurumun geçmişte elde edilmiş olan önemli yakınlaşmalara zarar verebileceğini belirten Guterres, toplumlar arasında daha fazla ekonomik ilişki ve daha fazla ada-içi ticaretin teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.

Müzakere heyetlerinin yüzde 30’u kadın olmalı 

Kadınların anlaşmazlıkların çözümlenmesi ve barış süreçlerine karar verici seviyelerde katılımlarının sağlanması için çağrı yapan Guterres, bu konudaki Güvenlik Konseyi kararlarını hatırlattı ve taraflardan, bundan sonraki müzakere heyetlerinin yüzde 30’unu kadınların oluşturmasını temin etmelerini istedi. 

Son olarak, liderlerden, iki toplum arasındaki temas ve işbirliğini cesaretlendirmelerini isteyen Guterres, liderlerin, müzakere süreci yeniden başladığında kadınları, azınlıkları, gençleri ve engellileri de içine alan daha kapsayıcı bir barış süreci inşa etmeleri gerektiğinin altını çizdi. 


https://www.yeniduzen.com/guterres-kibris-sorununa-cozum-cabalari-imkansiz-hale-gelebilir-148228h.htm


Çözümsüzlük sahada yeni olgular yaratıyor

 

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü ile ilgili raporunu Güvenlik Konseyi’ne sundu: 

Çözümsüzlük sahada yeni olgular yaratıyor

Esra Aygın 

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü ile ilgili BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda, resmi müzakerelere başlamak konusunda herhangi bir ilerlemenin olmamasının sahada yeni olguların yaratılmasına zemin hazırladığını vurguladı. Guterres, bu olguların, diğer tarafça ‘provokatif’ olarak görülen eylemler olduğunu belirtti. 

19 Haziran 2021 – 15 Aralık 2021 dönemini kapsayan raporda, Genel Sekreter, söz konusu dönem içerisinde siyasi gerginlikler ve güvensizliğin önemli güven yaratıcı önlemlerin de uygulanmasını engellediğine dikkat çekti. 

Gerilimi tırmandırma politikası 

Raporlama dönemi içerisinde, UNFICYP’in sahada önemli ihlallerle karşılaşmış olduğunu söyleyen Guterres, “Bu trend, taraflar arasında halihazırda var olan zor ortamı daha da kötüleştirecek sistematik bir gerilimi tırmandırma politikasına dönüşebilir,” uyarısında bulundu. 

Guterres, Kıbrıslı Türklerin bazı geçiş noktalarında ve özellikle de Derinya’da kötü muamele gördüğü iddialarına da değindi. 

Geçiş noktalarındaki kısıtlamaların kaldırılmış olmasının, iki toplum arasında anlamlı bir etkileşime neden olmadığına dikkat çeken Guterres, “Toplumlar birbirlerinden uzak ve kendi taraflarındaki iç konulara odaklıdır. Geçen zaman ve toplumların birbirlerinden daha da uzaklaşması riski karşısında Kıbrıslıların günlük hayatını etkileyen konularda güven artırıcı faaliyetler ve iş birliğinin desteklenmesi gerekmektedir” dedi. 

Guterres, toplumlar arasında daha yakın iş birliğini teşvik etmeye çalışan yerel ve uluslararası aktörlerin, kuzeyin statüsü ile alakalı engellerle ve “tanıma” endişeleri ile karşılaştıklarının altını çizdi. Genel Sekreter, Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs politikası devam ettiği ve Güvenlik Konseyi’nin bu konudaki kararları orada olduğu sürece tanıma ile ilgili endişelerin daha fazla işbirliğinin önünde bir engel teşkil etmemesi gerektiğini vurguladı. 

Ara bölgede izinsiz faaliyetler 

Ara bölgenin her iki tarafça izinsiz inşaat çalışmaları ile ihlal edilmiş olduğunun altını çizen Guterres, bunun taraflar arasındaki gerginliği tırmandırdığına dikkat çekti. “Hem bireysel, hem de asker de dahil iki tarafın otoritelerince yapılan inşaat çalışmaları karşılıklı tepkilere neden oldu,” diyen Guterres, söz konusu inşaat çalışmalarının BM’nin ara bölge sınırlandırmasını ve UNFICYP’in yetkilerini de göz ardı ettiğini belirtti. Genel Sekreter, her iki tarafa BM’nin ara bölge sınırlandırmasına saygı göstermeleri çağrısında bulundu. 

Güney ateşkes hattına paralel çekilen 12,009 metrelik dikenli telin yüzde 85’inin ara bölge içerisinde olduğunu vurgulayan Guterres, bu telin kaldırılmasına yönelik çağrıların cevapsız kaldığını ve telin BM’nin devriye yolunu 11 noktada kesmekte olduğunu belirtti. 

Guterres, “İzinsiz yapılar UNFICYP’in ana endişelerinden biridir, çünkü kalıcı bir ihlal teşkil etmektedirler ve diğer taraf da bunları saldırı olarak görmektedir,” ifadelerini kullandı. 

Güvenlik Konseyi’nin ara bölgedeki tüm izinsiz yapıların kaldırılması talebini hatırlatan Guterres, her iki tarafa ateşkes hattı içinde ve boyunca, izinsiz askeri ve sivil faaliyetleri engelleme çağrısı yaptı. 

Genel Sekreter, ara bölgenin her iki tarafındaki gözetleme teknolojisinin geliştirilmesine de değinerek, bunun UNFICYP’e danışılmadan yapıldığının altını çizdi. 

Maraş endişe kaynağı

Kapalı Maraş’taki gelişmeler ile ilgili duyduğu endişeyi ortaya koyan Genel Sekreter Guterres, Güvenlik Konseyi’nin bu konudaki kararına rağmen, Maraş’taki uygulamalardan geri dönülmediğini belirtti. 

Temmuz 2021’de Maraş’ın yüzde 3.5’inin askeri statüsünün kaldırılacağı açıklamasının ardından sahada, bitkilerin temizlenmesi dışında önemli bir değişiklik gözlemlenmediğini de sözlerine ekleyen Guterres, diğer noktalarda ufak çaplı altyapı çalışmaları (elektrik, yol asfaltlama, kapalı devre televizyon kameralarının yerleştirilmesi, sokak lambaları vs) gibi çalışmaların yapıldığını belirtti. 

Maraş’ın halka açık kısımlarına çok miktarda ziyaretçi geldiğini, birden fazla kez UNFICYP’in gözetleme noktalarının ihlal edildiğini, bu nedenle UNFICYP’in iki gözlem noktasının etrafına çit çektiğini söyleyen Guterres, bu nedenle, Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri ile birkaç haftalık bir gerginlik yaşandığını not etti. 

Guterres, “UNFICYP Maraş Konusunda Güvenlik Konseyi kararları ile hareket etmektedir ve misyon kapalı şehirdeki gelişmelerle ilgili endişelerini tekrar tekrar iletmiştir. BM Maraş’taki durumdan Türkiye Hükümetini sorumlu tutmaktadır” dedi. 

Maraş ve Strovilya’da BM’nin hareket özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar konusunda bir gelişme yaşanmadığına dikkat çeken Guterres, Strovilya’da Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetlerine ait noktada gereğinden çok asker bulunduğunun da altını çizdi. 

Ateşkes hattındaki askeri varlık artıyor 

Raporlama döneminde karşılıklı kuvvetler arasındaki askeri gerginliğin düşük olduğunu ancak askeri varlığın ve faaliyetin artırılması çalışmalarının iki tarafta da devam ettiğini belirten Guterres, nicelik olarak daha az askeri ihlal yaşansa da, bu ihlaller daha ciddi ihlallerdi, dedi. 

Guterres, “Her iki tarafta da ek gözetim ekipmanlarının yerleştirilmesi, gözetleme noktalarının geliştirilmesi ve ara bölgeye yakın tatbikatların yapılması gibi, ateşkes hattının güçlendirilmesi faaliyetleri devam etti” dedi. 

Genel Sekreter, ateşkes hatlarındaki gözetleme kapasitesinin artırılmasının nedeni olarak mülteci ve düzensiz göçmenlerin gösterildiğini belirtti ve UNFICYP’in gözetleme noktalarındaki gözetleme teknolojisine, ancak aynı bölgedeki askeri personelin azaltılması halinde tolere edebileceğini vurguladı. 

Düzensiz göç ve sığınmacıların kuzeyden güneye yasadışı geçişlerinin, iki taraf arasında gerginlik konusu olmaya devam ettiğinin altını çizen Guterres, “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yapılan iltica başvurularında geçtiğimiz yıl önemli bir artış yaşanmış olsa bile, bu sayı 2019’daki sayının altındadır” dedi.  Guterres “Ekim ayı sonuna kadar 10,508 kişi iltica başvurusunda bulunmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti, iltica başvurusunda bulunanların %80’inin ara bölgeden geçmiş olduğunu söylemektedir,” dedi. 

Doğrudan temas mekanizması 

Askerin birbiri ile doğrudan temas edebilmesi için bir mekanizmanın kurulması ile ilgili Güvenlik Konseyi çağrısına rağmen, bu konuda herhangi bir karar alınamadığını belirten Guterres, bu mekanizmanın kurulmasına her iki taraftan da engeller konulduğunu belirtti. Guterres, “Güney bu mekanizmada sadece Türk askerinin bulunmasını talep ederken, kuzey bu mekanizmada sadece Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetlerinin yer almasını istemektedir,” dedi. 

Böylesi bir mekanizmanın, tarafların ara bölge ve etrafındaki günlük gerginlikleri çözmesini sağlayacağını vurgulayan Guterres,  taraflardan, diğer askeri güven yaratıcı önlemlerin yanı sıra, bu mekanizma ile ilgili öneriyi ele almalarını rica etti. 

Mayınlar

29 şüpheli tehlikeli alanın mayınlardan temizlenmesi için herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini belirten Genel Sekreter, Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri’nin bu konuyu tartışmak için potansiyel bir istek göstermiş olduğunu ancak Milli Muhafız Ordusu’nun bunu tartışmak istemediğini söyledi. 

Pile’de yasadışı faaliyetler artıyor 

Genel Sekreter Guterres, Pile’de son altı ayda yasadışı kumarın arttığını belirterek, “bölgede yasadışı faaliyetlerdeki artış her iki tarafı da endişelendirmektedir” dedi. Guterres “BM yardımı ile bu konunun nasıl ele alınması gerektiği ile ilgili bir plan ortaya konmaya çalışılmaktadır. Tarafları, en kısa zamanda, bu durumu ele almak için etkin yöntemler bulmaları konusunda cesaretlendiririm,” diye devam etti. 

Pandeminin özellikle Kıbrıs Türk toplumunda yarattığı sosyo-ekonomik etkinin iki tarafın ekonomileri arasındaki uçurumu artıracağından endişe duyduğunu belirten Guterres, bunun da ara bölge üzerinden kaçakçılığı artırabileceğini belirtti. 

Genel Sekreter Guterres, Güvenlik Konseyi’ne, UNFICYP’in görev süresinin altı ay daha uzatılması tavsiyesinde bulundu. 

https://www.yeniduzen.com/cozumsuzluk-sahada-yeni-olgular-yaratiyor-148254h.htm


Wednesday, 4 September 2019

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres'ten net mesaj


BM Genel Sekreteri hem 'siyasi eşitlik' hem de 'federal çözüm'den uzaklaşanlara mesaj verdi: BM Güvenlik Konseyi on yıllardır istikrarlı bir şekilde iki toplumun siyasi eşitliğini yansıtan iki  bölgeli iki toplumlu bir federasyonu destekliyor


Esra Aygın 
18 Nisan 2019

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, üst düzey BM yetkilisi Jane Holl Lute’un istişarelerine ilişkin BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda, Kıbrıs sorununun çözümünün çerçevesine geçmiş raporlarına kıyasla çok net şekilde çizerek Kıbrıs Rum liderliğine önemli bir mesaj verdi. 

Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in son dönemde tartışmaya açtığı iki-bölgeli, iki-toplumlu federasyon ve Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği konusunda Guterres BM Güvenlik Konseyi’nin, on yıllardır istikrarlı bir şekilde, iki toplumun siyasi eşitliğini yansıtan iki-bölgeli iki-toplumlu bir federasyonu desteklediğinin altını çizdi.

Guterres daha önceki raporlarında çözümün şeklini yazmaktan imtina etmişti. 

Genel Sekreter, ayrıca, Guterres çerçevesinin 4 Temmuz tarihli bir başka versiyonu olduğuna dair Kıbrıs Rum liderliğinin iddialarına karşılık, taraflara 30 Haziran 2017’de altı maddelik bir çerçeve sunduğunu hatırlattı ve ‘tarafları bu maddeleri yapıcı şekilde dikkate almaları konusunda aciliyetle teşvik ederim’ dedi.

Guterres bu ifadesiyle, kendi adını taşıyan çerçevenin hem tarihine hem de içeriğine ilk kez bu kadar net şekilde sahip çıktı. 

11 Şubat 2014 Ortak Açıklamasına ve Crans Montana’ya giden süreçte varılan yakınlaşmalarla elde edilen ilerlemelere de atıf yapan BM Genel Sekreteri, kalıcı bir çözüme ulaşma sorumluluğunun her şeyden önce tarafların elinde olduğunun bir kez daha altını çizdi. 


Cep telefonları ile ilgili rahatsızlık

BM Genel Sekreteri Guterres, raporunda, güven yaratıcı önlemlere dair de geçmişe göre farklı bir dil kullanarak cep telefonlarının karşılıklı çalışabilirliği konusundaki gecikmeden duyduğu rahatsızlığı ortaya koydu. Genel Sekreter, özellikle cep telefonlarının karşılıklı çalışabilirliği ile ilgili gecikmenin gerginliğe yol açtığını vurgulayarak, taraflara bu konuda çözümler ve yaratıcı yollar aramaları çağrısında bulundu. 

Genel Sekreter Guterres, tarafların yaptığı resmi açıklamaları ‘düello’ olarak nitelendirerek, adada son aylarda hakim olan olumsuz söylem ve suçlama oyununu da sert bir şekilde eleştirdi. Guterres, ‘Adadaki söylem, hem ton hem içerik açısından toplumları birleştirebilecek ortak bir gelecek ve çözümün sunacağı faydalar yerine, onları ayıran farklılıkları öne çıkardı’ ifadelerini kullandı.  

Sürdürülebilir bir çözüm için iki toplumun hem çözümün çerçevesi  hem de çözümsüzlüğün sonuçları ile bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Guterres, ‘Bunun için kutuplaştırıcı söylemlerin ötesinde açık ve yapıcı bir söylemin’ gerekli olduğunun altını çizdi.

Tarafların, anlamlı ve sonuç odaklı bir süreçle kapsamlı çözüme varmak için gerekli siyasi iradeye sahip olduklarına dair şüpheleri gidermekte başarılı olmadığını vurgulayan Guterres,  Lute’un istişarelerinin devam edeceğini belirtti. 

Raporunda çözümün çerçevesini ve tarafların izlemesi gereken yolu açık şekilde ortaya koyan Guterres, ancak buna uyulması durumunda süreci tüm gücüyle destekleyeceğini ifade etti. 

Yani varsanız varım dedi... 


Tuesday, 6 January 2015

Eide: BM'nin varlığı sorgulanıyor (Havadis Gazetesi, 29 Kasım 2014)

BM’nin varlığı sorgulanıyor

Esra Aygın

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, BM’nin adadaki varlığının çözüme mi yoksa çözümsüzlüğe mi hizmet ettiğinin bazı ülkelerce sorgulanmaya başlandığını söyledi.

Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü PRIO’nun Lefkoşa’da Ara Bölge’de organize ettiği “Avrupa’da Çatışma – Çatışan Avrupa: Avrupa’da ve Çevresinde Çatışmanın Değişen Doğası” temalı konferansa katılan Eide, konuşmasının ardından Havadis gazetesinin sorularını yanıtladı.

Eide, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs ile ilgili tutumunun açık olduğunu, ancak 50 yılın ardından BM’nin Kıbrıs’taki varlığının bazı ülkelerce sorgulanmaya başlandığını söyledi.

Eide sözlerine şöyle devam etti:  “Benim özel danışman olarak görevim taraflara Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi konusunda yardımcı olmak. Eğer bu değişecekse, bunun kararını BM Güvenlik Konseyi verecektir. Şu anda BM Güvenlik Konseyi’nin tüm Daimi Üyeleri Kıbrıs’ın birleştirilmesi ve BM’nin de buna yardımcı olması konusunda hemfikirdir. Ancak hissiyatım o yöndedir ki, bazı ülkeler, BM’nin Kıbrıs’taki varlığını sorgulamaya başlamıştır. Evet BM Barış Gücü Kıbrıs’ta barışa katkı sağlıyor. Ama kimi çevrelerde ‘acaba BM’nin Kıbrıs’taki varlığı bir taraftan da çözümsüzlüğe hizmet ediyor mu?’ sorusu sorulmaya başlanmıştır. Bu çevreler, BM’nin Kıbrıs’taki varlığının çözümden çok çözümsüzlüğe mi hizmet ettiğinin yeniden gözden geçirilmesini istemektedirler,” dedi.

Karar anı

Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların ne yapmak istediklerine artık karar vermeleri gereken bir noktada olduklarını vurgulayan Eide, birleşme dışındaki alternatiflerin ne olduğu yönündeki soruya, “Bence sadece bir tane iyi alternatif var – o da birleşmek. Bunun dışındaki alternatiflerin ne olduğunu düşünmek size kalıyor” diye karşılık verdi.


Çözümsüzlük siyasi kültür haline geldi

Konferans sırasındaki konuşmasında, bölgede büyük bir kargaşanın yaşandığı bu dönemde Kıbrıs’ta kalıcı bir anlaşmaya varmanın önemine vurgu yapan Eide, “Şu anda Avrupa’ya ve dünyaya hakim olan siyasi koşullar, güvenlik açısından, soğuk savaştan beridir, hatta soğuk savaş da dahil olmak üzere, tarihteki en kötü koşullardır,” dedi.

Eide konuşmasına şöyle devam etti: “İçinden geçtiğimiz günler, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü sürdürmek için özellikle kötü günlerdir. Hemen yanı başınız, Orta Doğu, alevler içerisinde. Yüzbinlerce insan hayatını kaybediyor. Ülkeler yıkılıyor, devletlerin yerini aşiretler alıyor. Kıbrıs’taki ortamın hep böyle çatışmasız ve güvenli kalacağı varsayımında bulunmanız hata olur. Şu anki güvenlik ortamının hep böyle devam edeceğini düşünmeniz hata olur. Olumsuz dinamikler çok hızlı yayılıyor.”

Kıbrıs’ta irade olduğu sürece çözülemeyecek bir sorun olmadığını tekrarlayan Eide, “Buradaki sorun ne kadar toprağın geri verileceği, veya mülkiyetin nasıl düzenleneceği, veya yönetim ve güç-paylaşımının detayları değil. Buradaki sorun, tüm bunları çözecek iradenin olup olmadığıdır” dedi. Kıbrıs’ta siyasi olarak yeterli irade görmediğini söyleyen Eide, Kıbrıs sorununun çözümünün kişisel sancıdan çok toplumsal fayda getireceğinin altını çizerek, tüm Kıbrıslılara çözümle elde edecekleri fırsatları iyi değerlendirmeleri çağrısında bulundu.

Kıbrıs’ta ‘sorunu çözmeme’ olgusunun siyasi kültürün bir parçası haline geldiğini vurgulayan Özel Danışman Eide, “Kıbrıs’taki güvenlik koşullarının hep böyle kalacağını varsayamazsınız. Uluslararası toplumun Kıbrıs ile ilgili bugün olduğu gibi fikir birliği içinde olacağını da varsayamazsınız. Büyük ülkelerin, Kıbrıs sorununu çözmek için bu kadar zaman harcamaya devam edeceğini de varsayamazsınız. Size söylemeye çalıştığım şu: Ne yapmak istediğinize karar verin... Şimdi karar anı. Kıbrıslılar gerçekten bir arada yaşamak istiyorlar mı, yoksa bu işten vazgeçip başka bir yola mı girmek istiyorlar?” dedi.


AB büyük derogasyonları hazmedemez

Derogasyonlar konusuna da değinen Özel Danışman Eide, şu anda AB’nin kendi içerisinde yaşadığı sorunlardan dolayı, artık ciddi derogasyonları hazmetmeye eskiden olduğu kadar hazır olmadığı yönündeki gözlemini paylaştı.

Eide “Kıbrıs’taki bir çözüm durumunda hiç derogasyon olmayacak demiyorum. Bu derogasyonların büyüklüğüne ve kalıcı mı geçici mi olduklarına da bağlı. Ama gözlemlerime göre, AB kendi içerisindeki sorunlardan dolayı derogasyonlar konusunda eskisinden çok daha isteksiz. Şu çok açık ki, kişilerin başka bir yere taşınmasına veya başka bir yerde mülk edinmesine engel olacak derogasyonlar içeren bir çözüm kesinlikle mümkün değil. Bu AB’ye temel oluşturan ilkelere aykırı” dedi.