Thursday 12 June 2014

TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü ve AB Temsilcisi Dr. Bahadır Kaleağası ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 12 Haziran 2014)


Kaleağası: 21. yüzyılı ıskalıyorsunuz

TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü ve Avrupa Birliği Temsilcisi Dr. Bahadır Kaleağası, adada bölünmüşlüğün neden olduğu sorunlar nedeni ile tüm Kıbrıslıların 21. yüzyılı ıskaladığını belirterek, bir çerçeve anlaşmanın imzalanmasını çözümü daha hızlı ve pratik kılabileceğini söyledi.

İş Adamları Derneği’nin (İŞAD) düzenlediği “Dünya ve Avrupa Nasıl Değişiyor? Kıbrıs’ın Ufkunda Neler Var?” konulu panelde konuşma yapmak üzere Kıbrıs’ta bulunan Kaleağası, dün sabah, Havadis gazetesi ile kahvaltıda bir araya geldi.

Kıbrıs’ta bir çözüm olması durumunda adanın Akdeniz’in Singapur’u veya Hong Kong’u olabileceğinin altını çizen Kaleağası, “Önünüzde birçok fırsatlar var. Dünya değişiyor. Yeni dalgaları bu sefer yakalamanız gerekiyor” dedi.


Çerçeve anlaşma çözümü kolaylaştırır

Özellikle 11 Eylül’den sonraki dönemde, dünyanın, farklı etnik ve dinsel çatışmalara sahne olduğunu belirten Kaleağası, Kıbrıs’ta enerji kaynaklarının da ortak bir çıkar olarak değerlendirilerek, çözüme ulaşmanın tüm dünyaya muazzam bir mesaj vereceğini vurguladı. Kaleağası şöyle devam etti:

“Etnik ve dinsel olarak farklı ve sorun yaşamış iki grubun barışmasının, bir ortak devlet kurabilmesinin, bir çözümün olmasının vereceği mesaj -  hem de Orta Doğu’nun tam dibinde - Batının dünyaya da yaymaya çalıştığı yeni idealleri muazzam güçlendirir. Çözüm öyle bir şey olacak ki, küçük denen Kıbrıs’tan tüm dünyaya, insanlığa olumlu bir mesaj gidecek. Bu çok önemli.”

Kaleağası, Kıbrıs’taki çözüm sürecinin bir çerçeve anlaşma ile daha hızlı ve kolay hale gelebileceğini vurgulayarak, ortak devletin temel direklerinin ortaya konarak çerçevenin ve çatının oluşturulabileceğini, içinin bu aşamadan sonra doldurulabileceğini belirtti. Kaleağası, “Artık tekrardan Annan Planı gibi ayrıntılı bir plan daha zor olabilir, zaman kaybı olabilir, buna gerek yok. Bir çerçeve anlaşma ile ortak devletin temelini ve çatısını oluşturduktan sonra bunun yaratacağı güven ortamında diğer sorunları çözmek kolaylaşacaktır. Bir kere o adımı atınca asıl sorun bitmiştir. Bölünmüşlük bitmiştir. Detaylar daha sonra şekillenebilir. Sorunları tek tek şimdi en baştan çözelim dediğiniz zaman metodolojik olarak büyük bir zorlukla karşılaşıyorsunuz” dedi.


Çözümden sonra rüzgar kuzeyin lehine esecek

Bahadır Kaleağası, Kıbrıs’ta varılacak anlaşmanın her hangi bir açıdan iyi mi kötü mü olacağının sorulmasının da yanlış bir yaklaşım olduğunu vurgulayarak, “Bir ev satın alırken bile sadece kaç para veriyorum, ne alıyorum ne kadarda ödeyeceğim diye bakılmaz. Aldıktan sonra bu ev ne kadar değerlenecek, etrafı, mahalle, çevre nasıl değişecek, değişince ne olacak diye bakılır. Yani evi sadece verdiğiniz paraya göre değerlendirmezsiniz. Kafanızda başka birçok etken olur çünkü o anlaşma, evi satın aldığınız andan ibaret değildir. O anlaşmanın sonrası da vardır. Aynı şey burada da geçerli. Adadaki askeri varlıktan tutun da, mülkiyete kadar, toprak konularına kadar, hiçbir konu bir anlık bir fotoğraf değil. Ortada bir film var. Bir kere bir anlaşma yapıldığı zaman, bir adım ilerlemiş oluyorsunuz. İlerledikten sonra olacak olanlar, o adımın oluşturduğu ortam içinde yeni bir anlam kazanırlar. Birinci adımı atınca artık yeni bir ortam oluşuyor. Yeni bir güven ortamı oluşuyor. İlişkiler daha iç içe geçmeye başlıyor. Yani en başta bazı şeyler kayıp gibi gözükse de, ikinci - üçüncü adımdan sonra bir bakıyorsunuz zaman lehinize dönmüş. Sonuçta nasıl bir anlaşmaya doğru gidilirse gidilsin, anlaşmanın imzalandığı gün ortada bir tablo olacak. Bir yıl sonraki tablo ise, çok farklı olacak, bunu hiç unutmayalım. Ve rüzgar daima kuzeyin lehine esecektir. Hem adanın kuzeyinin hem Akdeniz’in kuzeyinin” dedi.


Çözümü başarmak büyük bir onur

Kıbrıs’ta çözümü başaracak olan liderlerin de tarihe geçeceğinin altını çizen Kaleağası, “Bu işte bir onur var. Bırakalım maddi çıkarı, bir onur var. Böyle ateşli bir coğrafyada, Kıbrıs’ı bir başarı hikayesine dönüştürmenin onuru çok önemli. Bir an gelir artık cumhurbaşkanı değilsinizdir. Ama ömür boyu barış mimarısınız. Tarihe geçersiniz” dedi. Kıbrıs’ta bir çözüm sürecinin uluslararası toplumu da dahil edecek çok-taraflı bir çaba olacağı öngörüsünde bulunan Kaleağası, “Hep Kıbrıs’ta iki kişilik bir tangodan bahsediliyor. Tango iki kişiliktir, ama burada söz konusu olan  tango değil, halay. Bu süreç, tüm uluslararası camianın içinde olacağı bir halay gerektiriyor. Ve de her halayda olduğu gibi müzik giderek hızlanıyor. Türkiye de en önde mendili sallayabilir istiyorsa. Yeter ki müzik iyi gitsin” diye konuştu.


Türkiye için tek yol AB

Türkiye açısından gidilebilecek tek yol olduğunu, bunun da Avrupa Birliği yolunda istikrarla yürümek olduğunu belirten Kaleağası, Türkiye’nin,
petrol veya doğalgaz gibi klasik güç kaynaklarının hiçbirine sahip olmadığını, bu nedenle Avrupa tek pazarına entegre, Avrupa standartlarında, AB üyesi olmak yolunda ilerleyen, aynı zamanda Asyalı dinamizm, Asyalı girişimcilik ve iletişim yeteneklerine sahip bir Avrasya merkezi modeli ile öne çıkması gerektiğini belirtti. “Türkiye’nin itibarı, bu modelde başarılı olunduğu sürece dış politikada da ekonomide de hep arttı,” diye konuşan Kaleağası, “Türkiye, bu modeli, demokrasi, hukuk devleti, iyi işleyen piyasa ekonomisi ve sosyal kalkınma dinamikleri ile birleştirdiği dönemlerde, dünyadaki yabancı sermayeden aldığı payı hep artmıştır. Türkiye cari açığı olan bir ülke. Kapatmanın da en önemli kısmı dış kaynakları artırmak. Dış kaynaklarını artırmak için de bu imajın, bu modelin güçlenmesi gerekiyor,” dedi.


Kıbrıs Türkiye önünde engel

Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin canlanmasının önündeki en önemli engellerden birinin Kıbrıs olduğunun altını çizen Kaleağası, Kıbrıs sorununun denklemden çıkmasının ardından AB’nin Türkiye’ye kolay kolay bir neden bularak engel olamayacağını söyledi. Bahadır Kaleağası, Kıbrıs sorununun Türkiye’yi 3 alanda engellediğini belirtti ve şunları söyledi:


Enerji başlığının bloke edilmesi AB’nin kendi kendini kurşuna dizmesi

“Kıbrıs sorunu ekonomik alandaki konuların büyük çoğunluğunu engelliyor. Bu da Avrupalı şirketlere para kaybettiriyor. AB Komisyonu Türkiye’de Avrupalı şirketlerin karşısına çıkan sorunları çözmek için mevcut olan araçları kullanamıyor çünkü ilgili müzakere başlığının açılmasını Kıbrıs veto ediyor. Şirketlerin bu nedenle kaybettikleri para Kıbrıs’ın milli geli
rini aşacak miktarlar. Bunun yanında, Kıbrıs, enerji başlığını bloke ediyor. Enerji başlığının bloke edilmesi Avrupa birliğinin kendi ayağına kurşun sıkması değil, sürekli kendi kendisini kurşuna dizmesi. AB’nin Türkiye’yi daha iyi entegre edeceği bir enerji politikasına bu kadar ihtiyacı varken, önüne sürekli engeller çıkıyor. Diğer bir konu ise, Türkiye’nin demokrasisi ile ilgili endişeler. Avrupa’da birçok kesim Türkiye’nin daha demokratik bir yönde ilerlemesi için bir an önce müzakere başlıklarının açılmasını istiyor. Ancak Kıbrıs, bunu engelliyor. Türkiye’nin daha demokratik bir yönde ilerlemesine köstek olmak, Kıbrıs’ın da kendi kendine zarar vermesi demektir. Yanı başında demokratik bir toplum mu istersin, Avrupa’dan kopmuş giderek içine kapanan, aşırı milliyetçi dalgaların sarstığı bir ülke mi istersin? Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu Türkiye’nin istikbalini etkiliyor.”

Kaleağası Annan Planı’nın reddedilmesinin Türkiye’ye birçok maliyetinin olduğunu, ama en büyük maliyetinin, Türkiye’deki demokratik evrime zarar vermesi olduğunu, çünkü AB sürecinin dinamiklerini bozduğunu da sözlerine ekledi.


No comments:

Post a Comment