Monday 2 June 2014

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun Kıbrıs Özel Temsilcisi Pieter Van Nuffel ile Röportaj (Havadis Gazetesi, 16 Mart 2014)


Van Nuffel: Kıbrıslılar Artık İleriye Bakmalı

Havadis gazetesinden Esra Aygın’ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun Kıbrıs Özel Temsilcisi Pieter Van Nuffel, Kıbrıs’taki mevcut durumda, her iki toplumun da daha iyi bir yaşam için birçok fırsatı kaçırdığını vurguladı ve Kıbrıslıların gelecek nesillere daha iyi bir ülke bırakabilmek adına, artık ileriye bakmaları gerektiğini belirtti.
Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak amacıyla yürütülen müzakerelerde BM’ye ve taraflara AB ile ilgili konularda hukuk danışmanlığı yapmakta olan, ve BM İyi Niyet Misyonu ve Avrupa Komisyonu arasında bağlantı sağlayan Van Nuffel, Kıbrıs’ın bir federasyon çatısı altında birleşmesi durumunda, belli derogasyonların uygulanabileceğini, ancak bu derogasyonların, uygulamalarını haklı kılacak nesnel koşullara dayalı olması ve gerektiğinden daha uzun süre uygulamada kalmaması gerektiğini belirtti.
2004 yılından beridir Avrupa Komisyonu’nun Hukuk Servisi’nde Hukuk Danışmanı olarak görev yapmakta olan ve Temmuz 2012’den beridir de Barroso’nun BM İyi Niyet Misyonu’ndaki Özel Danışmanlığını yürüten Van Nuffel, Kıbrıs’ın AB’ye Katılım Anlaşması’nın 10. Protokolü’nün, adada olası bir çözümü içselleştirmek için izlenecek prosedürü için ve 10. Protokole dayalı herhangi bir karar veya işlemin AB Birincil Hukuku’nu teşkil ettiğini söyledi.

Mevcut durum herkes açısından çok olumsuz

Soru: Kıbrıs müzakerelerindeki tüm taraflar ve uluslararası toplum, bu kez Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak konusunda çok daha kararlı görünüyor. Size göre bu kararlılığın nedeni nedir?
Van Nuffel: Kesinlikle her iki tarafta da, Kıbrıs sorununun çözümüne karşı bir süre önce olduğundan çok daha olumlu bir yaklaşım var. Bu, şüphesiz ki, hem adadaki hem de bölgedeki birçok farklı gelişmenin bir sonucu. Kişisel olarak ben, en önemli faktörlerden birinin, her iki toplumdaki vatandaşların, mevcut durumun herkes açısından çok olumsuz sonuçlar doğurduğu yönündeki farkındalıklarının artması olduğunu düşünüyorum; mevcut durumda daha iyi bir yaşam için birçok fırsat kaçırılmaktadır. Dolayısıyla, siyaset dünyası da kamuoyundaki bu değişime ayak uyduruyor.

Doğalgaz müzakere sürecinde olumlu bir etken

Soru: Sizce Doğu Akdeniz doğalgazının Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarındaki rolü nedir?
Van Nuffel: Evet, bu konu, müzakere sürecinde olumlu gelişmeler yaşanmasında etkili olan unsurlardan biri. Ancak ana neden değil. Mümkün olan en kısa zamanda bir çözüme ulaşmayı önemli kılan yeterince başka sebep var. Hidrokarbon rezervlerinin kara dönüştürülmesi uzun yıllar alacaktır ve çok önemli yatırımlar gerektirecektir.

Kıbrıs’ta çözüme odaklanmış durumdayız

Soru: Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik bir plana yeniden ‘evet’ demesi ve Kıbrıslı Rumların planı reddetmesi durumunda Avrupa Birliği’nin Kıbrıslı Türklere karşı tutumu ne olacak? Bu olasılık üzerinde duruluyor mu? Direk ticaret tüzüğü, direk uçuşlar veya benzeri uygulamalar söz konusu olabilecek mi?
Van Nuffel: Şu anda, spekülasyonlara değil, Kıbrıs’ta mümkün olan en kısa zamanda çok ihtiyaç duyulan adil ve yaşayabilir bir çözüm bulma konusuna odaklanmış durumdayız.

Barroso müzakereleri en yüksek düzeyde destekliyor

Soru: Avrupa Komisyonu’nun ve dolayısıyla da sizin müzakerelerdeki rolünüz tam olarak nedir?
Van Nuffel: Başkan Barroso, şu anda, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması yönündeki müzakereleri mümkün olan en yüksek düzeyde desteklemektedir. Bu desteği somutlaştırmak amacıyla da beni, BM İyi Niyet Misyonu’ndaki özel temsilcisi olarak atamıştır. Bu görev çerçevesinde, BM’ye, ve dolayısıyla da her iki topluma, Avrupa Komisyonu’nun bilgi ve tecrübesini aktaracağım. İki toplum arasında henüz aşılamamış sorunlar konusunda bir mutabakat sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla müzakere masasına AB perspektifi ile yapıcı fikirler getirmeyi görevim olarak görüyorum.

Kıbrıslı Türklerin kapasitesi artırılmalı

Soru: Kıbrıs’taki iki liderin ortak açıklama üzerindeki uzlaşılarını ve müzakereleri yeniden başlatma kararlarını duyurdukları gün, Avrupa Birliği bir açıklama yayınlamıştı. Bu açıklamada, Avrupa Komisyonu’nun, Kıbrıs Türk Toplumunun AB yasal düzenini uygulamasına yönelik çalışmaları destekleme çabalarını artıracağı belirtilmişti. Şu anda Kıbrıs Türk Toplumunun bu yönde hazırlanması için spesifik olarak ne yapılıyor?
Van Nuffel: Avrupa Birliği’nin bir parçası haline gelmek, AB yasalarını benimseme ve uygulama kapasitesine, ve AB politikalarını hayata geçirme kapasitesine sahip olmayı gerektirmektedir. Bu çok zahmetli bir iştir. Bugüne kadar, Avrupa Birliği, Kıbrıs Türk Toplumuna destek programı çerçevesinde, yasaların AB yasaları ile uyumlu hale getirilmesi için, Üye Devletlerden uzmanları görevlendirmiştir. Ancak bu yeterli değildir. Gelecekteki Kıbrıs Türk kurucu devletinin sorumlu olacağı alanlarda, memurların bu AB yasa ve politikalarını somut şekilde nasıl uygulayacaklarını bilmesi gerekecektir. Dolayısıyla, eğitim, farkındalık yaratma ve kapasite artırımı alanlarındaki çabalarımızı yoğunlaştırmamız gerekecektir. Aynı şey federal kurumlarda görev alacak Kıbrıslı Türkler için de geçerlidir.

AB çözümü içselleştirmeye hazırdır

Soru: Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’ta varılması olası bir çözümü içselleştirmesi ne kadar kolay olacak?
Van Nuffel: 2004 yılında Kıbrıs’ın katılımı esnasında, Avrupa Birliği, adada varılacak çözümü, Birliği tesis eden temel ilkelere uyumlu olduğu ölçüde içselleştirmeye hazır olduğunu ilan etmiştir. Çözüm müzakerelerinden çıkacak sonucun bu koşulu yerine getireceğine, ve dolayısıyla Avrupa Birliği’nin çözümün hayata geçirilmesine olanak vereceğine eminim.

10. Protokole dayalı bir karar AB Birincil Hukukudur

Soru: 10. Protokol Kıbrıs’ta olası bir çözümü garanti altına almak için yeterli mi, yoksa yeni bir protokolün hazırlanması mı gerekecek? Çözümün koşullarının AB Birincil Hukuku haline gelmesi gerektiği argümanı ile ilgili tutumunuz nedir?
Van Nuffel: Kıbrıs’ın AB’ye Katılım Anlaşması’nın 10. Protokolü, bir çözüm durumunda Kıbrıs’ın katılım koşullarını Kıbrıs Türk toplumu bakımından adapte etmek ve özellikle de çözümü içselleştirmek için izlenecek prosedürü içermektedir. Yaptığımız yasal analize göre, 10. Protokole dayalı bir karar AB Birincil Hukuku’nu teşkil etmektedir.

Derogasyonlar gerektiğinden uzun uygulanmamalıdır

Soru: Kıbrıs Türk tarafı, federasyonun iki-bölgeli, iki toplumlu karakterini korumak amacıyla ikamet, mülkiyet ve iç vatandaşlık konularında derogasyonlar talep ediyor. Bu talepler karşısındaki tutumunuz nedir?
Van Nuffel: Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği yasaları Avrupa vatandaşlarının faydası içindir. Dolayısıyla, bazı durumlarda, bir Üye Devlet’te belli kuralların uygulanmasının ertelenmesinin haklı gerekçeleri olabilir. Bu uygulamaya çoğunlukla ‘derogasyon’ adını veriyoruz. Ve Avrupa yasalarında da bu tarz ‘derogasyon’ örneklerine rastlamak mümkündür. Ancak bu ‘derogasyonlar’ basit ve gelişigüzel siyasi kararlara değil, bu uygulamayı haklı kılacak nesnel koşullara dayalı olmalıdır. Aynı zamanda, derogasyonlar gerektiğinden daha uzun süre uygulamada kalmamalıdır.

Kıbrıslılar gelecek nesiller için artık ileriye bakmalıdır

Soru: Bu kez bir çözüme ulaşabileceğimiz konusunda umutlu musunuz?
Van Nuffel: Evet, kesinlikle.

Soru: Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara vermek istediğiniz mesaj nedir?
Van Nuffel: Tüm Kıbrıslıları ileriye bakmaları konusunda cesaretlendirmek istiyorum. Bir çözüme varabilmek için zor kararların verilmesi gerekeceğinin farkındayım; ancak Kıbrıslılar, Kıbrıs’ı gelecek nesiller için daha iyi bir yer haline getirmek için bu fırsatı değerlendirmelidir. 

No comments:

Post a Comment