Sunday 1 February 2015

İngiliz Yüksek Komiseri Ric Todd ile Röportaj (30 Ocak 2015)



Britanya Yüksek Komiseri Ric Todd uyardı:

Kimse Statükonun Devam Edeceğini Varsayamaz


STATÜKO DEVAM ETMEZ: BRİTANYA YÜKSEK KOMİSERİ TODD DÜNYADA YAŞANAN GELİŞMELERE, KIBRIS’IN KONUMUNA, VE ÖZELLİKLE DE DOĞU’DAKİ KOMŞULARINA BAKILDIĞINDA, ARTIK HİÇ KİMSENİN STATÜKONUN DEVAM EDEBİLECEĞİ VARSAYIMINDA BULUNAMAYACAĞINI BELİRTTİ.

ÇÖZÜM RİSKİ Mİ ÇÖZÜMSÜZLÜK RİSKİ Mİ: TODD, KIBRISLILARIN CEVAPLAMASI GEREKEN SORUNUN ARTIK, ‘STATÜKONUN DEVAM ETMESİNİ Mİ, YOKSA ÇÖZÜM RİSKİNİ ALMAYI MI TERCİH EDİYORSUNUZ?’ DEĞİL, ‘ÇÖZÜM RİSKİNİ Mİ, YOKSA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN RİSKİNİ Mİ ALMAYI TERCİH EDİYORSUNUZ?’ OLDUĞUNU SÖYLEDİ.

ANLAŞMAZLIKLARIN TEMELİNDE GÜVENSİZLİK VAR: BRİTANYA YÜKSEK KOMİSERİ, KIBRIS TÜRK VE KIBRIS RUM TARAFLARI ARASINDA GÜVENSİZLİK OLDUĞUNU, YAŞANAN ANLAŞMAZLIKLARIN TEMELİNDE DE BU GÜVENSİZLİĞİN YATTIĞINI VURGULADI.


Esra Aygın

Britanya Yüksek Komiseri Ric Todd, dünyada yaşanan gelişmelere, Kıbrıs’ın konumuna, ve özellikle de Doğu’daki komşularına bakıldığında, artık hiç kimsenin statükonun devam edebileceği varsayımında bulunamayacağını belirtti.

Todd, “Artık Kıbrıslıların cevaplaması gereken soru ‘statükonun devam etmesini mi, yoksa çözüm riskini almayı mı tercih ediyorsunuz?’ değil. Kıbrıslıların cevaplaması gereken soru, ‘çözüm riskini mi, yoksa çözümsüzlüğün riskini mi almayı tercih ediyorsunuz?’dur. Bu konuya bu açıdan bakmak çok önemli” dedi.

Britanya Yüksek Komiseri, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarını desteklediklerini belirterek, her iki tarafı da yapılandırılmış müzakerelere dönmeye teşvik ettiklerini vurguladı.

Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasında güvensizlik sorunu bulunduğunun altını çizen Todd, masadaki konular üzerinde yaşanan anlaşmazlıkların temelinde de bu güvensizliğin yattığını vurguladı.


Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasındaki müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için yoğun bir çaba içerisinde. Siz de bu çabaları destekliyorsunuz. Tarafları müzakere masasına döndürmek için ne yapılıyor?
Todd: Yılbaşı döneminde Sayın Eide müzakerelerin olumlu bir ortamda yeniden başlamasına olanak sağlayacak bir gelişme için her iki tarafla da çok yoğun bir şekilde çalıştı. O da, biz de hep şunu söylüyoruz: Olay sadece müzakerelerin yeniden başlaması değil, olumlu bir ortamda yeniden başlamasıdır. Sayın Eide söz konusu çabalarının - bir başarıya çok yaklaşılmasına rağmen - sonuç vermediğini düşünüyor. Müzakerelerin başlayamamasında her iki tarafın da sorumluluğu olduğuna inanıyor ve tarafları masaya getirmek için çabalarına devam edecek. Tabii ki biz de bu amaçla çabalarımıza devam edeceğiz. Biz Sayın Eide’nin çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyoruz ve BM Güvenlik Konseyi’nin tümü gibi biz de onun çabalarını destekliyoruz. Bu bağlamda, Kıbrıs sorununun çözümü için şu anda çok güçlü bir uluslararası destek var.

Bu çabaların ne olduğunu sorabilir miyim?
Todd: Çözüm müzakerelerinin dinamiği çok ilginçtir. Müzakereler tüm Kıbrıslılar için elbette çok önemlidir ve kapalı kapılar ardından ne konuşulduğunu insanlar bilmek isterler. Öte yandan, tecrübeli bir arabulucu olan Sayın Eide, taraflar arasında güvenin oluşması için gizliliğin temin edilmesi gerektiğini savunacaktır. Tabii ki bu gizlilik, şeffaflık ve dürüstlüğe halel getirmez. Geçmişte müzakere edilen konuların veya tartışmaların henüz olgunlaşmadan yanlışlıkla veya isteyerek basına sızmış olması pek de olumlu sonuçlar doğurmadı. Bu nedenle, Sayın Eide’nin her zaman ne yapmaya çalıştığını açıklayamayacağı gerçeğini anlamamız, buna anlayış göstermemiz gerekiyor.

Türk tarafı yeni bir NAVTEX yayınlanmasına rağmen, bir iyi niyet göstergesi olarak Barbaros’u Mağusa açıklarında tutuyor. Anastasiadis ise hidrokarbon konusunu müzakere masasında görüşmeyi kabul etti. Ancak uzlaşma yönünde atılan bu adımlara rağmen tıkanıklık aşılamadı. Müzakerelerin yeniden başlaması için ne yapılması gerekiyor?
Todd: Sayın Eide hem Rum tarafından hem de Türk tarafından bazı iyi niyetli adımların atıldığını kabul ediyor. Ancak bu adımlar müzakerelerin yeniden başlaması için yeterli olmadı. Dolayısıyla, Sayın Eide, müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için daha nelerin yapılabileceği arayışını sürdürecek. Hem siyasette, hem diplomaside, hem gazetecilikte günlük sorunlarla karşılaştığınızda, asıl elde etmeye çalıştığınızın ne olduğunu hatırlamak çok önemlidir. Gözünüzü hedefte tutmalı ve raydan çıktığınızda, yola çıkarken varmayı amaçladığınız yerin neresi olduğunu hatırlamalısınız. Söz konusu sürecin ne olduğunu kendi kendimize sürekli olarak hatırlatmamız çok önemli. Bu süreç, Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesini amaçlayan bir süreçtir.

Sizce taraflar çözümsüzlüğün bizlere ne kaybettirdiğinin farkında mı?  Todd: Burada bulunduğum beş ay içerisinde gördüğüm şey şu: Her iki tarafta da bir çözüme varmak konusunda samimi bir istek var... Ve şunu da net şekilde görebiliyorum ki, geçmişte ‘eğer hiçbir şey olmazsa, statüko devam eder,’ varsayımı hakimdi. Yani, başka bir deyişle, insanlar statükoyu beğenmiyordu belki, ama buna alışmışlardı ve dayanılabilir olduğunu düşünüyorlardı. Ancak, şu anda dünyada yaşanan gelişmelere, Kıbrıs’ın konumuna, özellikle de Doğu’daki komşularına, Suriye’ye, Irak’a baktığımızda, artık hiç kimsenin statükonun devam edeceği varsayımında bulunabileceğini düşünmüyorum. Bu, insanların her zaman akıllarında tutmaları gereken bir gerçek. Yeniden birleşmenin her iki tarafa da sağlayacağı faydalar açık. Yani bir çözüme doğru ilerlemek için çok güçlü olumlu nedenlerin yanında, aynı zamanda olumsuzlukları engellemeye dair nedenler de var.


Kıbrıs’ın çözümsüzlük durumunda Doğu’daki komşuları gibi bir kaos ortamına sürüklenebileceğini mi söylüyorsunuz?
Todd: Şiddet tehdidinde bulunuyormuş gibi görünmek istemem... Ancak hiç de uzağınızda olmayan olayların Kıbrıs’a sıçramayacağından emin olamazsınız. Terörizm tüm Avrupa’yı tehdit ediyor ve hiçbir ülke bundan muaf değil.

Birleşmiş bir Kıbrıs terörizm tehdidine karşı daha güçlü bir pozisyonda mı olur?
Todd: Birleşmiş bir Kıbrıs, Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların karşılaşacağı her türlü zorluk ve tehdit için daha güçlü bir pozisyonda olur, evet.

Kıbrıs’ta bir çözüm bölgedeki sorunlar göz önünde bulundurulduğunda, şimdi daha büyük bir önem mi kazandı?
Todd: Bölgedeki sorunlar, dünyadaki gidişat, sadece şu anki tehditler değil ama 21. yüzyılın getirdiği ve getireceği tüm zorluklar, Kıbrıs’ta bir çözümü, eskiye göre çok daha önemli kılıyor. Artık Kıbrıslıların cevaplaması gereken soru ‘statükonun devam etmesini mi, yoksa çözüm riskini almayı mı tercih ediyorsunuz?’ değil. Kıbrıslıların cevaplaması gereken soru, ‘çözüm riskini mi yoksa çözümsüzlüğün riskini mi almayı tercih ediyorsunuz?’dur. Bu konuya bu açıdan bakmak çok önemli. Her iki tarafı da yapılandırılmış müzakerelere dönmeye teşvik ediyoruz çünkü bu herkesin faydasına olacaktır. Kıbrıslılar veya diğer ilgili taraflar beğensinler veya beğenmesinler, Britanya’nın Kıbrıs’ta bir ajandası var ve bu ajanda gizli değil. Tamamıyla açık. Biz Kıbrıs sorununun çözülmesini istiyoruz ve bunun için çaba sarf ediyoruz. Çözüm elbette uzlaşmayı ve bazı ödünleri gerektiriyor... Liderler üzerinde farklı baskıların olması da anlaşılabilirdir. Ancak burada önemli olan şu ki, uluslararası toplum burada bir çözümü destekliyor ve bunun için yapabileceği her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak aynı zamanda Güvenlik Konseyi kararlarında belirtilen bir noktayı hatırlatmak istiyorum: “Bir çözüme varmak ilk önce ve en başta Kıbrıslılara düşmektedir.”

Gelişmeleri yakından takip eden biri olarak müzakerelerin yakında yeniden başlayabileceğine şans veriyor musunuz, yoksa işler Nisan sonrasına mı kalır?
Todd: Bu konuda alternatif senaryolar var. Bu senaryolardan biri de Nisan’a kadar hiçbir şeyin olmaması. Ancak ben seçimlerin müzakere sürecini engellemesini asla kabul etmem ve dürüst olmak gerekirse Sayın Eide’nin de bunu kabul ettiğini düşünmüyorum. Dolayısıyla, yakın gelecekte hiçbir şeyin yapılamayacağı düşüncesini kabul etmemeliyiz. Bir çözüme ulaşma ihtiyacı ortadadır.

Anladığım kadarıyla Eide, tarafları masaya getirme çabalarının yanı sıra, başladıktan sonra müzakerelerin daha etkin ve hızlı ilerlemesi için de çalışmalar yapıyor? Bu doğru mu?
Todd: Sayın Eide ve ekibi, bu görevi aldıkları andan itibaren çok yoğun bir şekilde masadaki konuların en iyi şekilde nasıl ele alınabileceği konusunda çalışıyorlar. Dolayısıyla BM, müzakereleri, taraflarla birlikte ileriye götürmeye hazırdır. Bu nedenle müzakerelerin yeniden başlaması çok önemli. Dediğim gibi, her iki tarafta da çözüm için güçlü bir istek olduğunu hissediyorum. Ortak açıklama yol göstericidir. Öyleyse iş, al-ver sürecine geçmeye kalmıştır. Her iki tarafın da çözüm için belli ödünler vermesi, uzlaşmaya varması gerekmektedir. Ancak bu ödünlerin dengeli olması gerekiyor. Ortaya çıkan sonuçla ilgili tarafların rahat olması gerekiyor. Dolayısıyla, müzakerelere yeniden başlayıp en zorlu konularda belli uzlaşmalar yakalarsanız, tüm diğer konular yerine oturacaktır.

Sizce taraflar samimi olarak çözüm istiyor mu?
Todd: Eğer liderliklerden ve müzakereleri yürütmekten sorumlu kişilerden bahsediyorsak – ki bu konuda dürüst olmamız gerekiyor – aralarında güvensizlik var. Güvensizlik duruma yardımcı olmuyor tabii ki. Ve ben çoğu zaman, masadaki konuların, yani güvenlik, mülkiyet, toprak, garantiler, hidrokarbonlar – ki bu konu masada olsun veya masanın oralarda bir yerlerde olsun, fark etmez – aslında temel sorun olan güvensizliğin yerine geçtiğini düşünüyorum.    

Bu güvensizlik sorununu nasıl aşabiliriz peki? Birbirine en basit konularda bile güvenemeyen taraflar, nasıl ortak bir şekilde bir federasyonu yönetecekler?
Todd: Çok haklısınız. İki liderin vardığı çözüm her iki tarafta referanduma sunulacak. Eğer referandumda iki taraftan da evet çıkarsa, bu Kıbrıs sorununun sonu olmayacak. Sadece o faslın sonu olacak. Ve bir sonraki fasıla geçilecek. Andreas Mavroyannis’in deyimiyle o noktadan sonra, Kıbrıslılar el-ele bir geleceğe yürüyecekler. İşte bu nedenle BM, sürekli olarak taraflara ve liderlere olumlu söylemler geliştirmeleri ve çözümün faydalarını halka anlatmaları çağrısında bulunuyor. BM liderlerin sorumluluğunun sadece bir çözüm için çalışmak değil, insanları hem referanduma hem de ortak bir geleceğe hazırlamak olduğunu söylüyor. Bu çok önemli... Kıbrıs’a uzun yıllar AB ile ilgili çalışmalar yaptıktan sonra geldim. AB’de temel anlayışlardan biri, ‘dayanışma’ kavramının alınan bir kavram olmadığıdır. Eğer dayanışma gösterirseniz, size dayanışma gösterilir. İnsanlar çok yanlış bir şekilde dayanışmanın alınan bir şey olduğunu düşünüyorlar. Hayır öyle değil. Dayanışma karşılıklıdır.






No comments:

Post a Comment