Markides: Türk tarafının görüşleri konfederal görüşlerdir
Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiades’e müzakerelerle
ilgili danışmanlık yapan ekibin koordinatörü ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eski
Başsavcısı Alekos Markides, Kıbrıs
sorununa kapsamlı bir çözüm müzakerelerinde şu ana kadar her iki tarafın kendi pozisyonunu
ortaya koyduğunu ve al-ver sürecine ne zaman geçileceğinin henüz belli
olmadığını söyledi.
2000li yıllarda Annan
Planı’nın hazırlanmasına katkı koyarak referandumda plana evet denmesi için mücadele
etmiş olan Markides, Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu pozisyonlarda
konfederal unsurların yer aldığını ve bunun ortak açıklamaya aykırı olduğunu
belirtti. Markides, Anastasiades’in bununla ilgili belgeyi Pazartesi günkü
görüşmede Kıbrıslı Türk Lider Derviş Eroğlu’na sunacağını söyledi. Yakınlaşmalardan
oluşan Downer belgesinin ise müzakerelerde temel olarak alınmadığını belirten
eski Başsavcı, her konunun masada olduğunun altını çizdi.
İşte Müzakereler
için oluşturulan danışma ekibinin koordinatörü Alekos Markides’in sorularımıza
verdiği yanıtlar...
Soru: Kıbrıslı Rum Lider Nikos
Anastasiades, Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu pozisyonların ortak
açıklamanın dışına çıktığını söyledi ve Pazartesi günü Kıbrıslı Türk Lider
Derviş Eroğlu’na bu konu ile ilgili bir belge sunacağını belirtti. Sorun nedir?
Markides: Bizim görüşümüze göre,
Kıbrıslı Türk müzakerecinin bizim müzakerecimizle görüşmelerinde ortaya koyduğu
bazı pozisyonlar, net şekilde ortak açıklamanın metnine veya ruhuna aykırıdır.
Dolayısıyla, şimdi henüz işin başındayken, Anastasiades’in konuyu Eroğlu’na
açması ve ortak bir anlayışa varmaya çalışmaları en iyisi olacaktır.
Soru: Detay verebilir misiniz? Kıbrıs Türk
tarafının pozisyonlarında ortak açıklamaya ters düşen unsurlar ne?
Markides: Bizce,
Kıbrıslı Türk müzakerecinin ortaya koyduğu bazı görüşler net şekilde konfederal
görüşlerdir. Dolayısıyla, eğer bu şekilde devam edersek ya görüşmeler çökecektir,
ya da, günün sonunda, doğru ve işlevsel bir federal çözüme varamayacağız.
Tüm bunları Pazartesi günü Anastasiades muhatabına
sunacağına göre, ben burada daha fazla detaya girmeyi doğru bulmuyorum.
Önümüzde al-ver adımı yok
Soru: Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi
Kudret Özersay önümüzde al-ver adımından başka bir adım kalmadığını söyledi.
Bundan rahatsız mı oldunuz?
Markides: Eğer her
iki tarafının pozisyonlarının gözden geçirilmesi safhasının bittiğini söylemiş
olsaydı, ona katılırdım. Ancak iki tarafın al-ver sürecine hazır olduğunu
söylemek bana göre aşırı iyimser bir değerlendirme. Önümüzde kalan tek adım
al-ver adımı değil. Şu ana kadar her iki taraf da kendi pozisyonunu ortaya
koydu. Masada henüz bir öneri yok. Al-ver sürecine ise ne zaman geçileceğini şu
anda bilemiyoruz. Hepimiz kısa zamanda al-ver sürecine geçebilmeyi umuyoruz.
Ancak al-ver sürecine başlayacağımız veya önümüzde al-ver adımından başka bir
adım olmadığına dair açıklamalar yapmak, bize göre propagandadır. Kamuoyuna
yönelik bir halkla ilişkiler egzersizidir.
Birleşmiş Milletler’e, ABD’ye veya Avrupa
Birliği’ne giderek al-ver sürecine geldiğimizi söylemek, iyimser bir davranış veya
bir iyi niyet göstergesi olarak algılanabilir. Ancak kimse unutmamalıdır ki
gerçekler er ya da geç ortaya çıkar.
Yakınlaşmalar temel alınmadı
Soru: Peki 77 sayfadan oluşan yakınlaşma
kağıdı müzakerelerde temel olarak alınıyor mı?
Markides: Öncelikle
şunu söylemeliyim, her şey masadadır. Ortak açıklamada da belirtildiği gibi,
tüm çözümlenmemiş temel konular masadadır ve ayrı ayrı değil, birbirleri ile
bağlantılı şekilde tartışılacaklardır. Bu da her şeyin masada olduğu anlamına
geliyor. İkincisi, her şey anlaşılana dek hiçbir şey anlaşılmamıştır
paragrafını unutmayın. Bu aşamada üzerinde mutabakata varılmış olan yegane
konular ortak açıklamada yer alan konulardır – yani iki toplumlu iki bölgeli
bir federasyon; tek uluslararası kimlik, tek egemenlik, tek vatandaşlık
vesaire... Downer belgesindeki yakınlaşmaların temel alındığını söylemek
yanıltıcı olur, çünkü birincisi bu doğru değildir, ikincisi de Kıbrıslı Türk
müzakerecinin kendisi de o yakınlaşmalarda yer alan bazı unsurları kabul
etmemektedir.
Tüm partilerin tutumundan haberdar
olmalıyız
Soru: Kıbrıs Rum tarafında sizin
koordinatörlüğünüzde bir müzakere danışma ekibi oluşturuldu. Bu ekip kimlerden
oluşuyor ve görevi nedir?
Markides: Bu, ana görevi Kıbrıs sorunu konusunda
Cumhurbaşkanına tavsiye vermek olan bir danışma ekibidir. Bu ekipte müzakereci
Sayın Mavroyannis, Sayın Mavroyannis’in müzakerelerdeki hukuk danışmanı, Dışişleri
Bakanlığı yetkilileri, müzakerecinin ofisinden kişiler, Cumhurbaşkanlığı’ndan
kişiler, Başsavcı, Başsavcı yardımcısı ve Kıbrıs Rum siyasi spektrumunun
tamamından kişiler yer alıyor; yani AKEL, DIKO ve EDEK. Ancak bu kişiler toplantılara
bir partiyi temsilen değil, kendi kişisel kapasiteleri ile katılıyorlar ve kendi
görüşlerini sunuyorlar. Bu sayede, ekibin her üyesi belli bir görüş ortaya
koymakta kendini daha özgür hissediyor... Tabii ki, belli bir partiden geldikleri
için, parti çizgisini izlediklerini varsayabiliriz. Bunun çok iyi bir
kompozisyon olduğunu düşünüyorum çünkü tüm partilerin tutumundan haberdar
olmalıyız ki, hangi pozisyonların güçlü bir tepki ile karşılaşacağını, hangi
pozisyonların hükümette olmayan partiler tarafından desteklenebileceğini
bilelim.
Soru: Bu danışma ekibi göstermelik olarak
mı kuruldu yoksa gerçekten bir işlevi var mı?
Markides: Hayır, çok zor bir iş yapıyorlar ve şu ana kadar
bu ekibin çalışmalarından çok memnunum. Kıbrıs sorunu ile ilgili tecrübesi olan
herkes bilir ki Kıbrıs sorunu birkaç fikir alışverişi yapmakla çözülecek bir
sorun değildir. Kullanılacak olan her kelime üzerinde mutabık kalınması
gerekmektedir. Bu nedenle bu ekibin Cumhurbaşkanına – veya toplum liderine, çünkü
görüşmelere toplum lideri olarak katılıyor -
çok yardımcı olacağını düşünüyorum. Tabii ki alınması gereken siyasi
kararlar var. Bu siyasi kararlar ekibimiz tarafından analiz edilebilir veya
Sayın Anastasiades’in dikkatine getirilebilir. Ancak siyasi kararları verme
sorumluluğu Sayın Anastasiades’e aittir. Bu ekibin karar alma veya siyasi bir
sorumluluk üstlenme gibi bir görevi veya yetkisi yoktur. Bu ekip müzakere
masasındaki gelişmeleri analiz eder, farklı konularda Cumhurbaşkanına
tavsiyelerde bulunur; ama günün sonunda, kararı vermek Cumhurbaşkanı’nın
yetkisindedir.
Soru: Danışma ekibi kaç kişiden oluşuyor?
Markides: 17 kadar kişiden oluşuyor.
Soru: Bu danışma ekibi ne zaman biraraya
getirildi ve ne kadar sık toplanıyorsunuz?
Markides: Ekip bir ay
önce kuruldu. Ekibin biraraya gelme sıklığı ihtiyaca göre değişecektir. Şu ana
kadar haftada bir toplantı yaptık.
Komitelerde uzmanlar, üst
düzey kamu görevlileri, siyasi partilerden gelenler ve özel sektör temsilcileri
var
Soru: Danışma ekibinden ayrı
olarak bir de müzakerelerle ilgili çalışma grupları var sanırım. Bunlar
hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Markides: Evet, farklı konular için ayrı teknik komiteler içerisinde
çalışan 70’ten fazla kişi var. Şu anda, örneğin, mülkiyet konusunu, federasyonu
güvenlik konseyi kararlarında tanımlandığı şekli ile siyasi eşitliğe halel
getirmeyecek şekilde işlevsel kılmanın yollarını, toprak konusunu, Kıbrıs’ta
uygulanacak Avrupa Birliği ilkelerini, insan haklarını çalışan komiteler var.
Ama eğer belli bir başka konuda daha çalışma yapılmasına ihtiyaç duyarsak bu
konuda da yeni bir komite kurulabilir. Bu komiteler siyasi değil, teknik
komiteler. Benim koordinatörlüğünü yürüttüğüm ekip ise, bu komitelerin
çalışmalarını analiz ederek Cumhurbaşkanı için genel bazı tavsiyeler hazırlıyor.
Soru: Peki bu teknik çalışma
grupları kimlerden oluşuyor?
Markides: Komitelerin kompozisyonu ile ilgili bir kural yok.
Bu tamamen konunun doğasına bağlı. Her komitede konunun uzmanı kişiler yer
alıyor. Uzmanların yanı sıra, üst düzey kamu görevlileri, siyasi partilerden
gelen kişiler ve özel sektör temsilcileri var.
Soru: Birçok uluslararası
aktör sık sık şu anda bir çözüm için tüm şartların yerinde olduğunu
belirtiyorlar. Buna katılıyor musunuz?
Markides: Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmasının lehine
büyük uluslararası çıkarlar ve ilgi mevcuttur. Bu çok açık.
Maraş’ın açılması ortamı
radikal şekilde değiştirir
Soru: Bu süreç çok büyük
umutlarla başladı. Bu kez bir çözüme varabilecek miyiz?
Markides: Ben ne iyimser ne de kötümserim. Tutumum her zaman
böyle olmuştur. İyi bir sonuç elde etmek için elimizden geleni yapmalı ve iyi
bir sonuca varmak için çalışmalıyız. Benim bu konuda iyimser olup olmadığım
ayrı bir meseledir ve sonuç üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
Soru: Peki umutlu musunuz?
Markides: Çok büyük bir iyi niyet göstergesi teşkil ederek
bütün ortamı radikal şekilde olumlu yönde değiştirebilecek bazı şeyler var.
Örneğin Maraş. Orada hiç kimsenin yaşamadığı ölü bir kent duruyor. Ve insan, ‘Türkiye
Maraş’ı açsa – özellikle de Mağusa limanından direk ithalat ve ihracat
karşılığında – ne kaybeder’ diye düşünmekten kendini alamıyor. Ancak tabii ki,
Türkiye de şöyle düşünüyor olabilir: ‘Maraş’ı aldıktan sonra Kıbrıs Rum tarafı
müzakereleri oyalamaya başlayabilir.’ Ne var ki, bu iyi niyet jesti kesinlikle
Kıbrıs sorununun çözümü olarak algılanmayacaktır veya çözümün yerini
tutmayacaktır. Ancak, insanların, öncelikle Türkiye’ye, sonra da Kıbrıslı
Türklere ve bir çözüme karşı tutumunu çarpıcı bir şekilde değiştirecektir. İki
taraf arasında güvensizlik var. Taraflar birbirlerinin samimiyetine inanmıyor.
Bunu aşmanın yolu ise bu tarz iyi niyet jestleri.
Soru: Peki Mağusa limanının
açılmasına karşı Maraş’ın açılması görüşülüyor mu şu anda?
Markides: Bu öneri Anastasiades tarafından yapıldı ve 10
aydır masadadır. Ancak Türk tarafının pozisyonu Maraş’ın açılmasının Kıbrıs
sorununun nihai çözümüyle gerçekleşeceğidir.
Soru: Yani Türk tarafı hala
Maraş’ın kapsamlı çözümün parçası olduğunu mu söylüyor?
Markides: Evet.
Soru: Maraş’ın açılması,
Ankara protokolü, Mağusa limanının açılması ve enerji işbirliğinden ibaret bir
ara anlaşmanın yapılması olası mı peki?
Markides: Hayır, bunun pratik veya uygulanabilir olduğunu
düşünmüyorum. Biz Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm peşindeyiz. Yani her
detayın ele alındığı bir çözüm.
Yıllardır kimse halka
iki-toplumlu, iki-bölgeli federasyonun ne anlama geldiğini anlatmadı
Soru: Siz Annan Planı’nı
destekleyen bir kişiydiniz. Kıbrıs Rum toplumunun Annan Planı’nı reddetmesinin
nedenlerinden biri de, çözümle ilgili bilgilendirilmemeleri ve çözüme
hazırlanmamalarıydı bence. Bu kez toplumun, ulaşmak istediğimiz çözümle ilgili
bilgi sahibi olmasını nasıl sağlayacaksınız?
Markides: Bence, toplumun mutlaka bilgilendirilmesi
gerekiyor. Özellikle de uzun yıllardır kimse halka iki-toplumlu, iki-bölgeli
federasyonun ne anlama geldiğini anlatmadığı için, ve bunun sonucu olarak bu
konuda birçok yanlış anlamalar olduğu için. Yetkiler ve egemenlik konusunda bir
kafa karışıklığı var mesela. Demek istediğim, halka çok büyük umutlarla yeniden
başlamış olan müzakerelerin amacının ne olduğunu anlatmak için gerçek bir çaba
ortaya koymak gerekiyor.
Soru: Peki bunu yapıyor
musunuz?
Markides: Şu ana kadar bu konuda ciddi ve tutarlı bir çaba
olduğunu söyleyemem. Tabii, bu benim alanım değil, ama halka amacımızın ne
olduğunun her zaman doğrulara sadık kalarak anlatılması için gerçek bir çaba
sarfedilmesi gerekiyor.
No comments:
Post a Comment