Alman Büyükelçi: Statüko
sorun ve belirsizlik getirir
Almanya’nın Lefkoşa Büyükelçisi Dr. Gabriela Guellil, Havadis gazetesinin
Kıbrıs’taki çözüm süreci ile ilgili sorularını yanıtladı.
Kıbrıs’taki bölünmüşlüğün fazlasıyla uzun sürdüğünü vurgulayan Büyükelçi
Guellil, birleşik bir Kıbrıs’ı hiç tanımamış olan Kıbrıslıların sayısının her
geçen yıl arttığını hatırlattı ve “Kıbrıslıların birleşik, ortak bir gelecekte
yaşama şansları ellerinden alınmamalı” dedi.
Büyükelçi Guellil, Kıbrıslıların ellerindeki en iyi opsiyonu, yani
birleşmiş bir ülkede ortak bir gelecek opsiyonunu seçeceklerine inandığını
vurguladı ve statükonun devam etmesi halinde geleceğin birçok belirsizlikleri
ve sorunları da beraberinde getireceğinin altını çizdi.
İşte Büyükelçi Guellil’in Havadis gazetesinden Esra Aygın’ın sorularına verdiği
yanıtlar...
Soru: Kıbrıs’ta yeniden başlamış olan müzakere süreci ile ilgili
Almanya’nın tutumu nedir?
Guellil: Kıbrıs’taki bölünmüşlük fazlasıyla uzun
sürdü. Kendi tarihimiz ve Almanya’nın yeniden birleşmesi süreci ışığında,
Almanya hükümeti Kıbrıs sorununa kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüm bulunması
yönündeki her türlü somut adımı memnuniyetle karşılamaktadır. Kıbrıs’ın yeniden
birleştirilmesini amaçlayan kapsamlı müzakerelerin, 11 Şubat’ta iki toplum
liderinin yapmış olduğu Ortak Açıklama temelinde yeniden başlatılmasını da bu
yönde atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz. Bizler, Kıbrıs sorununun
Birleşmiş Milletler çerçevesinde, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları
doğrultusunda ve Avrupa Birliği’ni tesis eden ilkeler uyarınca çözülmesini
desteklemeye devam ediyoruz. Ve daha ileri yakınlaşmaların elde edilebilmesi için
momentumun muhafaza edilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Soru: Federal çözüm zor bir hedef mi?
Guellil: Evet, bu zor bir iş, ancak imkansız
değil. Avrupa, BM himayesinde devam etmekte olan müzakereleri desteklemek için
üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazırdır. Kıbrıs sorununun çözülmesinin
tüm Kıbrıslıların faydasına olacağının altının sürekli olarak çizilmesi gerekiyor
– ki bu, ekonomik zorluklar ve belirsizliklerin hakim olduğu bir zamanda
özellikle büyük önem taşımaktadır. Kıbrıslı gençlerin, adanın potansiyelinden
hep birlikte yararlanılarak oluşturulacak müreffeh bir gelecek perspektifine
ihtiyaçları var. Dolayısıyla, her iki tarafın üzerinde mutabakata varacağı, karşılıklı
güven ortamı yaratılmasına kesinlikle katkı yapacak ve müzakere sürecine itici
bir güç teşkil edecek güven artırıcı önlemlerin de desteklenmesi gerekmektedir.
Soru: Şu anda çözüm için tüm şartların yerinde olduğu belirtiliyor. Buna
katılıyor musunuz?
Guellil: Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması için
sarfedilen birçok başarısız çabanın adından, 2004 yılında tüm umutlar Annan
Planı üzerinde yoğunlaşmıştı. Ve tüm umutlar bir kez daha paramparça oldu.
Uluslararası toplum sorunun çözülmesine olan ilgisini hiçbir zaman kaybetmedi
aslına bakarsanız – örneğin BM misyonu hiçbir zaman daimi hale getirilmedi.
Müzakereler gittikçe daha sorunlu hale gelerek en nihayetinde 2012
ortalarından itibaren de tamamıyla askıya alındığında, görünüşte, hiç kimsede çıkmazı
aşmak için pek bir istek kalmamıştı. Ancak, kapalı kapılar ardında felce
uğramış bu süreci kurtarmaya yönelik çabalar devam etti. Amerika’nın bunda
kesinlikle çok önemli bir rolü oldu – birçok kez Kıbrıs’taki ABD elçisinin
çözümün faydalarını savunduğunu, bir kazan-kazan durumu yaratmanın cazibesinden
bahsettiğini, ekonomik zorluklara ve özellikle de hidrokarbon alanında
yapılacak bölgesel işbirliğinin ortaya çıkaracağı fırsatlara dikkat çektiğine
şahit olduk.
Türkiye de müzakere sürecini desteklemek konusunda yapıcı bir rol oynuyor.
Çözümün Kıbrıs için Türkiye gibi önemli bir pazarın kapılarını açacağından ise
bahsetmeye bile gerek yok. Yeni olumlu gelişmeler – yani bu yılın başında
doğrudan müzakerelerin yeniden başlaması – uluslararası toplumda da umutların
yeşermesini sağlamış gibi görünüyor. Burada Avrupa’nın oynaması gereken bir rol
var, Avrupa ülkelerinin oynaması gereken bir rol var. Ve Avrupa bunu yapmayı taahhüt
ediyor. Bu yeni momentum canlı tutulmalı ve ivme kazanmalıdır. Aşılması gereken
birçok sorun vardır, ama başarılı bir sonuç elde etme isteğinin giderek daha da
güçlendiğini görüyorum.
Soru: Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için bunun son şans olduğuna dair yaygın
bir görüş var. Buna katılıyor musunuz?
Guellil: Kıbrıs’ın kaçırılmış fırsatlarla dolu
tarihine baktığınızda, her zaman yeni bir başlangıç şansı olduğu olgusu öne
çıkıyor olabilir. Ancak, geçmişin kayıplarını ve haksızlıklarını daha iyi bir
şekilde giderme şansı zaman geçtikçe artıyor mu? Birleşik bir Kıbrıs’ı hiç
tanımamış olan Kıbrıslıların sayısı her geçen yıl artıyor. Kıbrıslıların
birleşik, ortak bir gelecekte yaşama şansları ellerinden alınmamalı.
Soru: Hidrokarbon rezervlerinin ve ekonomik krizin çözüm motivasyonunu
artırdığını düşünüyor musunuz?
Guellil: Ekonominin kesinlikle bunda rol oynayan
bir unsur olduğunu düşünüyorum – ve enerji rezervleri de çok güçlü bir
birleştirici unsur. Kıbrıs’ta yaşanmakta olan mali kriz, alışılmışın dışına
çıkabilmeye ve yaratıcı düşünebilme yeteneğine olan ihtiyaç konusundaki farkındalığın
artmasına neden oldu. Dolayısıyla, tarihte eşi görülmemiş bu kriz, daha açık
fikirli olunmasına ve hidrokarbon çalışmalarını hızlandırmak için işbirliği
yollarının değerlendirilmesine katkıda bulunabilir – ki böyle bir şey daha önce
asla söz konusu olamazdı. Bu anlamda, kriz, hidrokarbon rezervleri, ekonominin
iyileşmesi ve Kıbrıs sorununun çözümü arasında çok güçlü bir bağ olduğunu
düşünüyorum.
Soru: Çözüm olmaması durumunda Kıbrıslı Türkler ve Rumları nasıl bir
gelecek bekliyor?
Guellil: Kıbrıslıların bir anlaşmaya varmak için bazı
ödünler vermeye hazır olduklarına inanıyorum. Var olan gerçeklerin
farkındadırlar ve en iyi opsiyonu seçeceklerdir – ki bu da birleşmiş bir ülkede
ortak bir gelecektir. Statükonun devam etmesi halinde geleceğin birçok
belirsizlikleri ve sorunları da beraberinde getireceğini biliyorlar. Bizler, Almanya’nın
yeniden birleşmesinin ardından geçen 25 yıla rağmen hala, bunun belli bazı neticeleri “hazmetme” sürecindeyiz. Ancak Brandenburg
Kapısı açıldığında o kapıdan geçip bölünmüşlüğün sona ermesinin keyfini
yaşamak, bunun tadını çıkarmak istedik. Bunun dışındaki herhangi bir sonuç, bizi
çok daha kötü günlere taşırdı.
No comments:
Post a Comment