Wednesday 19 December 2018

Colive - Gerçeğe dönüşen bir düş


 Esra Aygın

Hafif asiditeli yumuşak tadı, keskin zeytin aroması ve taze kesilmiş çimen kokusu…. Colive, sadece yapılışı ve kalitesi ile değil, hikayesi ile de benzersiz, özel bir zeytinyağı...

Adı, İngilizcede ‘birlikte’ (co) ve zeytin (olive) kelimelerinin birleşiminden oluşan bu girişim, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum direktörleri Hasan Siber ve Alexandros Philippides tarafından, ‘gerçeğe dönüşen bir düş’ olarak tarif ediliyor.

Colive Oil, ‘barışın bir simgesi’ olarak Kıbrıs’ın her iki tarafından gelen eşit miktardaki ender bulunan yerel Kıbrıs zeytini ile üretiliyor.

“Bu, Kıbrıs’ın hikayesi” diyor Hasan. “Kıbrıs’ın, bir türlü ulaşılamayan çözümü yerine, muhteşem zeytinyağı ile bilinmesini tercih ederim.”

Omorfo ve Larnaka’daki küçük aile bahçelerinden alınan Kipriaki – Kıbrıs zeytininden yapılan Colive, “tam bir Kıbrıs zeytin yağı. Kimse ‘bu Türk’tür’ veya ‘Rum’dur’; ‘kuzeydendir’ veya ‘güneydendir’ diyemez. Bu zeytinyağı Kıbrıs’ın toprağından geliyor. Hepimizi besleyen topraktan” diye ekliyor Hasan.

Hasan ve Alexandros’un arkadaşlığı 14 yıl önce Nottingham Üniversitesi’ndeki ilk günlerine dayanıyor. Bilgisayar bilimleri okuyan Hasan, mezun olduktan sonra Londra’da kurumsal finans sektöründe çalışıyor. Alex ise, finans ve muhasebe okuduktan sonra Kıbrıs’a dönüyor. İki arkadaş aradan geçen yıllar boyunca hep temasta kalıyorlar.

Colive, Hasan’ın fikri. Hem benzersiz hem de birleştirici olan bir şey yapmak istediğini anlatıyor:

“Zeytinyağı tüm kültürleri, dinleri, tatları aşan bir şey eder… Zeytinyağını herkes sever. Ve Kıbrıs’ın zeytinyağı, dünyadaki en iyi zeytinyağlarından biri.”

Dünyanın en iyilerinden olmasına rağmen, gerçek Kıbrıs zeytini ile yapılmış zeytinyağı bulmak çok zor. Kıbrıs zeytini, zeytinyağı yapımında çok ender kullanılıyor, çünkü etli bir zeytin değil ve fazla yağ üretmiyor. Bu nedenle, Kıbrıs’taki çoğu çiftçi, çok daha etli ve dolayısıyla daha ekonomik olan Yunan veya Türk zeytinine dönmüş durumda.

Alexandros, 2016 yılında, Hasan’ın zeytinyağı üretme fikrini kendisine ilk açtığı soğuk Noel gününü hatırlıyor: “Ofisime geldi ve ‘zeytinyağı işine girmek istiyorum’” dedi.

“İlk tepkim, ‘Ama şu anda Noel, her yer kapalı,” demek oldu” diye devam ediyor Alexandros. İkisi birden kahkaha atıyor.

Daha önce bir dizi girişim ve teknoloji start-up’ında yer alan Hasan, Colive’in operasyonel ve pazarlama kısmı ile ilgileniyor. Kurumsal uluslararası start-uplar konusunda tecrübeli olan Alex ise, işin finans kısmını yürütüyor. Colive bu açıdan ideal bir ortaklık gibi görünüyor. İkisi de yemek yemeye meraklı, ki bu da yaptıkları iş açısından bir artı!

Alexandros bu fikri gerçekleştirmeyi kabul edince, Hasan 2017 yılının yaz aylarını İtalya’da zeytinyağı someliyesi (tadım uzmanı) olmak için eğitim alarak geçiriyor. Zeytin ağaçlarının nasıl yetiştirildiğinden nasıl budandığına, zeytinyağının nasıl yapıldığından nasıl tadıldığına kadar her şeyi öğreniyor. Bu eğitim ve bilgiler ikilinin ağaçtan sofraya kadar tüm süreci kontrol edebilmesi ve denetleyebilmesi açısından çok önemli.

Colive Oil için kullanılan zeytinleri üreten ağaçların çoğu tarihi ağaçlar, diye anlatıyor ikili. Bu da onların gerçek Kıbrıslı kimliğini ispatlıyor.

Adı ‘Barış’ olan 900 yıllık ağacın önünde duruyoruz. ‘Barış’ Hasan’ın en sevdiği ağaç.

“Bu ağaçlar yüzlerce yıldır ayakta” diyor Hasan. “Yani gerçek Kıbrıs zeytin ağaçları. Bu ağaçlar Lüzinyan döneminde, Cenevizliler döneminde, Venedikliler döneminde, Osmanlılar döneminde ve İngiliz yönetimi döneminde buradaydı… Yüzyıllar boyunca Kıbrıs’ın tarihine tanıklık ettiler. Şimdi ise modern Kıbrıs’ta barışı büyütüyorlar.”

Daha önce hiç yapılmamış olan bir şeyi yapmak, özellikle Kıbrıs’ın siyasi sorunundan kaynaklanan özel kurallar nedeni ile oldukça zor oluyor. Colive şirketi, her iki tarafta da kayıtlı. İki taraf arasında para transferi mümkün olmadığından, şirketin, her iki taraftaki banka hesaplarına ek olarak Avrupa’da da bir hesabı var.

Colive zeytinyağının çıkarıldığı değirmen Larnaka’da. Bu da, Omorfo’dan toplanan zeytinlerin güneye geçirilmesi, orada Larnaka’dan toplanan zeytinlerle birleştirilmesi ve sıkılması anlamına geliyor. Yeşil Hat tüzüğü kapsamındaki zeytinlerin ilk kez 2017 yılının Kasım ayında kuzeyden güneye geçirmek, ikilinin hiç unutmayacağı bir macera oldu.

“Omorfo’da zeytinleri topladık ve en yakın geçiş noktası olan Bostancı’dan geçirmeye karar verdik” diye anlatıyor Hasan ve Alex, heyecanla, birbirlerinin sözünü tamamlayarak. “Ama bize oradan geçemeyeceğimizi, Tarım Bakanlığı ve Sağlık Dairesi yetkililerinin gelip zeytinleri kontrol etmesi gerektiğini, bunun da sadece Lefkoşa geçiş noktasında yapılabileceğini söylediler. Bu arada gece yarısı olmuştu. Zeytinlerle birlikte Lefkoşa’ya sürdük. Sabah geçiş noktasında kontrole gelen yetkililer, zeytinleri geçirebilmek için kasaların içindeki tüm yaprak ve dalları temizlememiz gerektiğini, zeytinlerin üzerinde toprak olmaması gerektiğini söyledi.”

Bu kalitede bir zeytinyağı için, zeytinlerin 48 saat içerisinde değirmene gitmesi gerekiyordu. Hasan zeytinleri temizlemek için bir ekip oluşturdu.

“Ben, 92 yaşındaki büyükannem, amcam, kuzenim… Hepimiz oturduk ve 40 kasa zeytini tek tek temizledik. İki gün boyunca uyumadım” diye anlatıyor Hasan gülerek.

O günden sonra zeytinleri temizlemek için bir aletin olduğunu keşfettiler. “Zeytin temizleme işini tekrardan icat ediyoruz,” diye ekliyor Hasan kendi kendi ile dalga geçer gibi. “Bir dahaki sefere onu kullanacağız”

Bu garip kurallar ve son dakika çıkan sorunlar Hasan ve Alexandros’un gözünü hiç korkutmuşa benzemiyor.

“Bu yaptığımız işi bu nedenle yapıyoruz, tek bir Kıbrıs hayal ediyoruz” diyor Hasan. “Zeytinleri kuzeyden güneye geçirmek yerine dünyanın herhangi bir yerine göndermek bizim için daha kolay olurdu. Ama biz  hiç ‘yapabilir miyiz?’ diye sormadık. Bizim sorduğumuz soru hep, ‘bunu neden daha önce kimse yapmadı?’ oldu.”

Altı tam zamanlı çalışan ve birkaç serbest çalışan ile Colive, ilk 2,000 şişe saf sızma zeytinyağını birkaç ay önce üretti ve Kıbrıs’ın her yerinde, Avrupa’da, Avustralya’da ve ABD’de satışa çıkardı.

Organik olmasına rağmen, kuzeyde bunun kontrol ve sertifikasyon mekanizması olmadığından etiketinde organik ibaresi yer almıyor.

Bu natürel sızma zeytinyağı, şişelenmeden önce, tadımını bizzat Hasan ve Alexandros kendileri yapıyor.

“Birer somun ekmek alıp değirmene gidiyoruz” diye anlatıyor Alexandros, yüzünde yaramaz bir çocuk ifadesi ile. “O gün bizim ziyafet günümüz oluyor. Niş, yüksek kalite bir ürün satıyoruz. Buna kendi kalite güvencemizi vermemek büyük günah olur.”

Colive Oil’in birlikteliği kutlayan ambalajı özel tasarlanmış. Ambalajı açmak için tel örgü şeklindeki bölümün yırtılması gerekiyor. Yine özel tasarlanmış el yapımı porselen kapağı, zeytinyağını paylaşmak için bir kase görevi görüyor. Colive Oil, adından ambalajına, tasarımından kasesine kadar, gerçekten “barışın simgesi.”

Fiziksel olarak, siyaseten, ve psikolojik olarak bölünmüş bir ülkede ve dünyada, Colive Oil’in büyük bir misyonu var. Hasan’ın çok güzel bir şekilde özetlediği gibi:

“Aynı kaptan yerseniz, aynı ekmeği paylaşırsanız düşman olamazsınız.”


Colive, karının %10’unu bölünmüş toplumları bir araya getirmeyi amaçlayan projelere bağışlamaktadır.

Daha fazla bilgi için: www.coliveoil.com
Facebook: Colive Oil
Twitter: @COlive_oil
Instagram: Colive




No comments:

Post a Comment